"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2022/2 E., 2022/33 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davacılardan ... vekili, davalı Hazine vekili
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararın davacılardan ... vekili, davalı Hazine vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.02.2024 tarihli ve 2023/524 Esas, 2024/943 Karar sayılı ilamıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
Dairemizin onama ilamına karşı, davacılardan ... vekili, davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Erzurum ili Köprüköy ilçesi Geyikli köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 60 parsel sayılı 65.424,33 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesinde şagilinin Mehmet oğlu ... olduğu belirtilerek, mera niteliği ile sınırlandırılmıştır.
Davacı ... dava dilekçesinde; tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro tespitinin iptali ile Erzurum ili Köprüköy ilçesi Geyikli köyü 101 ada 60 parsel sayılı taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, davanın kabulüne dair 04.06.2010 tarihli karar, davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairemizce; "... çekişmeli taşınmazın tespit tutanağının edinme sebebi sütununda; 1965 tarihli toprak tevzi haritasında 32 nolu mera parseli olarak gösterilen ve Geyikli köyünde kalan kısmı kapsamında kaldığı, tablendikatif listesinde köy orta malı olarak belirtme yapıldığı, paftanın zemine uymadığı, şeklen yararlanıldığı belirtilerek, mera niteliğiyle sınırlandırıldığının yazıldığı, davacının dayandığı Eylül 1940 tarihli ve 1 nolu tapu kaydının 19.000,00 m2 yüzölçümlü olup, sınırlarının “Pasinlere giden yol, Zorova Yolu, Durnagölü Sırtı ve Güveyin Taş” olarak okuduğu, bu haliyle sınırlarının gayri sabit hudutlu olduğu, haritasının bulunmaması nedeniyle tapunun miktarıyla geçerli olduğu, anılan tapu kaydının, kadastro sırasında, miktarından çok fazla olarak komşu 101 ada 54, 55, 56, 57, 61, 62, 63 parsellere revizyon gördüğü ve tapu malikinin mirasçıları adına tespit ve tescil edildikleri ve bu parsellerin öncesinde de toprak tevzi çalışmaları sırasında 442 ve 443 tevzi parselleri olarak tarla niteliği ile gösterildiği dosya kapsamından ve aynı gün temyiz incelemesi yapılan komşu 101 ada 66 parsel sayılı taşınmaz ile karar düzeltme incelemesi yapılan komşu 101 ada 67 parsel sayılı taşınmaza ait dava dosyalarının içeriğinden anlaşıldığı, diğer bir anlatımla, mahkemenin tapu kaydının taşınmazları kapsadığı yönündeki gerekçesinde isabet bulunmadığı, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 46/1 inci maddesinde öngörülen şartların varlığı halinde zilyetlikle kazanılabilmesinin mümkün olabileceği, ne var ki, bu yönde yapılan incelemenin de yeterli bulunmadığı, taşınmaz başında davada menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek bilirkişilerin dinlenmesi gerekirken, aynı köyden yerel bilirkişilerin dinlenilmesiyle yetinildiği, zirai bilirkişi tarafından sunulan raporda, taşınmazın bir kısmının taşlı, bazı bölümlerinin eğiminin fazla, bir bölümünün sulanabilen çayır niteliğinde bulunduğu, bu nedenle taşınmazın kendi içinde bir bütünlük göstermediği belirtilmesine rağmen, raporun yeterli olup olmadığının tartışılmadığı ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının rapora eklenmediği, bunlardan ayrı olarak; meraların mülkiyet hakkı Hazineye, kullanım hakkı ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olup, bu nedenle mera vasfıyla sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılan davalarda husumetin, Hazinenin yanında ilgili köy ya da Belediye Tüzel Kişiliğine de yöneltilmesi zorunlu olduğu, somut olayda dava, Hazine ve Geyikli köyü Tüzel Kişiliği hasım gösterilerek doğru şekilde açılmış ve yargılamaya devam edilmiş ise de, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Geyikli köyünün Tüzel Kişiliğinin ortadan kaldırılarak mahalle statüsüne dönüştürüldüğünden, ... ile Köprüköy Belediye Başkanlığının da ilgili kamu tüzel kişiliği sıfatıyla