"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/117 E., 2019/32 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz, tapu iptali ve mera olarak özel sicile kaydetme davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, dava dilekçesinde özetle; Kastamonu ili Seydiler ilçesi ... Köyü sınırlarında bulunan 1 nolu parselin 1956 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit edildiğini ve özel siciline kaydedildiğini, bu yerin 2004 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu çalışmalarında orman tahdit sınırları içerisine alındığını, ... Köyü 434 ada 1 parsel olarak ayrılan orman parseli ile ... köyü 1 nolu mera parselinin 328402,87 m²'lik kısmının çakıştığını, çakışan kısım üzerinde mükerrer kayıt ihdas edildiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu belirterek taşınmazın 328402,87 m²'lik kısmının tapu kaydının iptali ile, mera olarak Hazine adına özel siciline kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, bilirkişi raporları alındıktan sonra sunmuş olduğu dilekçesinde, dava dilekçesinin netice-i talep kısmını düzeltmiş, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 1956 yılında mera niteliği ile özel siciline kayıt edilmiş olmasından bahisle yeniden böyle bir karar alınmasının gerekmediğini belirterek, mera parseli ile mükerrer kayıt yapıldığı tespit edilen 328.805,47 m2'lik bölümün iptaline ve orman sınırının mera parselinin sınırına çekilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında; davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "davacı Hazinenin davasının 6831 sayılı Kanun'un 11/1 maddesi gereğince hak düşürücü süreden reddine" karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 18.11.2015 tarihli ve 2015/7404 Esas, 2015/11397 Karar sayılı ilamıyla; "Mahkemece verilen kararın, usûl ve kanuna aykırı olduğu, 766 sayılı Kanunun 35. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde sayılan ve kamunun yararlanılmasına terk ve tahsis edilen Mera, Yaylak, Kışlak, Genel Harman Yeri, Pazar ve Panayır yerleri gibi benzeri mallar sadece paftasında sınırlandırılmakla (Geometrik durumu belirlemekle) ve özel sicillerine işlenmekle yetinilen, kadastroca hukukî durumu saptanamayan ve tapu siciline tescil edilemeyen taşınmazlar olması nedeniyle Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri tarafından bu tür taşınmazlar için açılan davalarda, 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2., 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddelerinde öngörülen zamanaşımının uygulanamayacağı, söz konusu davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınamayacağı hususu kararlılık kazanmış yargısal uygulamada benimsendiği, 25/02/2009 tarihli ve 5941 sayılı Kanunun 2.maddesiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır." şeklindeki cümlenin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğini, öte yandan, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin birinci fıkrasında, 26.02.2014 tarihli ve 6527 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (6527 Sayılı Kanun)
1 nci maddesiyle yapılan değişiklikte de, on yıllık hak düşürücü süre bakımından Hazinenin "hariç" tutulduğunu, bu nedenle, tarafların savunma ve delilleri de sorulduktan sonra tüm delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
Dosya Yargıtay incelemesindeyken; ... Köyü 1 nolu mera parseliyle ilgili olarak 2014 yılında 22/2-a çalışması yapılmış ve yer hakkında Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/53 Esasında davalı olduğundan bahisle tutanak Kadastro Mahkemesine gönderilerek, 2014/48 Esasına kaydedilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/53 Esaslı dosyası yukarıda bahsedilen bozma kararı sonrası 2016/13 Esasını almış, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada; "Davacı ile davalı arasında görülen davanın ortak sınır ihtilafı niteliğinde olduğunun görüldüğü, yenileme çalışmaları sırasında sınır ihtilafına ilişkin görülen davalarda kadastro mahkemelerinin görevli olduğu" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, Kadastro Mahkemesine gelen dosya 2016/8 Esasına kaydedilmiş ve ardından aynı Mahkemenin yukarıda bahsedilen 2014/48 Esasıyla birleştirilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin (Kadastro) 2014/48 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; "Kadastro