Logo

8. Hukuk Dairesi2024/342 E. 2024/2309 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, miras bırakanının zilyetliğinde bulunan taşınmazın kadastro tespitinin iptali ve kendi adına tescilini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından taşınmaz üzerinde imar ve ihya faaliyetleri ile zilyetliğin iktisaba dönüştürüldüğüne dair yeterli ve kesin delil sunulamadığı değerlendirilerek, mahkemelerin davayı reddeden kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1455 E., 2023/1504 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Milas Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2021/355 E., 2022/90 K.

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Muğla ili ...ilçesi ...mahallesi çalışma alanında 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) Geçici 8. maddesine istinaden yapılan kadastro sırasında, 255 ada 50 parsel sayılı 363,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, iktisaba elverişli şekilde ... 'in zilyetliğinde iken 2003 yılında oğlu ...'e devrettiği ve halen bu kişinin zilyetliğinde olduğu mahalli bilirkişiler tarafından beyan edilmekle beraber, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek, tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Muğla ili ...ilçesi ...mahallesi 255 ada 50 parsel sayılı taşınmazın, davacının miras bırakanı ... 'in zilyetliğinde iken sağlığında yapmış olduğu paylaşım sonucunda davacıya kaldığını, taşınmaz üzerinde 60 yıl evvel yapılmış taş ev ve ahır bulunmakta iken bu yapıların 2017 yılında deprem sonucunda yıkıldığını, ancak taşınmazın sınırları belirgin olup, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; " ... tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın imar ve ihya edilmediği, üzerinde eski ya da yeni her hangi bir tarımsal faaliyet bulunmadığı, mevcut durumu itibariyle kayalık vasfında olup tarım arazisi niteliğinde olmadığı, evveliyatında dam ve ahır olarak, daha sonra ise ot koymak için depo olarak kullanıldığı belirtilmekle beraber, tespit günü itibari ile imar ve ihya sureti ile iktisap koşullarının gerçekleşmediği ... " gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli 255 ada 50 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, " ... imar ve ihya sureti ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığı ... " gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.