Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3408 E. 2024/7356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, taşınmazın mera olarak tespit edilip tescil edilmesine karşı, davacı ve asli müdahilin mülkiyet iddiasında bulunmaları.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince, taşınmazın toprak tevzi komisyonu tarafından mera olarak belirlendiğinin tespit edilmesi ve davacı ile asli müdahilin kazanım koşullarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, taşınmazın komisyon parseli kapsamında olup olmadığı hususunda çelişki bulunması, bilirkişi raporunun denetlenebilir olmaması ve kazanım koşullarının tam olarak değerlendirilmemesi nedeniyle eksik inceleme gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/984 E., 2023/1471 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yüksekova Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2008/1357 E., 2021/11 K.

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulüne ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili ve asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro çalışmaları sırasında, Hakkari ili Yüksekova ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 1 parsel sayılı 24.437,12 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, mera vasfıyla tespit edilmiştir.

Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde; Hakkari ili Yüksekova ilçesi ... köyü 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespitinin hatalı olduğunu, taşınmazın tarla olarak müvekkili olan davacıların kullanımında bulunduğunu ileri sürerek, mirasen intikal, eklemeli zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı sebeplerine dayanarak tespitin iptali ile davacılar adına tespit ve tescile karar verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında müdahil ..., taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kendi adına tespit ve tesciline karar verilmesi talebiyle davaya katılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler, kadastro tespit tutanağı bilirkişileri, bilirkişi raporları ve toplanan tüm belgeler doğrultusunda, toprak tevzi komisyonunca parsele uygulanan kaydın, dava konusu taşınmazı kapsamadığı, bu anlamıyla mahalli bilirkişi beyanlarında da belirtildiği üzere dava konusu taşınmazın yüz yıla yakın bir süredir davacıların mirasçıları, davacılar ile bu kişilerin evveli murisleri tarafından malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak kullanıldığı, taşınmazın hiçbir dönemde köy orta malı, mera veya yaylak olarak kullanılmadığı, ayrıca dere yatağı niteliğinde de olmadığı, her zaman şahıs arazisi olarak tarla vasfıyla kullanıldığı, davalı Hazinenin ise dava konusu taşınmazın zilyetliğinde olduğunu ispatlar nitelikte 53 Nolu Toprak Tevzii Komisyonu çalışmalarına dayanak belirtmelik ve tablendigatif tutanakları haricinde bir delil sunamadığı, bir kısım davacı tarafın evveli zilyetleri ile birlikte davaya konu taşınmaz üzerinde tesis edilen kadastro tutanağı öncesinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirlenen 20 yıl süreyle nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyet olma koşulunu lehlerine olacak şekilde ispatladıkları ..." gerekçesiyle, davacılar ..., ... ve asli müdahil ...'ın davalarının ayrı ayrı kabulüne ve Hakkari ili Yüksekova ilçesi ... Köyü 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile; Fen bilirkişileri 05.02.2021 havale tarihli ek raporunda; (K1) harfi ile gösterilen 4335,72 m2'lik kısmın asli müdahil ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, ( K2) harfi ile gösterilen 1771,22 m2'lik kısmın davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, (K3) harfi ile gösterilen 3260,92 m2'lik kısmın davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, (K4) harfi ile gösterilen 7269,07 m2'lik kısmın davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, (K5) harfi ile gösterilen 463,30 m2'lik kısmın davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, (K6) harfi ile gösterilen 1817,62 m2'lik kısmın davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "... çekişmeli 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca 2008 yılında yapılan kadastro tespit çalışması sırasında, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu (4753 sayılı Kanun) kapsamında toprak tevzii komisyonunca yapılan çalışma neticesinde mera olarak belinlenen 6 numaralı tevzi parseli kapsamında olduğundan bahisle mera olarak sınırlandırıldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 inci maddesinin; ' 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur ' hükmünü içermekte olduğu, buna göre, 4753 sayılı Kanun uyarınca kadastro tespitinden önce Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların, öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve Hazine adına 4753 sayılı Kanun uyarınca tescil edildiği tarih itibariyle zilyetleri yararına, 3402 sayılı Kanun'un 14 vd. maddeleri uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılması halinde zilyetleri adına tespit ve tescil edilmelerinin gerekeceği, somut olayda, toprak tevzi çalışmasına ait belgeler ile kadastro tespitine ilişkin belgelerden ve alınan fen bilirkişisi raporundan, çekişmeli 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın toprak tevzi komisyonunun 6 numaralı parseli kapsamında 1963 yılında mera olarak belirlendiğinin, bu belirtme gözetilerek 2008 yılındaki kadastro tespiti sırasında da mera olarak sınırlandırıldığının, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde kısmen Şahin oğlu Tahsin Canan'ın işgalinde olduğunun şerh edildiğinin anlaşılmakta olduğu, davacıların ve asli müdahilin talepleri taşınmazın tamamına yönelik olup davacıların ve asli müdahilin, taşınmazın farklı bölümlerine yönelik talepte bulunmadıkları, buna rağmen ilk derece mahkemesince, fen/haritacı bilirkişi tarafından yapılan ve neye göre hazırlandığı belirli olmayan ifraza göre hüküm kurulduğu, hava fotoğrafları üzerinden alınan 05.02.2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda, toprak tevzi haritalarının sayısallaştırılması sonucu 6 numaralı tevzi parselinin, mera olarak sınırlandırılması yapılan dava konusu parseli bir bütün olarak kapsadığının, taşınmazın sınırlarının 1956, 1968 ve 1988 tarihli hava fotoğraflarında sabit olduğunun, çayır bitkisi ile kaplı olup ot toplanmak suretiyle kullanıldığının ifade edilmiş olduğu, kazanım şartlarının varlığı için taşınmazın öncesinin mera olmamasının ve toprak tevzi çalışmasının yapıldığı tarihe kadar davacılar ve asli müdahil yararına zilyetlikle kazınım şartlarının gerçekleşmiş olmasının gerektiği, hava fotoğrafları üzerinden alınan asıl ve ek rapordaki, taşınmazın çayır bitkisi ile kaplı olup ot toplanmak suretiyle kullanıldığına dair tespit ile taşınmazın toprak tevzinin 6 numaralı mera parseli içinde kaldığının anlaşılması karşısında taşınmazın öncesinin mera olduğunun kabulü gerektiği, her ne kadar 05.02.2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda, taşınmazın 1956 yılında ve sonrasında bölümler halinde kullanıldığı ifade edilmiş ve buna göre bir ifraz kroki çizilmiş ise de, bilirkişinin taşınmazın 1963 yılından önceki kullanım durumuna dair tespiti ile keşif tarihindeki fiili durum ve mahkemece kararının uyum arz etmediği, taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılmış olmasına, bir an için taşınmazın öncesinin mera olmadığının kabulü halinde dahi davacılar ve asli müdahilin 1963 yılına kadar kazanımı sağlayacak, bölümler halinde kullanımı gösterir ekonomik amaca uygun eklemeli bir zilyetliklerinin bulunduğunu ispat edememiş olmalarına ve bilimsel esaslara dayalı olarak taşınmazın öncesini yansıtan bilirkişi raporlarındaki tespitler karşısında diğer takdiri delillere itibar edilmesinin mümkün olmamasına göre davanın reddine ve taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu ..." gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılması ve davacılar ile asli müdahilin davlarının ayrı ayrı reddine, Hakkari ili Yüksekova ilçesi ... Köyünde bulunan 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına ve özel sicile tesciline karar verilmiş ve iş bu karar, davacılar ve asli müdahil vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu taşınmazın mera olduğu, mera olarak kabul edilmese dahi toprak tevzinin yapıldığı 1963 yılı itibariyle kazanım koşulları ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belge incelendiğinde varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır.

