Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3326 E. 2024/7081 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, kadastro çalışmaları sonucu tapuya tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek açtığı tescil davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitine itiraz davasında, davanın tespit malikine yöneltilmesi gerekirken, davalının köy tüzel kişiliği olarak gösterilmesi ve mahkeme kararında taşınmazın ada ve parsel bilgilerinin eksik olması hususları gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası düzeltilmek suretiyle onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2023/3 E., 2024/1 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 6 parsel sayılı 99.600,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit edildikten sonra, Hazine tarafından, çekişmeli taşınmazın meradan açıldığı iddiasıyla 22.07.1957 tarihinde açılan tespite itiraz davası, Kaman Asliye Hukuk (Kadastro Mahkemesi sıfatıyla) Hakimliğinin 19.12.1980 tarihli ve 1973/1269 Esas, 1980/726 Karar sayılı kararıyla reddedilmiş ve bu hüküm, Yargıtay denetiminden geçerek 15.11.2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı Hazine dava dilekçesi ile, ... ilçesi ... Meydan köyü çalışma alanında bulunan 6 parsel sayılı taşınmazın malik hanesinin boş olduğunu ve kimseninin zilyetliğinde bulunmadığını ileri sürerek, davalı ... Tüzel Kişiliği aleyhine eldeki tescil davasını açmış ve yargılama sırasında müdahil ..., taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.

İlk Derece Mahkemesinin, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın usulden reddine dair önceki kararı, Yargıtay tarafından bozulmuş olup hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "... dava konusu taşınmaz, Kaman (Kadastro Mahkemesi sıfatıyla) Asliye Hukuk Hakimliği’nin 1973/1269 Esas, 1980/726 Karar sayılı ilamı sonucu 15.11.2016 tarihinde hükmen kesinleşerek tapuya tescil edildiğine göre, kesinleşme tarihi ile dava tarihi olan 16.06.2011 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçmediği açıklanarak, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "... davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğu ..." gerekçesiyle davanın usulden reddine, taşınmazın müdahil ...'ün veraset ilamında belirtilen hisselere göre aynı veraset ilamındaki mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşıldığından, davacı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Ancak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nunda (6100 sayılı Kanun) kesin hüküm 303 üncü maddede ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, anılan Kanun maddesinde;

"(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanunu'nun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.” hükmüne yer verilmiş, 6100 sayılı Kanun'un 114/1-i bendinde ise "kesin hüküm” dava şartları arasında sayılmıştır.

Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen Kaman (Kadastro Mahkemesi Sıfatıyla) Asliye Hukuk Hakimliği’nin 1973/1269 Esas, 1980/726 Karar sayılı dava dosyasında, ... Köyü Tüzel Kişiliği taraf olarak yer almadığı anlaşılmakta olup, buna göre her iki davanın taraflarının aynı olmaması nedeniyle söz konusu dava dosyasında verilen hükmün eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğinden söz edilemez.

Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın malik hanesinin boş olduğunu ileri sürerek, adına tescili istemiyle eldeki davayı açmış ise de, davanın, Kaman (Kadastro Mahkemesi sıfatıyla) Asliye Hukuk Hakimliği’nin 1973/1269 Esas, 1980/726 Karar sayılı dava dosyası kesinleşmeden açılmış olması nedeniyle kadastro tespitine itiraz istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d. maddesi gereğince taraf sıfatı, dava şartlarından olduğundan, bu koşulun mevcut olup olmadığı yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re'sen gözetilmesi gerekmektedir. Kural olarak, kadastro tespitine itiraz davalarının tespit malikine, tespit malikinin ölmüş olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi zorunludur. Eldeki davanın konusu olan taşınmazın tespit maliki ... olduğu halde davanın ... Köy Tüzel Kişiliğine yöneltilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Öte yandan; 3402 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi uyarınca, kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak ve taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli şekilde karar vermek zorunda olup, hüküm fıkrasında dava konusu taşınmazın il, ilçe, köy, ada ve parsel numarası bilgileri yazılmaksızın tescil hükmü kurulması da doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ve hüküm fıkrasında çekişmeli taşınmazın il, ilçe, köy, ada ve parsel numarası bilgileri yazılmak suretiyle tescil hükmü kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle ve infazı kabil olmayacak şekilde hüküm tesis edilmesi isabitsiz ve bozmayı gerektirmekte ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438/7 nci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının, gerekçesinin ve hüküm fıkrasının düzeltilmesi suretiyle onanması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının, yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kamu düzeni de gözetilerek kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "DAVANIN USULDEN REDDİNE" ibaresinden sonra gelmek üzere "Kırşehir ili ... ilçesi ... Köyü 6 parsel sayılı taşınmazın" ifadesinin yazılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/son fıkrası gereğince, gerekçesinin ve hüküm fıkrasının bu şekilde DÜZELTİLMESİ SURETİYLE ONANMASINA;

Harçtan muaf olduğundan davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

03.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.