davada taraf olmaları gerektiği belirtilerek, öncelikle yöntemine uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması daha sonra taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, ziraat bilirkişilerinden ve harita mühendisinden alınacak raporlar ışığında bölgede yapılan toprak tevzi çalışmaları ile 32 nolu mera parseli ile yine sınırında bulunan 23 nolu tablendikatifte köy orta malı olarak belirtilen parsel kapsamında kalıp kalmadığı, taşınmazın, toprak tevzi ile belirlenen mera parseli kapsamında kaldığının ancak öncesinin mera olmadığının belirlenmesi halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 inci maddesinde öngörülen davacı taraf yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulması ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi ..." gereğine değinilerek bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; " dava konusu edilen ve fen bilirkişisi tarafından (A), (B), (C) ve (D) harfli yerlerin davacıların kök murisi Mehmet Bey tarafından uzun yıllardır zilyetliğinde bulunduğu ve çayır biçmek suretiyle kullanıldığı, ziraat bilirkişi raporuna göre mera sayılmayan yerlerden olduğu, çayır vasfında Kadastro Kanunu 14 maddesi hükmü gereğince iş bu kişiler adına tapuya kayıt ve tescil şartlarının oluştuğu, fen bilirkişisince (E) ve (G) harfi ile gösterilen alanların dere yatağı olduğu ve Kadastro Kanunu 16/C maddesi hükmü gereğince dere olarak belirlenen bu bölümlerin haritasında bu niteliği ile gösterilmek üzere tescil harici bırakılması gerektiği, fen bilirkişince (F) harfi ile gösterilen alanın ziraat bilirkişi raporuna göre komşu tapulu mera arazileriyle toprak özellikleri bakımından uyumlu olduğu, (A), (B), (C) ve (D) ile gösterilen bölümlerden ve diğer parsellerden doğal bir sınır ve kuru dere ile ayrıştığı, üzerinde mera bitkilerinin olduğu, kadimden beri mera olarak kullanıldığı ..."gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 101 ada 60 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişisinin 26.09.2022 tarihli rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 1869,26 metrekarelik kısmın bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın başka parsel numarası verilmek suretiyle çayır vasfıyla, (B) harfi ile gösterilen 3384,89 metrekarelik kısmın bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın başka parsel numarası verilmek suretiyle çayır vasfıyla, (C) harfi ile gösterilen 15831,91 metrekarelik kısmın bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın başka parsel numarası verilmek suretiyle çayır vasfıyla, (D) harfi ile gösterilen 2730,75 metrekarelik kısmın bu taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın başka parsel numarası verilmek suretiyle çayır vasfıyla muris ...'in terekesi 12 pay olarak kabul edilmek suretiyle payları oranında mirasçıları adına (hüküm yerinde isimleri ve payları gösterilerek) tapuya kayıt ve tesciline, (E) harfi ile gösterilen 2081,61 metrekarelik kısım ile (G) harfi ile gösterilen 1049,92 metrekarelik kısmın bu taşınmazdan ifrazı ile Kadastro Kanunu 16/C maddesi hükmü gereğince dere vasfıyla tescil harici bırakılmasına, (F) harfi ile gösterilen 38476,00 metrekarelik kısmın aynı ada ve parsel numarası ile tespit gibi mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm, yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçılarından ... vekili, davalı Hazine vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle Dairemizin 20.02.2024 tarihli ve 2023/524 Esas, 2024/943 sayılı ilamıyla onanmış ve onama ilamına karşı davacılardan ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre davacı ... vekilinin tüm; davalı Hazine vekili'nin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair karar düzeltme itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı Hazine vekilinin, dava konusu taşınmazın (B) ve (D) harfleriyle rumuzlanan bölümlerine yönelen karar düzeltme itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince, bu bölümlerin mera vasfında olduğu belirlenip mera