"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/4 E., 2023/37 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili, müdahil Gayrimenkul Değerler Tic. A.Ş. vekili
tarafından duruşma istemli, davacı ...'nin bir kısım mirasçıları vekili, davacı ... mirasçısı Mürüvvet kayyımı vekili, davalı Hazine vekili, davalı Orman İdaresi vekili tarafından ise duruşmasız olarak temyiz edilmekle); kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Duruşma için tayin edilen günde davalı Hazine vekili Avukat ... ... , davacı ..., müdahil davacı ... Tic. A.Ş. vekili Avukat ..., ... Avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 18.02.2025 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Muğla ili Marmaris ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 164 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından ve taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarında bazı bölümlerinin mükerrer olduğundan söz edilerek malikhanesi ve yüzölçüm hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Tespit gününden önce, davacılar ... ve müşterekleri tarafından ... ... , ... ve ... aleyhine açılan tapu iptali ve müdahalenin men'i davaları ile davacı-davalı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan müdahalenin men'i ve eski ... getirme davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro Mahkemesinde kadastro tutanakları ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacı ... ve arkadaşlarının davalı ... ... aleyhine açmış oldukları davada verilen 25.02.2010 tarihli ve 2009/1458 Esas, 2010/169 Karar sayılı hüküm 08.06.2010 tarihinde kesinleştiğinden davalarına yönelik yeniden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılara yönelik davalarının reddi ile, 164 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 26.04.2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerle, toplamda 845,29 metrekare yüzölçümüyle davalı ... ... adına tapuya tesciline, taşınmazın 2.derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (D) harfi ile gösterilen bölüm olarak 1.285,95 metrekare yüzölçümü ile davalı-davacı ... adına tapuya tesciline, taşınmazın 2. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, 164 ada 7 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (B) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerle toplam 1.581,52 metrekare yüzölçümü ile belirtilen payları oranında davalı ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçıları ve müşterekleri vekili ile davacı-davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli ilamıyla özetle; " 164 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına, dava konusu 164 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlara yönüyle ise; davacı ... mirasçıları ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının 164 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların tamamına, davacı-davalı ...’in temyiz itirazlarının ise 7 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olduğu, Mahkece yapılan yargılama sonunda davalı ve öncüllerinin çekişmeli taşınmaz üzerinde Medeni Kanun’un yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce 10 yılı aşkın süre ile aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdüğü; malik sıfatıyla süren zilyetliklerinin Medeni Kanun’un yürürlüğünden sonra ve kadastro tespitine kadar kesintisiz olarak devam ettiği, bu suretle Arazi Kanunnamesi’nin 20 ve 78. maddeleri gereğince davacı ... ve müştereklerinin dayanağını oluşturan ve uygulama yeteneği bulunmayan tapu kayıtlarının hukuki kıymetini kaybettiği; davalılara ait tapu kayıtlarının çekilmeli taşınmazlara uyduğu ve davalılar yararına edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; davacılar ... ve arkadaşlarının dayandıkları tapu kayıtlarının uygulanması ve kapsamlarının belirlenmesi yeterli ve yasaya uygun bulunmadığı, ayrıca, çekişmeli taşınmazların önceden kullanılmadığının bildirilmesi karşısında davalı tarafın zilyetliğinin, davacı ... ve müştereklerinin dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının Arazi Kanunnamesinin 20. ve 78. maddeleri uyarınca hukuki kıymetini kaybettirecek nitelikte bulunduğu kanıtlanamadığı, davacı ... ve müştereklerinin dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının kapsamlarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde belirtilen ilkeler doğrultusunda tespit edilip, bundan sonraki değerlendirmenin buna göre yapılması zorunlu bulunduğu bunun için yöntemine uygun şekilde keşif icra edilmesi, keşif sırasında bu tapu kayıtlarının miktarıyla geçerli olduğu ve karşı tarafın yokluğunda 1996/11 Esas sayılı dosya üzerinden yapılan kapsam tayininin bağlayıcı olmayacağının dikkate alınması, teknik bilirkişilere tapu kayıtlarının miktarlarıyla geçerli olduğu nazara alınarak sabit hudutlardan başlamak üzere her tapu kaydının miktarı kadar araziyi gösterir keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi, dayanılan tapu kayıtlarının miktar itibariyle davaya konu parseli kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeye çalışılması, ayrıca davacı-davalı ... ve davalı ...’ın dayanaklarını oluşturan tapu kayıtları da 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca mahalline uygulanarak kapsamlarının yöntemince belirlenmesi, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek; çekişmeli taşınmazın davacılar ... ve müştereklerinin dayanağını oluşturan tapu kaydının 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi çerçevesinde miktar itibariyle kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/B maddesi uyarınca niza gününe kadar kayıt sahibinin kullanımı var ise tapu kaydına değer verilmesi, ancak bu durumda dahi bir kısım davacı vekilinin 19.11.2009 tarihli davalı ... lehine verdikleri feragat beyanı tartışılması, çekişmeli taşınmazın davacı ... ve müştereklerinin dayanağını oluşturan tapu kaydının 3402 sayılı Yasa'nın 20/B ve C maddelerindeki ilkelere göre belirlenecek olan kapsamında kalmadığı sonucuna ulaşılması halinde davalı tapularına kapsam tayin edilerek ve edinme koşulları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi, kapsam tayin edilirken mükerrer olduğu tespit edilen çekişmeli 7 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün davalı ... ve davacı-davalı ...’in dayanak tapu kayıtlarından hangisinin kapsamında kaldığının tartışılması" gereğine değinilerek araştırma ve incelemeye dayalı olarak bozulmuştur. Bozma ilamına karşı davacılar ... ve arkadaşları vekilinin 164 ada 5 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen onama kararına karşı karar düzeltilme istemi aynı Dairemizin 18.01.2022 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak ve Orman İdaresi, Hazine, Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Marmaris Belediyesinin davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile özetle; "Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/03/1983 tarihinde kesinleşen 18/01/1983 tarih ve 59/2 sayılı kararına istinaden ... ... Uludağ adına tescil edilen ve devirle davalı-davacı ...'e geçen tapu kaydının tescile dayanak mahkeme kararında ... Köyü Tüzel Kişiliği ve Hazine’nin davalı olarak gösterildiği, ilgili mahkeme dosyasının 1992 yılında Marmaris’te sel nedeni ile zayi olduğu; Tapu Sicil Müdürlüğünde de tescile dayanak belgelerin celp olunarak dosya içerisine konduğu ve keşifle davaya konu 164 ada 6 parsel sayılı taşınmaz tescile dayanak mahkeme kararı ve kroki ile bizzat uygulandığı komşu parsellerin tapu kayıtları da tescile dayanak belgeleri ve krokileri ile ilgili parsellere uygulandığı; kayıtların taşınmazlara aynen uyduğu; ancak davaya konu 164 ada 7 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören ... adına kayıtlı tapu kaydı ile mükerrerlik oluşturduğu,
Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26/02/1980 tarihinde kesinleşen 13/11/1978 tarih ve 19/145 sayılı kararına istinaden ... adına tescil edilen tapu kaydının tescile dayanak mahkeme kararında ... Köyü Tüzel Kişiliği ve Hazine’nin davalı olarak gösterildiği, ilgili mahkeme dosyasının 1992 yılında Marmaris’te sel nedeni ile zayi olduğu; Tapu Sicil Müdürlüğünde de tescile dayanak belgelerin celp olunarak dosya içerisine konduğu ve keşifle davaya konu 164 ada 7 parsel sayılı taşınmaz tescile dayanak mahkeme kararı ve kroki ile bizzat uygulandığı komşu parsellerin tapu kayıtları da tescile dayanak belgeleri ve krokileri ile ilgili parsellere uygulandığı; kayıtların taşınmazlara aynen uyduğu; ancak davaya konu 164 ada 6 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören ... adına kayıtlı tapu kaydı ile mükerrerlik oluşturduğu,
Davacı ... ve aynı tapu kaydına tutunan dava arkadaşlarının dayanmış olduğu ...- Ergöz çiftlik tapu kayıtlarına ise kapsam tayinin mümkün olmadığı, yıllarca süren uzun yargılamalarda Mahkemece (özellikle 1996/11 E. Ve 2014/26 E. Sayılı dosyalar üzerinden) kılavuz dosyalar seçilerek bu geniş yüz ölçümlü, hudutları çok büyük alanları kapsayan tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmeye çalışılmışsa da; Yargıtay'ın önceki dairelerince 1996/11 E. Sayılı dosyasının onanması akabinde özellike 7.ve 16. Hukuk Daireleri, tapu kayıtlarına kapsam tayin edilemeyeceği dikkate alınarak, mahkememizce zilyetler lehine veya davalı tapu sahipleri lehine verilen yüzlerce kararı onadığı, Mahkemenin en son 2014/26 E. Sayılı kılavuz olarak kabul edilen ve davacıların dayanmış olduğu tüm tapu kayıtlarının çok kapsamlı, ayrıntılı uygulanmasının yapıldığı ve hatta birden fazla farklı heyetlerden oluşan bilirkişilerden raporlar alınarak tapulara kapsam tayin edilmeye çalışıldığı, bilirkişilerin de aralarında tam bir ittifak göstererek raporlar sunamadıklarından birden fazla ve farklı raporların alınarak dosya arasına konulduğu, buna göre tapu kayıtların sahipleri lehine verilen birden fazla kararlar ile birlikte Yargıtay 8.Hukuk Dairesince kılavuz dosya ve diğer dosyalar incelenerek tapu kayıtları, bilirkişi raporları ayrıntılı değerlendirerek davacıların dayanmış olduğu kök çiftlik kayıtlarına bilimsel ve hukuki olarak kapsam tayininin mümkün olmadığının belirtildiği, bu nedenle davacılar ... ve dava arkadaşlarının dayandıkları tapu kaydının hudutlar ve miktar itibarı ile araziye tatbikinin mümkün olmadığı; sabit bir sınır olmadığı için; tapu kaydında yazılı miktarın nereden ölçüleceğini tespit etmenin mümkün olmadığı; kadastro çalışması sırasında tespit gören ve özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte olan arazilerin çevresi dağ, tepe, orman, taşlık Kayılık ve benzeri arazilerle çevrili küçük sayılabilecek alanlar olduğu; böyle bir arazi yapısı içerisinde miktar itibarı ile uygulama yaparak davacıların tutundukları tapu kapsamında taşınmaz belirlemenin mümkün olmadığı; öte yandan köyde yapılan kadastro çalışmalarında adlarına tespit ve tescil edilen taşınmaz da bulunmadığı için tapu kayıtlarına kapsam tayinin mümkün olmadığı, bu açıdan da tapu kaydının hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmadığı,
Bu nedenle; eldeki davada Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin, en son tarihli vermiş olduğu kılavuz dosyayı referans alarak karar düzeltme kararlarında da daha önce 16.Hukuk Dairesinin vermiş olduğu bir kısım bozma kararlarının kaldırarak karar düzeltme aşamada Mahkemenin vermiş olduğu kararların yeniden değerlendirdiği her ne kadar 16.Hukuk Dairesinin geniş kapsamlı önceki uygulaması olan bozma kararına uyulmuşsa da; bozmadan sonra verilen 8.Hukuk Dairesinin 2014/26 Esas sayılı kılavuz dosya ve tapu kayıtlarına dair sonraki tarihli uygulamasına göre davacıların dayanmış olduğu tapu kayıtlarının yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere hukuken ve bilimsel olarak kapsam tayinin mümkün olmaması, miktarıyla geçerli kapsamda kaldıklarını ispatlayamadıkları dikkate alınarak davacıların davasının reddine karar verilmesi gerektiği,
