"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
KARAR : Davacının davasının kabulüne, müdahilerin davasının reddine
Taraflar arasındaki kadastro davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının kabulüne, müdahillerin davasının reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı müdahil ... ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, ..., ..., ... ve arkadaşları ile ... vekili ile müdahil ... ve arkadaşları vekili tarafından duruşma istemli olarak; davalı Hazine vekili tarafından ise duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.03.2024 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Duruşma için tayin edilen günde temyiz eden müdahiller ... ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, ..., ..., ... ve arkadaşları ile ... vekili Avukat ..., müdahil ... ve arkadaşları vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... ... geldi. Karşı taraftan davacı...mirasçıları vekili Avukat ... geldi. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Kocaeli ili İzmit ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 48 ada 30 ve 31 parsel sayılı sırasıyla 1280 ve 3761 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, firari ve mütegayyip eşhastan kalma yerlerden oldukları belirtilerek; 48 ada 30 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde; üzerindeki binanın ... ... ait olduğu belirtilmek suretiyle, Hazine adına tespit edilmiştir. Yargılama sırasında taşınmazlar, imar ve şuyulandırma işlemleri ile muhtelif parsellere ayrılmıştır.
Davacı...ve .... vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan davacıların, Teşrinievvel 1324 tarih 355 ila 394 sıra numaralı tapu kayıtlarında murisleri adlarına kayıtlı ...namıyla bilinen taşınmazların mirasçı sıfatıyla maliki olduklarını, dava konusu 48 ada 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin, taşınmazların söz konusu tapu kayıtları kapsamında kalmakla birlikte davacılar murislerinin firari ve mütegayyip eşhastan olduklarından bahisle Hazine adına yapıldığını, ancak davacıların murislerinin firari ve mütegayyip olmadıklarına dair mahkeme kararları bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazların tespitlerinin iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini istemiştir. Yargılama sırasında ... ... ve arkadaşları vekili, 48 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında, satın alma, irsen intikal ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine; ... vekili, 48 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında satın alma ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine; ... ve arkadaşları vekili, 48 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine; ... vekili, 48 ada 31 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında satın alma ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, ... ve arkadaşları vekili, ... vekili ve ... vekili, 48 ada 31 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında satın alma, irsen intikal ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı davaya katılmışlardır.
İlk Derece Mahkemesinin verdiği karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2015 tarihli ve 2014/15739 Esas, 2015/1886 Karar sayılı kararıyla bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; "Mahkemece, mahallinde usulen belirlenecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılması, davacı tarafın dayandığı dava konusu taşınmazları kapsadığı belirtilen T.Evvel 1324 tarih 366 numaralı tapu kaydının tüm sınırları tek tek okunarak mahalline uygulanması, tapu kaydına miktarınca kapsam tayin edilmesi, çekişmeli taşınmazların kısmen veya tamamen tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığının usulen belirlenmeye çalışılması, mahalli bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanıkla kanıtlama imkanı sağlanması, uygulamada komşu parsellerin tutanak ve dayanak belgelerinden dava konusu taşınmazlar yönünü ne okuduğu belirlenmek suretiyle yararlanılması ve uzman fen bilirkişisinden keşif ve uygulamayı takibe ve denetlemeye olanak verir, dayanak tapu kaydının sınırlarının belirtir rapor alınması, bundan sonra, çekişmeli 48 ada 