vasfıyla özel siciline kaydına karar verilen (F) bölümünden, doğal bir sınır (tump) ile ayrıştığı ve davacı taraf yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşulları oluştuğu, mera sayılmayan çayır vasıflı yerlerden olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, taşınmazın (B) ve (D) harfleriyle gösterilen bölümleri yönünden yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazın (B) ve (D) harfli bölümlerinin zirai bilirkişi raporuna ekli fotoğraflarının incelenmesinde, bu bölümlerin genel görünümüne ilişkin fotoğrafların çözünürlüğü kötü olduğundan, bu bölümlere ilişkin fotoğrafların yorumlanamadığı ve bu nedenle söz konusu rapor bu haliyle denetime elverişli olmadığı gibi, yine bu bölümlerin, mera olarak özel siciline tesciline karar verilen (F) bölümünden nasıl ayrıldığının anlaşılması bakımından, (B) ve (D) bölümleri ile mera olarak tescil edilen (F) bölümünün ortak sınırını gösterir fotoğraf ta bilirkişi raporuna eklenmemiş, bu bölümlerin arasındaki sınırda bulunduğu bildirilen ve "tump" diye tabir edilen yükseltinin, arazinin ekilip sürülmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu üzerinde durulmamış ve ayrıca bu kısmın eğiminin ne olduğu da raporda belirtilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için İlk Derece Mahkemesince, komşu köylerde ikamet eden, yaşlı, tarafsız, taşınmazı iyi bilen kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılarak, çekişmeli taşınmazın (B) ve (D) rumuzlu bölümleri ile mera olarak tesciline karar verilen (F) bölümü arasında ayırıcı bir unsurun bulunup bulunmadığı belirlenmeli, bu kapsamda yapılacak araştırmada, denetime imkan sağlanabilmesi için, hükme esas alınan 21.10.2022 tarihli zirai bilirkişi kurul raporunda bildirilen ani kot farkının eğim durumuna ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi tutanağa geçirilmeli, taşınmazın (B) ve (D) bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, zaman içinde sınırlarında genişleme olup olmadığı, komşu mera parseli ile arada ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan komşu parsellerle karşılaştırmalı olarak, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tarımsal niteliğini bildirir, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden komşu mera parselinden (F bölümünden) nasıl ayrıldığını, aralarında ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığını, meranın bütünlüğünü bozup bozmadığını, taşınmaz bölümlerinin meradan açılan bir yer olup olmadığını ve meranın devamı niteliğinde olup olmadığını açıklar nitelikte değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, alınacak raporda çekişmeli taşınmaz bölümleri (B ve D) ile komşu mera (F) bölümünü ve (B) ve (D) bölümleri ile (F) bölümünün ortak sınırlarının, renkli ve çözünürlüğü iyi şekilde çekilecek fotoğraf üzerinde ve bir arada gösterir şekilde gösterilmesi ve yan kesit (görünüş) krokisi ile desteklenmesi istenilmeli ve bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleye dayalı olarak karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, temyiz incelemesi sırasında hükmün bu nedenlerle bozulması gerekirken, maddi hataya dayalı olarak onandığı bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından, Dairemizin onama ilamının kaldırılması suretiyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılardan ... vekilinin tüm ile davalı Hazine vekilinin ise sair karar düzeltme istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE;
Davalı Hazine vekilinin, çekişmeli taşınmazın (B) ve (D) rumuzu ile gösterilen bölümlerine yönelik karar düzeltme isteminin, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile Dairemizin 20.02.2024 tarihli ve 2023/524 Esas, 2024/943 Karar sayılı sayılı onama ilamının bu bölümler yönünden KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının, bu bölümler yönünden 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile HUMK’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
16.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.