Ayrıca davacılardan Davacı ...; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...; her ne kadar Marmaris ilçesi, ... Köyünde bulunan davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile kök murisin varisleri adına tapuya tescilini talep etmiş ise de, müteakip celseler arasında 19/11/2009 havale tarihli dilekçe davaya konu taşınmaza yönelik davadan davalı ... lehine yetkili vekilleri vasıtasıyla feragat ettikleri, vekilinin vekâletnamede feragat yetkisi olduğu, feragatin mevcut davanın özelliği gereği kesin hüküm sonuçlarını doğuracak nitelikte olduğu, doğrudan davayı sonlandıran taraf işlemi olduğu, feragat eden davacılardan ...'nin 14.10.2010 tarihinde vefat ettiği, ancak feragat tarihinde sağ olduğu ve varislerinin de feragatle bağlı olduğu, bu nedenle feragat eden davacılar yönünden ayrıca davalarının feragat nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği,
Davalı ... Mirasçları ile Davacı-Davalı ...'in tapu kayıtları yönüyle; Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26/02/1980 tarihinde kesinleşen 13/11/1978 tarih ve 19/145 sayılı kararına istinaden ... adına tescil edilen tapu kaydının davaya konu 164 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 26/04/2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (E) harfleri ile gösterilen toplam 1581,52 m2'lik kısmına, Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/03/1983 tarihinde kesinleşen 18/01/1983 tarih ve 59/2 sayılı kararına istinaden ... ... Uludağ adına tescil edilen ve devirle davalı-davacı ...'e geçen tapu kaydının davaya konu 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 26/04/2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (D) harfi ile gösterilen 1285,95 m2'lik kısmına sınırlar ve miktar itibarı ile uyduğu, keşif sırasında yapılan uygulama ile bu durumun sabit olduğu, her ne kadar tapu kayıtlarının (B) harfi ile gösterilen kısım üzerinde mükerrerlik oluşturduğu belirtilmiş ise de mahkememizce yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ile tapu kayıtlarının tescile dayanak mahkeme ilamı ve krokileri dikkate alındığında mükerrer olduğu belirtilen bu kısmın davalı ...'a ait 03/10/1980 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, davacı-davalı ...'in iddialarının dosya kapsamı ile sabit olmadığı sonucuna ulaşıldığı, öte yandan ilk hükümden sonra verdiği dilekçeleri ile davacı-davalı ...'in (B) ile gösterilen kısımdan feragat ettiğini bildirdiği dikkate alınarak bu kısmın 7 parsel içerisinde kalacak şekilde tesciline karar verilmesi gerektiği,
Diğer yandan davaya konu taşınmazın 26/04/2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (E) harfleri ile gösterilen kısmının davalı ...; davaya konu taşınmazın 26/04/2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (D) harfleri ile gösterilen kısmının ... tarafından; eski zilyetlerden devralınarak, hiçbir itirazı uğramayan zilyetlikle malik sıfatı ile ekonomik amaca uygun olarak zirai gaye ile kullanıldığı, zilyetliğin kadastro tespit tarihine ve nihayetinde de keşif tarihine kadar devam ettiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 maddesinde aranan iktisap şartlarının davalılar lehine kadastro tespit tarihinden önce tahakkuk ettiği; iktisabı engelleyen hukuki; fiili ve taşınmaz vasfından kaynaklanan bir halin bulunmadığı, bu durumun bilirkişi raporları ile sabit olduğu, sonuç olarak, kadastro tespitinden önce zilyetlikle mülk edinme koşullarının davalılar lehine de oluştuğunun görüldüğü" gerekçesiyle; 164 ada 5 parsele yönelik Mahkemece önceki tarihli verilen 2009/42 Esas ve 2016/41 Karar sayılı hükümde temyiz itirazlarının Yargıtay tarafından reddedilip hükmün onandığı ve tescil işlemleri için tapuya devredildiği anlaşıldığından yeniden karar verilmesi ve tescil hükmü kurulmasına yer olmadığına, 164 ada 6 ve 7 parsellere yönelik davacı ... ve aynı tapu kaydına tutunan arkadaşlarının ve müdahil davacıların ve diğer davacıların davalarının reddi ile 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağındaki vasıf ve 26.04.2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (D) harfi ile gösterilen 1.285,95 m2 olarak davalı-davacı ... adına tespit ve tapuya tesciline, taşınmazın 2. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, 164 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağındaki vasıf ve 26.04.2016 havale tarihli fen ve haritacı bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (E) harfleri ile gösterilen toplam 1.581,52 m2 olarak toplam 640 pay kabul edilerek, payları oranında ... ve müşterekleri adına tespit ve tapuya tesciline, taşınmazın 2. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm,kararı davacı ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacı ... Şerefl'nin bir kısım mirasçıları vekili, davacı ... mirasçısı ... vekili, davalı Hazine vekili, davalı Orman İdaresi vekili, müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacı ...'nin bir kısım mirasçıları vekili, davacı ... mirasçısı Mürüvvet kayyımı vekili, davalı Hazine vekili, davalı Orman İdaresi vekili, müdahil Gayrimenkul Değerler Tic. A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
7139 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 345,55 TL'nin temyiz eden müdahil Gayrimenkul Değerler Ticaret Anonim Şirketinden ve ... kayyımından ayrı ayrı alınmasına,
359,80 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 255,60 TL'nin temyiz eden davacı ... ve arkadaşları ile davacılar ... ve arkadaşlarından alınmasına,
615 TL peşin harcın davalı ...'nin bir kısım mirasçılarından alınmasına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Kararı temyiz eden tapu malikleri; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerlere ait üç adet tapu kayıtlarının olduğunu, tapu kaydı olan yerde zilyetliğe üstünlük verilemeyeceğini, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına dayanılarak kendi adlarına tesciline karar verilmesini istediklerini, daha önce mahkemece tapu kayıtlarına dayanan davacıların tapu kayıtlarının hukuki geçerliliğini yitirdiği ve uygulama kabiliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davalarının reddine karar verildiği, tapuya dayanan davacılar tarafından reddedilen kararların temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16 ve 20. Hukuk Dairelerince tapuya dayanan davacıların dayanak tapu kayıtlarının hukuken geçerli olduğu ve uygulanması gerektiği gerekçesiyle kararların lehlerine bozulduğu, bozma üzerine mahkeme hakimince önceki kararda direnildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca takriben 20 adet dosyada tapuya dayanan davacıların tapu kayıtlarının hukuken geçerli olduğu ve uygulanması gerektiği gerekçesiyle direnme kararlarının bozulduğu, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde zilyetler tarafından tapu maliklerine karşı Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dayanak tapu kayıtlarının geçersiz olduğuna ilişkin davanın reddedilerek kesinleştiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde davacılara ait bir kısım yerin kamulaştırıldığı, kamulaştırma bedelinin ödendiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde zilyetler tarafından tapu maliklerinden bedeli ödenerek bir çok yerin satın alındığı, satın alınmaya çalışıldığı veya kiralanmak istendiği, Çamlı Mahallesindeki taşınmazlara revizyon görerek bir kısım parsellerin tapu malikleri adına kesinleştiği, revizyon gören tapu kaydının iki sınırı ile ...’nü kapsayan tapu kaydının iki sınırının aynı olduğu, dolayısı ile diğer tapu kayıtlarının da hukuken geçerli olduğu, bazı davalar da tapu malikleri adına tesciline karar verilen dosyaların (örn.2022/8001 Esas) Dairemizce onandığı ve tapuya dayanan davacıların, tapu kayıtlarının hukuken geçerli olduğuna değer verilmesi gerektiği, Mahkemece yeniden taşınmazların başında keşif yapılarak taşınmazların sınırlarının belirlenerek davacıların tapusunun kapsamında kalan yerlerin tapu malikleri, ırsi veya akdi halefleri adına yazılması gerektiği kanaatinde olduğumdan kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.