Logo

8. Hukuk Dairesi2024/270 E. 2025/1284 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, uyuşmazlık konusu taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın 1966 yılı orman tahdidinde fiili durum tespiti yapılarak orman sınırı dışında bırakılmış olsa da, hak sahiplerinin geçerli bir tapu ile itiraz etme imkanı tanınmış olup, aslında taşınmazın yasal düzenlemeler gereği orman kadastrosu içinde kaldığı ve hak sahiplerinin hak düşürücü süre içinde dava açmadıkları gözetilerek, taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2016/4 E., 2016/55 K.

KARAR : Davaların reddine, tespit gibi tesciline

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece kurulan hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve arkadaşları vekili, duruşmasız olarak asli müdahil Hazine vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.02.2025 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden asli müdahil Hazine vekili Avukat ... ... 'nun katılımıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Karaca köyü 275 parsel sayılı 4.185,39 m²lik yüzölçümündeki tarla ve kargir ev niteliğindeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... mirasçıları Şerifehanım İşler ve arkadaşları adına tespit edilmiş, ... evlatları ... , ... , ..., ... mirasçıları ve mirasçılardan ... , ... ,... mirasçıları tereke mümessili ... Üye’nin itirazı komisyonca reddedilerek tespit gibi ilan edilmiştir.

Davacı ... ve ... (Onay) taşınmazların murislerine ait Şubat 1962 tarih ve 1, 2 ve 3 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, bir bölümü eski Gelibolu yeni adıyla Çamlı köyü sınırları içinde 373 ilâ 633 parsel sayısıyla tespit görmüşse de, Söğüt Çiftliği olarak geçen bölümünün Karaca köyü sınırları içinde kaldığı, tapudaki paydaşların ölümünden sonra davalı gerçek kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluşmadığı, kadastro tespitinin iptali ve tapudaki payları oranında, tapu makileri adına tapuya tescilini istemişlerdir.

... ve paydaşları aynı savla, ... ve ... ise tapu malikleri mirasçılarından ..., ..., ... ve bunların mirasçısı A. ... 'nin payını 1991 ilâ 1994 yılları arasında düzenlenen dört adet noter satım vaadi sözleşmesiyle satın aldığı, sözü edilen kişilere düşecek payın ½ şer payla adlarına tapuya tescili, Hazine ise parselin orman içi açıklığı olduğu kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği ve özel mülke konu olamayacağı savıyla tespitinin iptali ve Hazine adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.

Mahkemece, davacı ve müdahil davacı gerçek kişilerin davalarının reddine, katılanlar ... ve ...’ın tespitten sonraki hakka dayandığından davalarının görev yönünden reddine, katılan Hazinenin davasının kabulüne, çekişmeli parselin tespitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin verilen karar, davalı ..., ... ve katılan Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 10.12.2009 tarihli ve 2009/18037 Esas, 2009/ 8352 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır.

Daire onama kararına karşı, davalılar ..., ... ve ... İşler tarafından süresinde karar düzeltme kanun yoluna başvurulmakla, aynı Dairenin 03.05.2011 tarihli ve 2011/4286 Esas, 2011/5447 sayılı Karar ile onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.

Karar düzeltme sonucu verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında, bozma kapsamı dışında kalan hususların incelenmediği belirtilerek özetle “...dava ve katılma dilekçeleri, ölü davalı ...’in ... Kaz ile olan evliliği nedeniyle mirasçıları olan çocukları ... ve ...’a yöntemince tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup mutlak bozma nedenidir...” denilmiştir.

Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, katılan Hazinenin davasının kabulüne, diğer davacıların davalarının reddine, dava konusu 275 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, katılanlar ... ve ...’ın tespitten sonraki hakka dayandığından davalarının görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından niteliğe, davacı ... ve arkadaşları vekili ile davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., Nevin İşler (...), ..., ..., ... ve ... İşler tarafından temyiz edilmesi üzerine; aynı Dairenin 24.12.2015 tarihli ve 2014/3037 Esas, 2015/888 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamında özetle; "Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamında toplanan deliller hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı, 25.12.2002 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişisi raporunda,dava konusu 275 parsel sayılı taşınmazın, 1967 yılında yapılan orman tahdidinde orman içi açıklık poligonu içinde bırakıldığını, 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddeleri kapsamında orman sınırı dışına çıkartılan yerler ile ilgisinin bulunmadığı yönünde görüş belirttiği halde, 20.03.2009 tarihinde yapılan keşif üzerine düzenlenen raporda, taşınmazın orman tahdidi sırasında orman içi açıklık niteliğinde olduğu ve orman tahdidi içinde bırakıldığı, nitelik yitirdiği gerekçesiyle 2/B madde uygulaması ile XXXIV nolu 2/B parseli olarak orman sınırı dışına çıkarıldığını belirttiğinden, çekişmeli taşınmazın orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı ve nitelik yitirdiğinden orman sınırı dışına çıkarılıp çıkarılmadığı konusundaki bilirkişi raporlarında varolan çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu, ayrıca, çekişmeli taşınmazın sınırlarında bulunan ve bir kısmı hükmen kesinleşen taşınmazların da nitelik yitirdikleri gerekçesiyle orman sınırı dışına çıkarıldıklarının belirlendiğinin gözetilmediği, davacılar ... ve arkadaşlarının dayandıkları tapu kayıtlarının uygulamasına ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli olmaığı, tapu kaydı uygulaması yönünden, Kadastro Mahkemesinin 05.04.2001 gün ve 1996/11-16 sayılı kararı kesin hüküm olarak kabul edilmiş ve bu dosyadaki tapu uygulamasına dayanılmışsa da, bu karar, o davanın tarafı olan tapu malikleri ... ve paydaşları yönünden Kadastro Kanunun 34. maddesi gereğince kesin hüküm oluştursa da, Kadastro Mahkemesinin sözü edilen 1996/11 E. sayılı dosyasında taraf olmayan Hazine ve bu dosyanın davacıları olan ve zilyetlikle edinme iddiasında bulunan gerçek kişiler yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı Arazi Kanunnamesinin 20. ve 78. maddeleri gereğince tapu kaydına değer verilemeyeceği kabul edildiğine göre, dayanılan tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı, başka bir anlatımla dava konusu taşınmazın davacılar ve katılan gerçek kişilere ait tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı konusunda yapılan uygulamanın yetersiz olması bir yana, zilyetliğe dayanan davacı ve önceki zilyetlerin Medenî Kanunun yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce zilyet olup olmadıkları, zilyetlikleri varsa ne zaman ve ne şekilde başladığının irdelenmediği, bu sebeple aynı tapu kayıtlarına dayanılarak açılan bir çok dava arasından birisi kılavuz dosya seçilerek; tapu uygulamasının yapılması,Vakıf Taşınmazları ve Vakıf Hukuku Konusunda uzman bilirkişiler belirlenip, dosyadaki tarafların dayandığı mülknameden başlanarak tüm kayıtlar ve belgeler incelettirilmeli, Mihrişah Valide ... Vakfının mülk araziden tahsis suretiyle edinilip edinilmediği, sahih vakıflardan olup olmadığı yönünde rapor düzenlettirilmeli, muteriz davacıların tapu kayıtlarının tesis ve tedavüllerinin nitelikleri ve mevzuat karşısındaki geçerlilikleri konuları üzerine değişik zamanlarda, üniversite öğretim üyelerinden 6100 sayılı HMK'nın 293. maddesi hükmü uyarınca aldıkları bilimsel mütalaalar incelenmesi,Bilahare kılavuz dosya üzerinden yapılacak keşifte; 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince kayıt kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, Hisarönü Çiftliğine ait tapu kaydının aynı köy 1 ilâ 169 sayılı parselle uygulandığı, ancak bu parseller hakkında tapuya dayanmayan ve zilyetlikle kazanma iddiasında bulunan gerçek kişiler tarafından itiraz edilip, birçok dava açıldığı, Gelibolu maa Söğüt Çiftliği tapusunun Çamlı Köyü 373 ilâ 633 sayılı parsellere uygulandığı gözönünde bulundurularak, tapu