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazların kısmen veya tamamen davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamında kesin olarak kaldığının belirlenmesi halinde tapu kaydı kapsamında kalan yerlerin davacı taraf adına tesciline, tapu kaydı kapsamında kalmadığı belirlenen yerlerin davalı Hazine adına tesciline karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak; "Yargıtay bozma ilamından sonra 03.09.2020 tarihinde keşif icra edildiği, fakat dinlenen tanıkların gerek davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının gerekse komşu parsellerin dayanak kayıtlarının sınırlarını kesin bir şekilde tespit edemedikleri, keşiften sonra dosyaya sunulan 18.03.2021 tarihli fen raporunda da T. Evvel 1324 Tarih 366 nolu tapu kaydının kesin olarak nizalı parsellere uygulanma ihtimalinin olmadığı, fakat aynı yerde bulunan davacılar tarafından aynı tapu kayıtlarına dayanılarak dava açılan ve dava konusu taşınmazların kuzeyinde bulunan 48 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden Kocaeli Kadastro Mahkemesince görülüp Yargıtay 7. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşen 1999/18-2006/58 E.K sayılı dosyasında 48 ada 12 parsel ile iş bu davaya konu 48 ada 30 ve 31 parsellerin dayanılan T.Evvel 1324 Tarih 383 sıra sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı belirtildiğinden bu dosyanın Tapu Müdürlüğünden istendiği, Tapu Müdürlüğünce sadece istenilen dosyanın bir klasörü gönderilerek, diğer klasörlerinin bulunamadığı belirtilmiş ise de 1999/18-2006/58 E.K sayılı gerekçeli evrak sureti ile fen bilirkişi raporunun suretlerinin dosya arasında bulunduğu, bu kararda 26.09.2005 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın dayandığı T.Evvel 1324 tarih 383 sıra sayılı tapu kaydının bahsi geçen dosyada dava konusu edilen 48 ada 12 parsel ile birlikte aynı ada 5,6,13,15,30,31 ve 48 parselleri kapsadığının belirtildiği, daha sonra kadastro bilirkişisi Yılmaz Karataş tarafından hazırlanıp dosyaya sunulan 20.03.2006 tarihli raporda da dayanılan tapu kaydının zemine uyduğunun belirtildiği, mahkemenin de bu kabule göre, dava konusu 48 ada 12 parselin davacı Agasyanlar adına tesciline karar verdiği, dava konusu 48 ada 30 ve 31 parsellerin davacı tarafın dayandığı 383 sıra sayılı tapu kapsamında kaldığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu, her ne kadar kesinleşmiş mahkeme kararı bu dosyanın tarafları yönünden kesin hükmün sonucunu doğurmasa da güçlü delil teşkil ettiği, daha önceki keşiflerde alınan tanık beyanlarında dava konusu parsellerde tespitten önce en az 20 yıla dayanan nizasız ve fasılasız zilyetliğin olmadığı, özellikle 16.12.2005 tarihinde yapılan keşifte dinlenen tanıkların tespit tarihinden yaklaşık 10-15 yıl öncesinde kimsenin dava konusu parsellerde zilyet olmadığını ve taşınmazların boş olarak durduğunu beyan etmeleri ve bu hususun Yargıtay incelemesinden de geçip kabul gördüğü, eldeki kadastro tespitine itiraz davasının amacının kadastro tespitinden önceki hak sahipliğinin aydınlatılması olduğu, tespitten sonraki hak taleplerinin mevcut davada tartışma konusu yapılamayacağı, zilyetlik iddiasında bulunan asli müdahillerin taleplerinin tümden reddine karar verilmesi gerektiği, dava konusu parsellerin üzerindeki tüm yapıların tespitten sonra yapıldığı" gerekçesiyle davacı...mirasçılarının davalarının kabulüne, müdahillerin davalarının ayrı ayrı reddine, çekişmeli 48 ada 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların; payları oranında ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; işbu karar müdahil ... ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, ..., ..., ... ve arkadaşları ile ... vekili, müdahil ... ve arkadaşları vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında müdahil ... ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, ..., ..., ... ve arkadaşları ile ... vekili, müdahil ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davalı Hazine vekilinin, İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
