Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3322 E. 2024/7343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünün artması nedeniyle Hazine'nin açtığı uygulama kadastrosu tespitine itiraz davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Bilirkişi raporunda tespit edilen yüzölçümü farkının kaynağının yeterince açıklanmaması ve denetime elverişli olmaması, ayrıca yol ile taşınmaz arasında kot farkı olduğu belirtilmesine rağmen bu farkın miktarının ve dayanağının açıklanmaması nedeniyle eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1196 E., 2022/1266 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2020/91 E., 2021/137 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosu tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Sivas ili Merkez ilçesi Karaçayır Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davalı adına kayıtlı bulunan eski 1183 parsel sayılı 3.700 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 119 ada 52 parsel numarasıyla 7.804,43 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; davalıya ait Sivas ili Merkez ilçesi Karaçayır Mahallesi 119 ada 52 parsel sayılı taşınmazın yola sınır olduğunu, uygulama kadastrosu sırasında yoldan davalının parseline eklenmesi ile davalıya ait parselde artış olduğunu açıklayarak, eski hale getirilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... yapılan araştırmaya göre 119 ada 52 parselin tesis kadastro paftasındaki kayıklık düzeltildikten sonra, sınırlandırmasına esas kayıtlarda da bahsi geçen nizaya konu yol ile olan sınırlarının, uygulama kadastrosu sırasında alınan sınır ile tesis kadastrosu sırasında alınan sınırın birebir aynı olduğu, yolun sınırlarının ve güzergahının değişmediği, uygulama kadastrosu ile tesis kadastrosundaki alan arasındaki farkın ise komşu parseller ile olan müşterek sınırlarından batı kuzey ve güney sınırlarındaki kıvrımların tam ölçülmeyerek düz bir hat olarak birleştirilmesinden, tesis kadastrosu sırasında ölçü hatası yapılmasından ve zamanın teknolojik ölçüm ve yüzölçüm hesaplama yöntemlerinin hassas olmamasından kaynaklandığı, 119 ada 52 parselin tüm sınırlarının yönetmelik hükümlerine uygun olduğu ..." gerekçesiyle davanın reddine, 119 ada 52 parsel numaralı taşınmazın uygulama kadastro tespiti gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... İlk Derece Mahkemesince, eski tarihli hava fotoğrafları, ortofoto, tesis kadastrosu ve 22/a paftaları, ada raporu, uygulama tutanakları, kadastro tespit tutanakları, tapu kayıtları getirtilerek, taşınmaz başında keşif yapılmış olduğu, keşfe katılan harita ve ziraat mühendisi bilirkişilerin ortak raporunun dosyaya ibraz edildiği, teknik bilirkişi raporlarının mahkemece hükme esas alınmış olduğu, teknik raporda, dava konusu 119 ada 52 nolu parselin, tesis kadastrosu ölçümleri sırasında sınırlandırma ve ölçü ve tersimat hatası mevcut olduğu, 2020 yılında yapılan yenileme kadastrosu çalışmalarında alınan sınırlardan, batı yönündeki sınırları eski hava fotoğrafında görülen, çekim tarihinde zeminde kullanılan sınırlara göre doğru değerlendirildiği kanaati oluştuğu, dava konusu taşınmazın doğu ve batı ve kuzey ve güney sınırı mevcut olmasına rağmen tesis kadastrosunda verilmiş olması ve sabit sınır niteliğinde olması nedeniyle, sabit ve geçerli sınır alınmasında, dava konusu parselin doğu ve güney sınırının incelendiğinde tesis kadastrosu sırasında alınan sınır ile Hava fotoğrafı ve Mahalli Bilirkişilerin gösterdiği sınırın bire bir aynı olduğu, bu nedenle davalı taşınmazın doğu ve güney sınırında bulunan Kadim Köy yolu ile olan sınırının paftası, hava fotoğrafı ve mahalli bilirkişi beyanları ile bire bir uyumlu olduğundan pafta sınırının alındığı tespit edilmiş olup, kadastro paftasına uygun olarak sabit sınır alınmasının uygun olduğu kanaati oluştuğu, 119 ada 52 nolu parselin kadim köy yolu ve çevre parsellerden ötürü yüz ölçümünün artmadığı kanaatine varıldığı, pafta kayıklığı ve tersimat ve ölçü hatasından dolayı, komşu parseller ile olan müşterek sınırının ekli kroki ve hafa fotoğrafından anlaşılacağı üzere parselin batı, kuzey ve güney sınırındaki 119 ada 52 nolu parsel sınırının kıvrımlarının düzgün ölçülmediğinden düz bir hat ile ölçülerek birleştirildiği ve buna göre de sınırlandırmasının ve yüzölçümü hesabının yapılmasından kaynaklandığı ve diğer hudutlarındaki taşınmazlarla sınırlarında da herhangi bir değişikliğin bulunmadığı ve taşınmazın eski yüzölçümü ile şimdiki yüzölçümü arasında fark olup bu farkında parselin batı, kuzey ve güneyde bu taşınmazun genişleyecek bir yerinin bulunmadığının tespit edildiği, sınırındaki 119 ada 52 nolu parsel sınırının kıvrımlarının düzgün ölçülmediğinden kaynaklandığı, bu köyde bazı parsellerde Toprak Tevzi haritasının bulunduğu ve tesis kadastrosunda toprak tevzi haritasına uyulduğunun tespit edildiğinin belirtilmiş olduğu, incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ..." gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki tüm bilgi, belge incelendiğinde, hükme esas alınan raporun denetlenmeye ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

Şöyle ki; bilirkişi heyet raporunda taşınmazın tesis kadastro ölçü alanının 3.700 metrekare olduğu, tesis pafta alanının 7.875,33 metrekare olduğu, ikisi arasında hata sınırı dışında 4.104,43 metrekare fark bulunduğu ve bu durumun hatalı tersimatttan kaynaklandığı belirtilmiş olmasına rağmen, tesis kadastrosu sırasında hangi değerlerin hatalı ölçülerek paftasına aktarımında tersimat hatası yapıldığı izah edilmediği gibi, bu durum krokide çakıştırmalı olarak gösterilmediğinden raporun denetlenmesi de mümkün bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, dava konusu taşınmazın yol ile arasında kot farkı bulunduğu ve genişleyecek yeri bulunmadığı hususu belirtilmekle yetinilmiş, rapor içeriğinde bu kot farkının ne kadar olduğu açıklanmadığı gibi bu husus rapor kapsamında yer alan fotoğraflardan da anlaşılamamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş, bilirkişi heyetinden, dava konusu taşınmazın tesisteki hatalı tersimat sınırlarını ve doğru tersimat sınırlarını çaktırılmış olarak kroki üzerinde gösterir ve taşınmazın, varsa yol ile arasındaki kot farkını bilimsel verilere dayalı ve denetime imkan verecek şekilde açıklayan ve yan kesit krokisi ve fotoğraflarla desteklenmiş ek rapor aldırılmalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA;

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.