"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1617 E., 2024/1443 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/309 E., 2021/217 K.
Taraflar arasındaki Dernek Yönetim Kurulu'nun yazılı uyarı cezasının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı derneğin Yönetim Kurulu'nun 12.11.2019 tarihli kararı ile davacı hakkında daha önce Yönetim Kurulu'nun 02.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararı ile "Bir yıl boyunca Dernek Lokali ve muhtelif sosyal tesisleri kullanmama" şeklinde cezasının bulunmasına karşın 25/05/2019 tarihinde ilgili kararı ihlalen Dernek Lokaline geldiğinin tespit edildiğini, gerçekleşen ihlal üzerine Disiplin Kurulunca Tüzüğünün 40 ıncı ve 43 üncü maddeleri ışığında, Yönetim Kurulu'na davacının fiilinden ötürü yazılı uyarıda bulunulmasını tavsiye etmesi üzerine "yazılı uyarı" vermeye karar verdiğini, davacıya verilen cezanın hukuka aykırı olduğu gibi uygulanmasında telafisi imkansız zararlar mevcut olduğunu, nitekim verilen cezanın davacının itibarını zedelediği gibi Galatasaray Kulübünün toplum içindeki saygınlığını da ortadan kaldırdığını, verilen bu cezanın birbiri ile aynı görüşleri paylaşmayan insanların birbirlerini cezalandırmak için kullanabileceklerini, emsal gösterebilecekleri bir karar halini aldığını ileri sürerek kararın iptalini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyarı cezasına öncül olan “bir yıl boyunca dernek lokali ve muhtelif sosyal tesisleri kullanmama” şeklindeki disiplin cezası mahkeme tarafından iptal edilmediğini, ... Tüzüğü’nün İtirazlar kenar başlıklı 66 ncı maddesinde "Yönetim Kurulunca verilen disiplin kararlarına karşı, kesin çıkarma kararları müstesna olmak üzere, itiraz imkanı yoktur. Kesin çıkarma kararlarına karşı itiraz mercii Genel Kurul’dur." hükmünü içerdiğini, bu sebeple Yönetim Kurulu tarafından davacı aleyhine verilmiş olan 02.01.2019 tarihli “bir yıl boyunca dernek lokali ve muhtelif sosyal tesisleri kullanmama” yönündeki disiplin cezası bir üst merci onayına tabi olmadığı için, karar verildiği tarihten itibaren hukuki açıdan sonuç doğurur nitelikte olduğunu, bu sebeple disiplin cezasının, davacı tarafın iddialarının aksine, karar tarihinden itibaren yürürlükte ve icra edilebilir nitelikte olduğunu, davacının eyleminin, Dernek Tüzüğü'nün 65 inci maddesinde belirtilen “yönetim kurulu kararlarına aykırı hareket etmek” hükmüne açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu sebeple, ilgili uyarı cezasının yasal sebebinin mevcut olduğunu sicil kurulu başkanlığının davacıya ait ayrı bir hukuki kişilik yaratmadığını, bu sebeple, verilen uyarı cezası cezaların şahsiliği ilkesine aykırı düşmediğini, dernek lokali ve muhtelif sosyal tesislerin içerisinde bulunulması, ilgili yerlerin kullanılması anlamına geldiğini, davacının kendi dilekçesinde lokale gittiğini ikrar ettiğini, müvekkili dernek tarafından, davacıya yönelik doğrudan bir davet mevcut olmadığını, davacı hakkında verilen yasağı aşma gayretinde bulunduğunu veya en azından, bu yasağa uyma yönünde asgari gerekliliği yerine getirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 83 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen hak düşürücü sürenin kıyasen diğer zorunlu organların kararlarına karşı açılacak davalarda da uygulanabileceğinin kabulünün gerekli olduğu, davacıya Galatasaraylılar Dernek Yönetim Kurulu tarafından verilen uyuşmazlığa konu kararın 18.11.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, söz konusu kararın iptali talebinin 1 aylık hak düşürücü süreye tabi olduğu, davanın ise 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 25.12.2019 tarihinde açıldığı, bu nedenle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile "Açılan davanın hak düşürücü süre yönünden reddine," karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; davalı dernek yönetim kurulunun davaya konu kararının davacıya 18.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 25.12.2019 tarihinde açıldığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve Kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı verdiği temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler tekrar edilerek, davacıya disiplin kararının tebliğinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebligat durumuna rağmen Mahkemece, usulsüz tebligat üzerinde durmadan davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verdiğini, davacıya verilen yazılı uyarı cezasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, açıklanan ve re'sen gözetilecek nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
Dava, dernek yönetim kurulunca verilen disiplin cezasının iptali istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
427,60 peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.