Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2447 E. 2024/5312 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve davalı Hazine'nin dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine'nin dava tarihinde çekişmeli taşınmaz üzerinde ipotek hakkı bulunduğu ancak istinaf aşamasında ipoteğin kalktığı, taşınmazın en eski hava fotoğrafları ve haritalar ile bilirkişi raporlarına göre orman vasfını kaybettiği ve davacının temyiz itirazlarının kararın bozulması için yeterli olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulüne, hükmün kaldırılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin açılan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekili ve davalı ... vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, davacı ... İdaresi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile karar kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescile ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na (3402 sayılı Kanun) esas olmak üzere anılan Kanun'un 4 üncü maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 26.12.1996-24.01.1997 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu bulunmaktadır, 1996 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... Köyü 125 ada 55 parsel sayılı 970,89 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ... oğlu ...’nin zilyetliğinde bulunduğu, ancak 135 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı belirtilerek fındık bahçesi niteliği ile Hazine adına tespit edildiği, beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkarılmıştır” şerhinin konulduğu, itiraz edilmeksizin kesinleştiği, daha sonra 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) hükümleri uyarınca satışlarının yapılarak 04.10.2013 tarihinde ... adına tescil edildiği, beyanlar hanesine “...’nin borcu sebebiyle Hazine yararına fekki bildirilinceye kadar ipotek” ve “3402 sayılı Kanunun 22/2-a uygulamasına tabi olduğuna, tamamın orman sınırları içinde kaldığına” dair şerhlerin konulduğu anlaşılmıştır.

Davacı ... İdaresi vekili dava dilekçesinde; ... ili Cumayeri ilçesi ... Köyünde 135 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 3402 sayılı Kanun uygulamasına esas olmak üzere 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı 31.08.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la (3302 sayılı Kanun) değişik hükümleri uyarınca yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulaması sırasında orman olan yerlerinde özel mülkiyete konu edildiğini, 125 ada 55 parsel sayılı taşınmazın fındıklık niteliği ile Hazine adına tespit edildiğini, daha sonrada ...’ye satıldığını, anılan taşınmazın orman niteliğinde olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, idari yoldan Hazineden tahsisinin istendiğini, ancak sonuç alınamadığını ileri sürerek tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescile karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

Yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hazine vekilinin istinaf talebi doğrultusunda dosya Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın en eski hava fotoğrafları celp edilerek uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiği hususları belirtilerek mahkeme kararı kaldırılmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretlenen kesiminin tapu kaydının iptaline karar verilmiş, tescil hükmü kurulmamıştır. Verilen karar davacı vekili ve davalı ... vekilince istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince; "1- Davalı ... vekilinin istinaf başvurusu yönünden; hükme karşı istinaf talebinde bulunma hakkı, istinaf etmede hukuki yararı bulunmak kaydıyla davanın taraflarına ve aleyhine hüküm kurulan üçüncü kişilere aittir. Çekişmeli taşınmaz Hazine adına tapuda kayıtlı iken 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca satışı yapılarak 04.10.2013 tarihinde ... adına tapuya tescil edilmiş, beyanlar hanesine “...’nin borcu sebebiyle Hazine yararına fekki bildirilinceye kadar ipotek” şerhi konulmuş ise de ... Valiliği Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü 18.01.2024 tarihli yazı cevabında “çekişmeli taşınmaza ilişkin Hazinenin alacağının kalmadığını” bildirmiştir. İpotek hakkı sınırlı ayni haklardan ve rüçhanlı alacaklardan olup, davanın açıldığı tarihte çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde ipotek şerhi bulunduğundan ve ipoteğin dayanağı olan alacak tahsil edilmediğinden dava tarihi itibariyle Hazinenin pasif taraf sıfatı bulunmaktadır. Ancak istinaf aşamasında Hazine lehine konulan ipoteğin dayanağı olan alacak tamamen tahsil edildiğinden Hazinenin davadaki pasif taraf sıfatı sona ermiştir. Hazinenin,eldeki davaya katılma talebi de bulunmadığı gibi, aleyhine hüküm de kurulmamıştır. Dava sırasında pasif taraf sıfatı sona eren ve açıkça aleyhine hüküm oluşturulmayan Hazinenin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş, 2-Davacı ... Yönetimi vekilinin istinaf başvurusuna gelince; Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanun uygulamasına esas olmak üzere yapıldığından, kesinleşmiş bir orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmadığı gibi, arazi kadastro ekibi tarafından orman kadastro çalışmalarına uyulmadığından ikmal edilmiş bir orman kadastrosundan da söz edilemez. İlk Derece Mahkemesince hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişiler tarafından ortak düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın kapama fındıklık olduğu, 1944, 1955, 1966, 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile üç boyutlu incelendiği, çekişmeli taşınmazın 1944 ve 1966 tarihli hava fotoğraflarında orman sayılmayan açık alan olarak, 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında meyvelik (fındıklık) olarak gözüktüğü, 1982 tarihli memleket haritasında meyvelik (fındıklık) olarak, 1960 tarihli memleket haritasında orman sayılan alanda gözüktüğü, ancak 1960 tarihli memleket hartasının 1955 tarihli hava fotoğrafının yanlış yorumlanmasıyla hatalı boyandığı, ancak A ile işaretlenen kesiminin orman tahdidi içinde olduğundan orman sayılan yerlerden olduğu, B’nin 2/B alanında kaldığı, ancak bilim ve fen bakımından nitelik kaybettiğinden orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, rapor ekindeki 1944, 1955 ve 1966 tarihli hava fotoğraflarında aplikeli olarak açık alanda işaretlenmiştir. Kaldırma kararı öncesinde hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise çekişmeli taşınmazın 1966 tarihli hava fotoğrafında açık alan, 1976 tarihli hava fotoğrafı ile 1982 tarihli memleket haritasında meyvelik (fındıklık) olarak gözüktüğü belirtilmiştir. Dolayısıyla eski ve yeni tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı olarak yapılan inceleme ve uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazın tamamının orman sayılmayan yerlerden olduğu, Dairenin kaldırma kararı öncesi ve sonrasında İlk Derece Mahkemesince alınan iki ayrı orman ve fen bilirkişilerin raporlarıyla belirlenmiştir. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerektiği açıktır. Ancak İlk Derece Mahkemesince çekişmeli taşınmazın A ile işaretlenen kesiminin orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davalıların istinafları bulunmadığından A ile işaretlenen kesime yönelik kabul hükmü kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazın istinafa konu B ve C ile işaretlenen kesimlerinin orman ve fen bilirkişiler tarafından 1944, 1955, 1966, 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile üç boyutlu incelenmesi sonucu 1944 ve 1966 tarihli hava fotoğraflarında orman sayılmayan açık alan, 1976 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında ve 1982 tarihli memleket haritasında meyvelik (fındıklık) olarak, 1960 tarihli memleket haritasında orman sayılan alanda gözüktüğü, ancak 1960 tarihli memleket haritasının 1955 tarihli hava fotoğrafının yanlış yorumlanmasıyla hatalı boyandığı, üzerinde kapama fındıklık bulunduğu tespit edildiğinden B ve C ile işaretlenen bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak İlk Derece Mahkemesince çekişmeli taşınmazın A ile işaretlenen kesiminin tapu kaydının iptaline karar verildiği halde tescil hükmü kurulmaması doğru değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden hüküm kurulmuştur." şeklinde karar verilmiştir.

Davacı ... İdaresi vekilince Bölge Adliye Mahkemesi kararı; dava konusu taşınmazın tamamının orman sayılan yerlerden olduğu, kaldırma kararı öncesi alınan bilirkişi raporu ile sonra alınan raporların çeliştiği, verilen kararın hatalı olduğu iddiası ve bozulması talebi ile temyiz edilmiştir.

Tüm dosya bilgileri incelendiğinde; taşınmazların 2/B madde uyarınca orman sınırları dışına çıkarılma işlemi münhasıran orman kadastro komisyonlarının görevi dahilinde bulunup, mahkemelerin böyle bir görevleri bulunmadığından, mahkemece taşınmazın 2/B madde gereğince orman sınırları dışına çıkartılacak yerlerden olup olmadığı hususunda karar verilemeyeceği unutulmamalıdır. Bu durumda; taşınmazın öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunda ancak; mahkemece usulüne uygun teknik bilirkişiler ve orman bilirkişileri ile yapılacak keşif sonrası, yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları, memleket haritalarının emsal kararlarda anlatıldığı şekilde uygun incelenmesi sonucunda krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli sunulan raporlarla tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenen sonucuna göre karar verilecektir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, en eski tarihli hava fotoğrafları, memleket haritalarının incelenmesi sonucunda krokili bilimsel verileri bulunan bilirkişi raporuna, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

7139 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.