Müdürlüğünün 26/09/2014 tarihli dilekçe ve eklerinde Kastamonu İli Seydiler İlçesi ... Köyü 101 ada 1 (eski 1 nolu parsel) parsel sayılı taşınmazın Devrekani Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/53 Esas sayılı dosyası ile davalı olduğunun belirtilerek 101 ada 1 nolu parsele ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5 ve 22/a maddeleri gereğince davalı olarak düzenlenip Kadastro Uygulama tutanak aslı ve eklerinin Mahkemeye gönderilmesinden sonra mahkemece yapılan incelemede her ne kadar Devrekani Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/53 esas sayılı dosyasında davacı ile davalı arasında görülen davanın ortak sınır ihtilafı niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de Mahkemenin bu hususta yanılgıya düştüğü, davacı Hazine'nin 13/05/2016 havale tarihli talebini açıklayan dilekçesinden sonra yapılan kapsamlı değerlendirmede davacı Hazine'nin talebinin teknik bilirkişilerin raporlarında "B" harfi ile gösterdikleri alana ilişkin davasının orman tahdit sınırına itiraz davası olduğu, "B" alanının mera parseli içerisinde olduğu ve daha sonra yapılan orman tahdit sınırının "B" alanını da kapsayan ve mera parseli üzerinde mükerrer kayıt oluşturan orman tahdit sınırının mera sınırına çekilmesi olduğu, ihtilafın mera sınırı ile orman sınırının nereden başladığı, nereden geçtiği noktasında olmadığı, ihtilafın yenileme kadastrosuna konu olacak nitelikte olmadığı, teknik bilirkişilerin "A" harfi ile gösterdikleri alana ilişkin ise davacının talebinin orman tahdit haritası içerisinde kalan ve orman olarak tespit edilen kısmın tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğu, bu durumda davacının "A ve B" alanlarına ilişkin davasının Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği, yenileme kadastrosunda Kadastro Mahkemesinin görevinin sınır ihtilafı ile sınırlı olduğu" gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiş; hükmün, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 05.11.2018 tarihli ve 2016/10112 Esas, 2018/7043 Karar sayılı ilamıyla; davanın orman kadastrosuna itiraz ve tapu iptali ile taşınmazın mera olarak özel siciline kaydı istemine ilişkin olduğu belirtilerek onanmıştır.
Onama kararı sonrası görevli İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "Davaya konu Kastamonu İli, Seydiler İlçesi, ... köyü sınırlarında bulunan 1 nolu parselin 1956 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit edildiği ve özel siciline kaydedildiği, 2004 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu çalışmalarında ise orman tahdit sınırları içerisine alınmış olması sebebiyle orman parseli ile mera parselinin çakıştığı, çakışan kısım üzerinde mükerrer kayıt ihdas edilmiş olması ve kadastro kanunu 22. maddesine göre evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamayacağından, ikinci defa kadastroya tabi tutulmuş ise ikinci kadastronun bütün hüküm ve sonuçları ile hükümsüz sayılacağı hükme bağlanmış olduğundan bu kısımlara ait tapu kayıtlarının iptali gerektiği ve ayrıca dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarından dava konusu yerlerle ilgili olarak mera vasfı taşıdığına ilişkin tespit yapılmış olduğu" gerekçesiyle, davanın kabulü ile "Kastamonu İli, Seydiler İlçesi, ... köyü, 101 ada 1 nolu parselin tapu kaydının iptali ile, fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 245067,78m2’lik kısmın 101 ada 1 nolu parselden ifraz edilerek mera vasfı ile Seydiler İlçesi, ... köyü, mera özel siciline 101 ada son parsel numarası verilmek suretiyle tesciline, 101 ada 1 nolu parselden B harfi ile gösterilen kısım ifraz edildikten sonra geriye kalan 3584020,66m2’lik kısmın mera vasfı ile ... köyü mera özel siciline, 101 ada son parsel numarası verilmek suretiyle tesciline, Kastamonu İli, Ağlı İlçesi, ... Mah. 434 ada 1 nolu parselin tapu kaydının iptal edilerek fenbilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 83737,69 m2’lik kısmın 434 ada 1 nolu parselden ifraz edilerek mera vasfı ile Ağlı İlçesi, ... Mah. ... siciline, 434 ada son parsel numarası verilmek suretiyle tesciline, 434 ada 1 numaralı parselden fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım ifraz edildikten sonra geriye kalan 1396863,22m2’lik kısmın orman vasfı ile maliye hazinesi adına Ağlı İlçesi, ... mah. 434 ada son parsel numarası verilmek suretiyle tesciline" karar verilmiş; hüküm, davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; orman kadastrosuna itiraz ve tapu iptali ile taşınmazın mera olarak özel siciline kaydı istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazlardan 434 ada 1 parselin bulunduğu ... Köyünde 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 15.02.1994 tarihinde komşu ... köyünde de ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışması vardır. 