"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1830 E., 2024/467 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulüne, davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Cide (Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2023/1 E., 2023/8 K.
Taraflar arasındaki kullanım kadastro tespitine itiraz davasında davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davalı ... ve davalı ... İdaresi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... İdaresi vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı ...' un istinaf başvurusunun kabulüne ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kastamonu ili Cide ilçesi Denizkonak Köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 4 üncü maddesine göre yapılan kullanım kadastro çalışmaları sırasında, 173 ada 1 parsel sayılı 11.334,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine "1/6'şar ..., .. ve ... kullanımındadır" şerhi konulmak suretiyle, tarla vasfında Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Kastamonu ili Cide ilçesi Denizkonak Köyü 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazda ...'un kullanıcı olmadığını belirterek adına olan kullanıcı şerhinin silinmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "... davacının davası 3402 sayılı Kanun’un Ek-4.maddesi uyarınca kullanım kadastro tespit tutanağı düzenlenen 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhine itiraz niteliğinde olduğu halde mahkemece dava dilekçesine yanlış anlamlar yüklenip davanın, 2/B çalışma tutanaklarındaki işgalci şerhine itiraz olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olduğu, diğer taraftan kullanım kadastrosuna itiraz davalarının, tespit maliki Hazine ve lehine kullanıcı şerhi verilen kişi veya kişiler aleyhine açılacağının kuşkusuz olduğu, Orman Yönetiminin davada pasif taraf sıfatı bulunmadığı halde Orman Yönetimi hakkındaki davanın pasif taraf sıfatı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmemesinin de isabetsiz olduğu açıklanarak, tarafların delil ve belgelerinin toplanması, tarafların iddiaları ve savunmaları doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre kullanım kadastrosuna itiraz davası yönünden olumlu veya olumsuz hüküm kurulması gerektiği, İlk derece mahkemesince davacının davasının yanlış nitelendirilerek delillerin hiç biri toplanmadan ve uygulanmadan, toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilmeden dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğu yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmediği ..." gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-a.6 ncı maddesi gereğince, Cide Kadastro Mahkemesinin 29.03.2019 tarihli ve 2018/7 Esas, 2019/1 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı sonrası yapılan yargılama sonunda; "... açılan davanın 3402 sayılı kanunun ek 4. Maddesi uyarınca kullanım kadastro tespit tutanağı düzenlenen Kastamonu ili, Cide ilçesi, Denizkonak Köyü 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde ki kullanıcı şerhine itiraz niteliğinde olduğu, yapılan kadastro tespitinin 07/11/2018 tarihinde askıya çıkarıldığı, davacı vekili tarafından 03/12/2018 tarihinde askı ilan süresi içerisinde davanın açıldığı, davacı vekilinin yapılan kadastro tespitinde orman alanından çıkartılan parsel yönünden zilyet durumunda olduğu belirlenen kişilerden davalı ...' un söz konusu taşınmazda zilyet olmadığını, bu nedenle de, yapılan tespitin hatalı olduğunu belirterek, davalı adına yazılan hissenin davacı ve diğer hissedarlar adına beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesini talep etmiş olduğu, davalının cevap dilekçesinde burasının dedesinden kaldığını, ... ailesi olarak bu parsellerin kullanımının mevcut olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep ettiği, mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişileri, tespit bilirkişileri ve tanıkların dinlenildiği mahalli bilirkişi ...' in beyanında; davacı ... ve kendisinin dedesi olan ... ...'un taşınmazı ... ...'dan takas şeklinde aldığını ve kullanımını kendilerinin yaptığını belirttiği, tespit bilirkişisi ...'in beyanında; yerlerin kime ait olduğunu belirttiği, tespit bilirkişisi ... ...'in beyanında; ... sülalesinden dedesi ... ...'dan kaldığını belirttiğini, tanık ... ....'