Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3249 E. 2024/7916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, taşınmazın Hazine mi yoksa davalılar mı adına tescil edileceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Uyuşmazlığa konu taşınmazın orman sayılmayan ve özel mülkiyete elverişli bir yer olduğu, ancak davalılar tarafından zilyetlikle iktisap şartlarının sağlanamadığı gözetilerek, mahkemenin taşınmazın Hazine adına tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/53 E., 2023/213 K.

DAVA TARİHİ : 25.04.2017

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Silopi ilçesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 nci maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, Kösreli köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 3 parsel sayılı 119.442,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, susuz tarla niteliğiyle 1/2’şer paylı olarak davalılar ... ve ... adına tespit edilmiştir.

Davacı Hazine vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.

Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, dava konusu 113 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairece 28.06.2022 tarihli ve 2021/5236 Esas, 2022/6169 Karar sayılı ilamıyla; "Mahkemece, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek 5 nci maddesine dayalı olarak orman kadastrosunun yapıldığı ve kesinleşmesine müteakip aynı Kanun'un Geçici 8 nci maddesine dayalı olarak dava konusu taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının düzenlendiği belirtilmiş olup, buna göre, taşınmazların niteliğinin eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde yapılacak araştırma sonucunda belirlenmesi gerektiği, ne var ki; hükme esas alınan orman bilirkişisi raporunda, çekişmeli taşınmazın, yalnızca 1984 tarihli hava fotoğrafında ve 1972 tarihli Koyunören Serisi orman amenajman haritasındaki konumu gösterilerek orman sayılmayan alanda olduğu belirtilmiş ise de, 1984 tarihinden daha eski hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve varsa, taşınmazın bu hava fotoğraflarındaki konumu gösterilmeden evveliyatının orman olmadığına karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, taşınmazın hava fotoğraflarına göre imar ihya edilip edilmediği, tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı ve kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususlarında bu konularda uzmanlığı bulunmayan orman bilirkişisince düzenlenen rapora itibar edilerek karar verilmesi de usul ve yasaya uygun bulunmadığı, diğer yandan; taşınmazın sınırında bulunan 113 ada 1, 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da davacı Hazine tarafından aynı nedenlere dayalı olarak, başkaca kişiler tarafından ise miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak ayrı ayrı davaların açıldığı ve bu taşınmazlar hakkında kişiler tarafından açılan dava yönüyle yapılan ilk keşiflerde yerel bilirkişi olarak dinlenen Abdullah Kasımoğlu, taşınmazların kadastro öncesinde ekilip biçilmediğini, taşlık arazi olduğunu, kadastro çalışması yapıldıktan sonra ekilmeye başlanınca, diğer kişiler tarafından hak iddia edildiğini ifade ettiği halde, Hazine yönüyle yapılan keşiflerde ise bu kez Abdullah Kasımoğlu’nun davalılar tanığı olarak dinlendiği ve aynı taşınmazlar hakkında bu kez kendini bildi bileli yaklaşık 40-50 yıldır davalılar tarafından buğday ekilmek suretiyle kullanıldığı yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmasına rağmen, bu beyanlar arasında çelişki giderilmeden karar verilmesi cihetine gidildiği" belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 nci maddesi uyarınca araştırma ve incelemeye dayalı olarak bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; "dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, özel mülkiyete elverişli yerlerden olduğu, ancak; davalılar tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde Kadastro Kanunu madde 14 ve 17'deki şartların sağlanmadığından kazanım şartlarının oluşmadığı " gerekçesiyle, davanın kabulüne, davaya konu 113 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tespitin iptali ile susuz tarla vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.