Şöyle ki; yörede 1963 yılında yapılan toprak tevzi çalışmasında komisyonunun 6 numaralı parseli mera olarak belirlenmiş ise de İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın komisyonun 6 numaralı parseli olup olmadığı, 6 numaralı parselin dava konusu taşınmazın tamamını kapsayıp kapsamadığı hususları konusunda oluşan çelişki giderilip netleştirilmemiştir.

İlk Derece Mahkemesine hitaben düzenlenen 06.11.2018 tarihli Yüksekova Kaymakamlığı Milli Emlak Servis Şefliği yazısında "dava konusu ... köyünde bulunan komisyona ait 6 parsel numaralı taşınmaz Toprak Tevzi komisyonunca belirtmelik tutanağı üzerinde belirtmesi yapılmamış olup, sadece tablendikatif tutanağı üzerinde parsel numarası verilmiştir. Bu nedenle mahkemenize sadece tablendikatif tutanağı gönderilmiştir. Milli Emlak Şefliğinde bu taşınmaza ait başkada belge bulunmamaktadır" hususu belirtilmiştir. Keşif sonrası tanzim edilen 15.09.2020 havale tarihli fen bilirkişi heyet raporunda ise, 6 numaralı komisyon parselinin tamamen 103 ada 1 parseli kapsadığı ifade edilmiş olup, komisyonun toprak tevzi haritası dosya kapsamında mevcut olmaması nedeniyle bilirkişilerin bu bilgiye nereden ulaştıkları anlaşılamadığı gibi, bilirkişi heyetince komisyonun 6 numaralı parseline ait toprak tevzi haritası dosya içerisinde varmış gibi yapılan uygulamanın denetlenmesi de mümkün olmamıştır.

Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle, komisyonun 6 numaralı parselinin dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hususunda idarenin yazısı ile bilirkişi heyeti raporu arasında oluşan çelişkiyi giderecek şekilde, bilirkişi heyetinden açıklamalı, denetlenebilir rapor aldırılmalı; dava konusu taşınmazın, komisyonun 6 numaralı belirtmelik parselinin kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde ise, dava konusu taşınmaz yönünden tarım arazisi olduğuna dair dosyada yer alan üçlü ziraatçi bilirkişi heyet raporu içeriği, jeodezi uzmanınca tanzim edilen raporda geçen bölümlere ait 1956, 1968, 1988 yılına ait hava fotoğrafları incelemesi sonucu ulaşılan tarımsal sürülü, çayır şeklinde ot bitki örtülü kullanımlara dair tespitler dikkate alınarak, kadastro tespit tarihi olan 2008 yılı itibariyle davacılar ve asli müdahil lehine kazanım koşulları oluşup oluşmadığı değerlendirilmeli ve oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.

Bölge Adliye Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekili ve asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 371 inci maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve asli müdahile iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.