kayıtları yerine uygulanması; kayıtlar 3402 sayılı Kanunun 20 ve 21. maddeleri hükmüne göre, sabit sınırlarla bağlantısı kesilmemek suretiyle, bu sınırlardan başlanarak, genel kadastroda revizyon gördüğü, çiftlik tapu sahipleri adına kesinleşen parseller de dikkate alınmak suretiyle uygulanarak, kayıtların yüzölçümüyle kapsadığı alanlar tereddüte yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, en en eski tarihli hava fotoğrafları, memleket haritaları yöntemince uygulanarak, tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadığı alanlar içinde kalıp 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre devletleştirilen orman alanlarının belirlenmesi, yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kalan orman alanlarının, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre zaten devlet ormanı sayılması nedeniyle, devletleştirmeye ve iadeye konu edilemeyeceğinin gözetilmesi, devletleşen orman alanları var ise, bu alanlarının yüzölçümü, tapu kayıtlarının yüzölçümünden düşüldükten sonra, artan bölümün tarım alanları ve yerleşim alanları için hüküm ifade edeceğinin düşünülmesi, anlatılan şekilde yapılacak uygulama ve değerlendirme sonucunda, dava konusu taşınmazın, muteriz davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamı ile kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalması ve nitelik yitirdiği gerekçesiyle orman sınırı dışına çıkarıldığının belirlenmesi halinde, 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde ile mi yoksa 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde çalışması ile mi dışarı çıkarıldığı belirlenerek, dayanılan tapu kaydı malikleri adına mı yoksa Hazine adına mı orman sınırı dışına çıkarıldığının tespit edilmesi, Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığının belirlenmesi halinde ise, bu neviden taşınmazların 6831 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen ek madde 10 uyarınca orman sınırları dışına çıkarılma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceğinden, niteliği belirlenmek suretiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi,şayet, dava konusu taşınmazın davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamı içinde kaldığı ve orman tahdidi dışında olduğu belirlendiği takdirde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme iddiasında bulunan davalı gerçek kişi ile tapu kaydına tutunan davacı gerçek kişilerin tanıkları ve yerel bilirkişiler taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin kiracı ya da malik sıfatıyla olup olmadığı, Medeni Kanunun yürürlüğünden en az 10 yıl öncesine dayanan zilyetlik olup olmadığının araştırılması, tarafların dayandıkları deliller ile özellikle Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/333 E., 1994/51 K., ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/104 E. 1961/25 K. sayılı kararları ile 1989/103 Esas sayılı dava dosyası krokileri yerine uygulanmalı, çiftlik ve tapu sahipleri tarafından sunulan kiralamaya ilişkin 1940 yılından sonra noterde düzenlenen taahhüt senetleri kendilerine okunarak, bu belgelerde söz edilen kişi ve taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazın ve taşınmaza zilyet olanın ilgisinin olup olmadığı hususundaki bilgileri sorulmalı, bu deliller karşısında bazı dosyalarda davacı, bazılarında davalı durumunda olan köylülerin zilyetliğinin asli zilyetlik olup olmadığının değerlendirilmesi, dava konusu taşınmazın muteriz davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamı ve orman tahdidi dışında kaldığı belirlendiği ya da tapu kaydı kapsamında kalmakla birlikte tapu kaydının, davalı yararına hukuki kıymetini kaybettiği kabul edildiği takdirde ise, kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluşması nedeniyle davalı gerçek kişiler adına tespit gibi tesciline karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına direnilmesine davacılar ... ve arkadaşları ile müdahil davacı Hazine davasının redddine, dava konusu Karaca köyü 275 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ve arkadaşları vekili ile Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2022 tarihli, 2022/(20)8-161 Esas, 2022/1775 Karar sayılı ilamı ile "mahkemece kurulan hükmün usul hukuku anlamında gerçek bir direnme olmadığı, bozma konusu ile bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni bir delil ve yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm olduğu" gerekçesi ile yeni hükme karşı temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

1. Davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazları bakımından,

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, Mahkemece taşınmazın orman vasfı ile tesciline ilişkin ilk hükmün ... ve arkadaşları ile diğer taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtayca onama kararı verildiği, ... ve arkadaşları tarafından onama ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmadığı ve kararın aleyhlerine kesinleştiği anlaşıldığına ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2.Asli müdahil Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

3116 sayılı Kanun hükümlerine göre çıkartılan 1940 tarihli Tahdit Talimatnamesinin 38 inci maddesinde “Ormanların bitişiğinde bulunan mülk ve toprakların hepsinde, orman içindekilerden yalnız köy arazi ve camiasına dahil olanlarda vesaik ibraz edilmese bile fiili vaziyet aynen tespit ve zapta geçirilmekle iktifa edilir. Orman içinde olup da 2. madde şümulüne girmeyen diğer mülk veya topraklar için muteber tasarruf vesikası ibraz edilmezse tasarruf mevzuatı ile 2644 sayılı Tapu Kanununun 16 ve Orman Kanununun 25. maddelerine müsteniden bunlar Devlet namına tahdit olunur” hükmüne yer verilmiştir.

Orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1958 Tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinin 40 ıncı maddesinde, “Dış poligon teşkil eden orman hududunun bitişiğindeki mülk ve toprakların hepsinde, iç poligonu teşkil eden orman hududunun bitişiğindeki köyleri veya köy mahallerini çevreleyen ve orman sınırına kadar fasılasız devam eden arazi cüz'i tamında muteber mülkiyet vesikası ibraz edilmese de fiilî durum aynen tespit ve zabta geçirilmekle iktifa olunur. Yukarıdaki fıkra dışında kalan orman içindeki dağınık mülk ve topraklar için muteber mülkiyet vesikası biraz edilmez ise bunların durumu mülga 3116 sayılı Orman Kanununun 25 ve aynı Kanunun 5653 sayılı Kanunla muaddel 25 ve 6831 sayılı Orman Kanunun 17. maddeleri hükümlerine göre incelenir.” hükmü, 61. maddesinde ise “Tahdit olunan ormanlar içinde gerek tapulu gerekse tapusuz bütün mülk ve toprakların tespitinde iç kısımdaki gayrimenkuller nazarı dikkate alınmadan yalnız her komşuya ait kısım ormanla müşterek sınırları ölçülür. Ve bunlar ana poligonun en yakın noktasına bağlanır. Orman hududuna bitişik komşu gayrimenkullerin ara hudutları kısa çizgiler halinde gösterilir. Her komşu arazi parçası cinse göre ayrı renkle boyanarak belli edilir. Orman içindeki parsellere romen rakamı ile (I)' den başlayarak sıra numarası verilir. Bu arazi parselleri içinde orman parçaları bulunuyorsa 58. maddeye göre hareket olunur.” hükmü bulunmaktadır.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1966 yılında yapılan orman tahdidine ait tutanaklarda 12 numaralı parsel tarif edilirken "..buradan ormanın iç sınırından içerde bir açıklık görülmekle iç sınır bırakılıp orman içinden doğuya doğru ilerlendi,bilirkişiye göre doğudan batıya ince bir şerit halinde uzanan ve derenin kuzey tarafından tahminen 5 dekar Armutalanı köyünden ... zilyetliğinde kadim ormandan açma bir tarladır denildi,itifakla fiili durumun tespitiyle ikitfa edilmesine karar verildi,Bu tarlanın doğu kuzey kenarından içeri sabit kayaya A-34 ve batı kuzey köşesinin sabit kayasına A-35 işaretler kazındı" ifadesine yer verilmiştir.

Buna göre; çekişmeli taşınmaz, fiilî durumu tespit edilerek orman sınırı dışında bırakılmış ise de, bu şekilde bir tespitte bulunulmasındaki amacın hak sahiplerinin geçerli bir tapusu varsa o tapuya dayanarak orman kadastrosuna itiraz davası açmalarına imkan vermek olduğu ve fakat aslında taşınmazın yukarda açıklanan yasal düzenlemeler ile orman kadastrosu içinde bırakıldığı kabul edilmekte olup, hak sahipleri tarafından orman kadastrosunun iptali için hak düşürücü süre içinde herhangi bir dava da açılmadığı gözönüne alındığında, taşınmazın esasında halen orman sınırları içerisinde bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın tamamının orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Yukarıda 1. numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının reddine,

Yukarıda 2. numaralı bentte açıklanan nedenlerle müdahil davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 28.000,00 TL avukatlık ücretinin davacılar ... ve arkadaşlarından alınarak duruşmada kendisine vekille temsil eden davalı Hazineye verilmesine,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

18.02.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.