İlk Derece Mahkemesince, davacı dayanağı tapu kayıtlarının keşfen dava konusu taşınmazlara uygulanamadığı, ancak; dava konusu taşınmazların kuzeyinde bulunan 48 ada 12 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ... Kadastro Mahkemesinin 1999/18-2006/58 Esas-Karar sayılı dosyasında, 48 ada 12 parsel ile iş bu davaya konu 48 ada 30 ve 31 parsellerin de dayanılan T.Evvel 1324 tarihli ve 383 sıra sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığının belirlenerek, 48 ada 12 parselin davacılar adına tesciline karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği, her ne kadar bu mahkeme kararı bu dosyanın tarafları yönünden kesin hükmün sonucunu doğurmasa da güçlü delil teşkil ettiği gerekçesiyle davacıların davasının kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; eldeki dosya kapsamında bir çok kez keşif yapılmış ve davacılara ait Teşrinievvel 1324 tarih 355 ila 394 sıra numaralı tapu kayıtları uygulanmaya çalışılmış; bu keşiflerin hiç birinde belli bir tapunun dava konusu taşınmaza ait olduğu belirlenememiştir. Son bozma ilamı öncesinde 25.04.2011 tarihli keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporunda davacı dayanağı Teşrinievvel 1324 tarihli ve 366 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uyduğunun belirtilmesi üzerine, mahkemece, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanları ile çelişki bulunduğundan bilirkişiden ek rapor istenmiş, bu kez bilirkişi ek raporunda; tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara bir bütün olarak uygulanabileceği hususunun bir kanaatten ibaret olup keşif sırasında alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre söz konusu tapu kaydının taşınmazlara kesin olarak uygulanmasının mümkün olmadığı belirtilince, dava konusu taşınmazlara Teşrinievvel 1324 tarihli ve 366 sıra numaralı tapu kaydının yöntemince uygulanması yönünde bozma kararı verilmiştir. Bozma sonrası 03.09.2020 tarihinde yapılan keşifte, davacı dayanağı Teşrinievvel 1324 tarihli ve 366 sıra numaralı tapu kaydı hudutları okunmak suretiyle mahalli bilirkişilerden sorulmuş, ancak, hudutlar bilinemediğinden taşınmazlara uygulanamamıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlara komşu 48 ada 12 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Kocaeli Kadastro Mahkemesinin 1999/18-2006/58 Esas-Karar sayılı dosyasında yapılan tapu uygulaması ve verilen kararın, davacılar dayanağı Teşrinievvel 1324 tarihli ve 383 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu 48 ada 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazları da kapsadığı yönünde güçlü delil teşkil ettiği değerlendirilmiş ise de; güçlü delil aynı mahiyette bulunan başka bir güçlü delille ortadan kaldırılabilir. Bu kapsamda; eldeki dosyada özellikle 31.10.1995 ve 25.04.2011 tarihli keşiflerde davacı dayanağı tapu kayıtları hudutları tek tek okunmak suretiyle mahalli bilirkişilerden sorulmuş, ancak 1995 tarihli keşifte 383 sıra numaralı tapu kaydının mevkii olan Kavak tarlanın, çiftlik içinde bulunmadığı, ... Köyünde tamamen kuzeyinde ve ... bitişik alan olduğu belirtilmiş, tapu hudutları gösterilememiştir. 2011 tarihli keşifte de, tapu ne mevki ne de hudutları itibariyle gösterilememiştir. Dolayısıyla, eldeki dosyada Teşrinievvel 1324 tarihli ve 383 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazlara ait olmadığı belirlenmiştir.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince; davacı dayanağı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uymadığı, taşınmazlarda zilyetlikle edinme koşullarının da oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddi ile çekişmeli taşınmazların tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davacıların davasının kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, müdahil ... ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları, ..., ..., ... ve arkadaşları ile ... vekili, müdahil ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 346,90 TL'nin temyiz eden ... ve arkaşlarından alınmasına,
484,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile artan 56,60 TL'nin temyiz edenlere iadesine,
Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 17,100 TL avukatlık ücretinin davacı ve müdahillerden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan Hazineye verilmesine
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.