Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3001 E. 2025/74 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, uyuşmazlık konusu taşınmazın zilyetlik yoluyla iktisap edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın bulunduğu yerin 1956 yılında yapılan kadastroda yol olarak tescil harici bırakıldığı, ancak dosya kapsamı ve bilirkişi beyanları ile hava fotoğraflarından taşınmazın imar-ihya gerektirmeyen bir yer olduğu ve asli müdahil tarafından uzun süredir ev ve ahır olarak kullanıldığı, dolayısıyla zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı ve asli müdahil ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, asli müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, Antalya ili Döşemealtı ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 8746 ada 10 parsel sayılı 242,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında yerlerden olduğundan bahisle, edinme hanesinde ...'in 2000 yılından beri kullanımında olduğu belirtilerek Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, Antalya ili Döşemealtı ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 8746 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmişve yargılama sırasında asli müdahil ... müdahale dilekçesiyle, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, Antalya ili Döşemealtı ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 8746 ada 10 parsel sayılı taşınmazın adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... alınan beyan ve bilirkişi raporlarından taşınmazın taşlık yapıda olduğunun ve tarımsal faaliyete konu edilmediğinin anlaşıldığı ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı ve asli müdahil ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nce, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, asli müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, az yukarıda yazılı gerekçelerle, asli müdahilin davasının reddine karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçeyle asli müdahilin istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.

Şöyle ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun) 713/1 inci ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu (3402 sayılı Kanun) 14 üncü ve 17 nci maddelerinde, orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar - ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, terk edilmiş dere yatakları, taşlık gibi taşınmazlar, ancak imar - ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesi uyarınca iktisap edilebilirken, ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise, aynı Kanun'un 14 üncü maddesi gereğince iktisap edilebilir. Şu halde, iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından taşınmazın evveliyatının imar - ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Eldeki davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın öncesinin imar - ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, dosya kapsamından, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin 1956 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında yol vasfı ile tescil harici bırakıldığı anlaşılmakta olup, tesis paftası incelendiğinde de, çekişmeli taşınmazın köy yerleşim içinde kaldığı, hemen sınırında müdahilin murisi adına arsalı ev ve ahır vasfı ile tespit edilen taşınmaz bulunduğu görülmektedir.

Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin, dava konusu taşınmazın yol olarak kullanılmadığını, asli müdahilin murisinin çekişmeli taşınmazı ev ve ahır yaptırarak kullanmaya başlandığını beyan etmeleri ve 25.10.2021 tarihli bilirkişi raporunda 1971, 1981 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarında ve 2004, 2009 ve 2011 tarihli uydu fotoğraflarında taşınmazın üzerinde iki adet yapının bulunduğunun belirlenmiş olması karşısında, çekişmeli taşınmazın öncesinin imar - ihya gerektiren yerlerden olmadığının kabulü gerekir.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle imar - ihya gerektiren yerlerden olmadığı, asli müdahil ve murisi tarafından tespit tarihine kadar 45 - 50 yıldır ev ve ahır vasfı ile kullanıldığı, böylelikle asli müdahil lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının gerçekleştiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden asli müdahile iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.