"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/980 E., 2023/1359 K.
DAVA TARİHİ : 22.10.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gazipaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/393 E., 2021/334 K.
Taraflar arasındaki terditli açılan tescil talepli tespite itiraz olmadığı takdirde kullanıcı şerhi verilmesi talepli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında Antalya ili Gazipaşa ilçesi Karalar Mahallesi 167 ada 680 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ... Sezer mirasçıları zilyetliğinde olup üzerindeki ev, sera ve havuzun ...'e ait olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, ... Sezer mirasçılarından 21.06.2015 tarihinde ..., 22.06.2015 tarihinde ..., 11.12.2015 tarihinde ... ve ... ayrı ayrı taşınmazın 1/4 payını 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'u (6292 Sayılı Kanun) uyarınca Hazine'den satın almış, mirasçılardan Mustafa Sezer'in payı Hazine üzerinde kalmıştır.
Davacı vekili, taşınmazın kullanıcısının davacı olmasına rağmen davalı olan kişilerin kullanıcı olarak tespit edildiğini, davacının bu parsele 2014 yılında Or-Köy vasıtasıyla sera yaptırdığını, 30 yıl önce evini yaptığını, 2009 yılında ahırını yaptığını, yine 30 yıl önce havuzunu yaptığını, o tarihlerden bu yana 100 adet meyve ağacı ekip yetiştirdiğini, bu yapılardan önce de taşınmazı hububat ekerek davacının kullandığını, tapuda taşınmazın 1/4 Hazine hissesi kullanıcısız tespit edilmiş ise de bu hiisenin kullanıcısının davacı olduğunun tescilini talep ettiklerini, yine tapunun tamamının kullanıcısının davacı olduğu için Milli Emlak Müdürlüğü'nde davacı adına tamamının taksitlendirildiğini, sonradan taksitlendirmenin iptal edildiğini ileri sürerek kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın tamamının kullanıcısının davacı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 06.04.2010 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12/3 üncü maddesi gereği kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, tespitlere tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağının düzenlendiği, 10 yıllık hak düşürücü sürenin 7226 sayılı Kanun ve devamında Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı gereği 01.07.2020 tarihinde sona erdiği, huzurdaki davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra 22.10.2020 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın Hazine yönünden hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davacının adına tescilini talep ettiği uyuşmazlık konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun gereği yapılan satış işlemi ile 1/8 hissesinin 11.12.2015 tarihinde davalı ... adına, 1/8 hissesinin 11.12.2015 tarihinde davalı ... adına ve 1/4 hissesinin 04.06.2015 tarihinde davalı ... adına tescil edildiği, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra kullanıcısının tespitine yönelik davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, davacının eldeki davayı 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satış işleminden sonra açtığı, davalılar ..., ... ve ...'ya ait tapu kaydının idarece yapılan satış işlemi neticesinde oluştuğuna göre dayanak satış işlemi iptal edilmedikçe tapu kaydının iptali ve tescil istemli dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın diğer davalılar ..., ... ve ... yönünde reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.