Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2700 E. 2025/1683 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacının zilyetliğinin tapu kaydına esas alınıp alınamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ve babasının dava konusu taşınmaz üzerinde 50-60 yıldır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunduğu, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olduğu ve taşınmazın kamu orta malı niteliğinde olmadığı hususları, tanık beyanları, mahalli inceleme ve bilirkişi raporları ile sabit görülerek, davacının zilyetliğinin tapu kaydına esas alınması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/4 E., 2024/3 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... 09.12.2007 havale tarihli dava dilekçesinde; taşınmazın 20 yıldır nizasız fasılasız kendisinin zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek, tespitin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış, İlk Derece Mahkemesince verilen, davanın kabulüne ilişkin hüküm, davalı Orman İdaresi ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 21.01.2015 tarihli ve 2014/7893 Esas, 2015/141 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın geçmişten bu yana 50-60 yılı aşkın zamandır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla davacı ve babasının zilyetliğinde bulunduğu, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olduğu, kamu orta malı yaylak, kışlak, mera, orman gibi niteliğinin bulunmadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.

Dairemizin 24.11.2021 tarihli ve 2021/8120 Esas, 2021/11613 Karar sayılı ilamıyla; "Mahkemece, çekişmeli taşınmazda davacı lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm verme için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; yargılama aşamasında aldırılan 26.02.2018 havale tarihli orman bilirkişi raporunda, 1943, 1973 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarının yorumlamasından, dava konusu taşınmazın üzerinde herhangi bir bitki örtüsünün ve tarımsal faaliyetin bulunmadığının anlaşıldığı; 13.02.2018 havale tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda ise, 1973 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinde, dava konusu taşınmazın sürülü ve ekili olduğu, tarım arazisi olarak kullanıldığı ve tasarruf edildiğinin belirlendiği bildirilmiş olup, bu haliyle anılan raporlar arasında taşınmazın niteliği ve kullanım durumu konusunda çelişki oluştuğu halde, söz konusu çelişki giderilmeden karar verilmesi cihetine gidilmiştir. " gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; "dinlenen tanık ile mahalli ve tespit bilirkişi beyanları ile dava konusu taşınmazın, zincirleme şeklinde 50-60 yılı aşkın zamandır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla davacı ve babasının zilyetliğinde bulunduğu, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olduğu, kamu orta malı yaylak, kışlak, mera, orman gibi niteliğinin bulunmadığı, davalı hazinenin davacının zilyetliğini dava tarihine kadar hiçbir şekilde engellemediği, davacının ve atasının zilyetliğinin nizasız ve fasılasız bu güne kadar devam ettiği, davalı hazinenin davacının zilyetliğini engellediği veya taşınmaza el koyduğu ve davacının zilyetliğini kestiği yönünde bir delil sunamadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, davacının dava konusu taşınmaza eklemeli olarak 20 yılı aşkın zamandır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyetliğinin ekonomik amaca uygun olduğu, Bitlis İl Tarım Ve Orman Müdürlüğü'nün 27.09.2022 tarihli cevabi yazı ekinde bulunan, 18.09.2013 tarihli tutanaktan da anlaşılacağı üzere, kamu orta malı, mera, yaylak ve orman niteliğinin bulunmadığı, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz iktisap etme koşullarının oluştuğu" gerekçesiyle davanın kabulüne, Bitlis ili, ... ilçesi, ... Köyü, ... mevkinde kain 102 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

03.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.