Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3388 E. 2024/4687 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu başkası adına tescil edilen taşınmaz için açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesinin davanın hak düşürücü nedeniyle reddine ilişkin kararına karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı tarafından Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının temyizi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Çekişmeli, Zonguldak ili Alaplı ilçesi ... Köyü, 127 ada 58 parsel sayılı, orman niteliğindeki taşınmazın kadastro tespitinin 2006 yılında yapıldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 11 nci maddesine göre 14.07.2006 ile 14.08.2006 tarihleri arasında askı ilanı yapılarak itiraz edilmediğinden 15.08.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı dava dilekçesinde, köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında uzun yıllardan bu yana zilyetliği ve tasarrufu altında bulunan taşınmazının kadastro dışı kaldığını, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına 7 nolu bölme ve 127 ada 58 parsel olarak tescil gördüğünü öğrendiğini, söz konusu taşınmazın kendi zilyetliği ve tasarrufu altında olduğunu beyanla tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, davalılar Hazine ve Orman İdaresi davanın hak düşürücü süre veya esastan reddini savunmuşlardır.

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; çekişmeli taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin 15.08.2006 tarihinde kesinleşerek taşınmazın tapuya tescil edildiği, dava tarihi olan 09.07.2020 tarihi ile kadastro tespitinin kesinleştiği tarih arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Davacının yatırmış olduğu 427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.