434 ada 1 parsel bu çalışmaya istinaden 2004 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/son bendi uyarınca tapuya aktarılmıştır. ... Köyünde orman kadastrosu yapılmamış, bu köyde arazi kadastrosu 1955'te, ... Köyünde ise 2004 yılında yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince; arazi kadastrosundan sonra, 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosunun mükerrer kadastro olduğu ve Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesine göre ikinci defa yapılan kadastronun bütün hüküm ve sonuçları ile hükümsüz sayılacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; ulaşılan sonuç dosya kapsamı ile usul ve kanuna aykırılık oluşturduğu gibi gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan, diğer bir deyişle dosya Kadastro Mahkemesinden geldikten sonra talepler çerçevesince keşif yapılarak rapor aldırılmadan hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; dosya kapsamından ... Köyü 101 ada 1 sayılı mera parselinin (eski 1 parsel) 1955 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında sınırlandırılığı ve özel sicile kaydedildiği, ... Köyü 434 ada 1 sayılı orman parselinin ise 1994 yılında 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan ve ... Köyünde de ilan edilen orman kadastrosu sonucu 2004 yılında 3402 sayılı Kanun'un 22/son bendi uyarınca tapuya aktarılarak tescilinin sağlandığı anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince her iki çalışma alanına ait kenarlaştırılmış kadastro paftalarının dosya arasına getirtilip mükerrer tapu kaydı olup olmadığının saptanması gerekirken, bu hususta araştırma yapılmayarak 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosunun Kadastro Kanunu 22.maddesi gereğince mükerrer kadastro olduğu değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Zira arazi kadastrosu sonrası 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu hukuken mükerrer kadastro olarak nitelendirilmemektedir.
Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince doğru sonuca ulaşılabilmesi için; ... ve ... Köylerine ait kenarlaştırılmış kadastro paftaları dosya arasına getirtilerek orman, ziraat, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ile fen bilirkişiden oluşacak heyet ile keşif yapılıp, kenarlaştırılmış kadastro paftaları çakıştırılmak suretiyle 101 ada 1 ve 434 ada 1 parseller yönünden mükerrer kayıt olup olmadığının tereddütsüz belirlenmesi, ardından Dairemizin geri çevirme ilamı ile dosya arasında getirtilmiş olan ... köyü orman kadastro tutanakları ve haritasının uygulanarak orman sınırlarının saptanması gerekmektedir.
Yapılacak araştırma sonrası mükerrer kayıt olmadığının anlaşılması ve hükme esas fen bilirkişi raporunda olduğu gibi dava konusu (A) ile gösterilen yerin 434 ada 1, (B) ile gösterilen yerin ise 101 ada 1 mera parseli içinde ve aynı zamanda orman sınırları içinde kaldığının saptanması durumunda, Mahkemenin taleple bağlı olduğu ve bu yönde araştırma yapması gerektiği hususunun gözetilmesi de kamu düzeninden olduğundan (B) bölümü ile ilgili dava orman tahdidine itiraz davası olarak görülerek, dava konusu yere ilişkin en eski tarihli hava fotoğrafları dosya arasına getirtilip, (B) ile gösterilen yerin orman olup olmadığı saptanarak, orman değilse yerin orman sınırları dışına çıkarılmasına yönelik hüküm kurulması gerektiği düşünülmeli, (A) ile gösterilen bölüme yönelik olarak ise yine en eski tarihli hava fotoğrafları incelenerek taşınmazın orman olup olmadığı saptanmalı, eğer orman değilse bu defa mera araştırması yapılarak taşınmazın mera olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın mera olduğunun anlaşılması durumunda ise tapusunun iptal edilerek mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu ve hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.