ın beyanında; söz konusu arazinin ... ...'a ait olduğunu ve bu arazi üzerinde davacının amcasına çalıştıklarını belirttiği, tanık ...'nın beyanında; ... sülalesinin araziyi kullandığını, yol geçtikten sonra paylarının ayrıldığını, ancak hangi payın kime ait olduğunu bilmediğini belirttiği, alınan bilirkişi raporunda taşınmazın 20 - 25 yıldır tarım yapılmayan bir arazi olduğunun ve orman görünümünde olduğunun tespit edildiği, davacının 31/07/1964 tarihli mübadele senedi adı altında bir belge sunduğu ve sunulan bu belgeye göre ... oğlu ... ...'un, ... oğlu ... ...'a 2 parça tarla bıraktığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının açtığı davada söz konusu arazinin davacının dedesi olan ... ... ve ailesi tarafından kullanıldığının tanıkların beyanları ve sunulan mübadele senedinden anlaşıldığı, davalı ...' un söz konusu arazi üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı, bildirmiş olduğu tanığında bu konuda bir bilgisinin bulunmadığı, söz konusu arazi üzerinde yapılan kadastro tespitinde de bu nedenle hata olduğu, 6831 sayılı Kanun' un 2B maddesi uyarınca orman vasfından çıkartıldığı, kullanım kadastro tespit tutanağında yer alan kişilerin söz konusu taşınmazı satın alma başvurusu yapma haklarının bulunduğu ve bu nedenle de davacının açılan davada hukuki yararının mevcut olduğu, tanık beyanları, mahalli bilirkişiler ve tespit bilirkişileri beyanlarıyla davacının iddiasının doğrulandığı.." gerekçesiyle, davanın kabulü ve kadastro tespitinin iptali ile 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kadastro tutanağındaki vasıf ve nitelikleri ile birlikte tapuya kayıt ve tesciline, tapu sicilinin beyanlar hanesine, ''Taşınmazın tamamı 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. İşbu taşınmaz 1983 yılından beri 5 hisse itibari ile 1 hissesi ... ..., 1 hissesi ... ..., 1 hissesi ... ..., 1 hissesi ..., 1 hissesi ... ...'un kullanımındadır.'' şerhlerinin yazılmasına, davalı ... İdaresine karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hükme karşı, davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "... somut olayda, keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, davacı ve davalı tanıkları ile kadastro tespit bilirkişilerinin çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tarihinden ince kim veya kimler tarafından ne şekilde ve ne kadar süreyle fiilen kullanıldığı yönünde beyanda bulunmadıkları, hal böyle olunca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve TMK'nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlü olduğundan mahkemece taraf tanıkları, kadastro tespit bilirkişileri ve çekişmeli taşınmazı iyi bilen tarafsız yerel bilirkişiler huzuruyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, çekişmeli taşınmazın kim/kimler tarafından hangi tarihten itibaren ne şekilde fiilen kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmesi, toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan, uygulanmadan ve değerlendirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı ..." gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne ve İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 sayılı Kanun'un 353/(1)-a.6 ncı maddesi uyarınca kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin ikinci gönderme kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... açılan davanın 3402 sayılı kanunun ek 4. Maddesi uyarınca kullanım kadastro tespit tutanağı düzenlenen Kastamonu ili Cide ilçesi Denizkonak Köyü 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhine itiraz niteliğinde olduğu, yapılan kadastro tespitinin 07/11/2018 tarihinde askıya çıkarıldığı, davacı vekili tarafından 03/12/2018 tarihinde askı ilan süresi içerisinde davanın açıldığı, davacı vekilinin, yapılan kadastro tespitinde orman alanından çıkartılan parsel yönünden zilyet durumunda olduğu belirlenen kişilerden davalı ...'un söz konusu taşınmazda zilyet olmadığını, bu nedenle de, yapılan tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına yazılan hissenin davacı ve diğer hissedarlar adına, beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesini talep etmiş olduğu, davalının cevap dilekçesinde, burasının dedesinden kaldığını, ... ailesi olarak bu parsellerin kullanımının mevcut olduğunu belirterek, davanın reddini talep ettiği, mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişileri, tespit bilirkişileri ve tanıkların dinlenildiği, tanık ...' in beyanında; davacı ... ve kendisinin dedesi olan ... ...'un taşınmazı ... ...'dan takas şeklinde aldığını ve kullanımını kendilerinin yaptığını belirttiği, mahalli bilirkişisi ... ...'ın beyanında, bu araziyi ....'a ait olarak duyduğunu, ancak kimin kullandığını bilmediğini belirttiği, tespit bilirkişisi ... ....'in beyanında; burasının ... sülalesine ait olduğunu, onlara dedelerinden kaldığını bildiğini, dedelerinin adının ... ... olduğunu, bu arazinin çok büyük bir arazi olduğunu, taraflar arasında herhangi bir hisse satın alma olup olmadığını bilmediğini, ablasının ... ...'un eşi olduğunu, kendisinin de onlarla birlikte ... ailesiyle reçberlik yaptığını, rençberlik yaptıkları dönemde davacının amcasına çalıştığını, taşınmazı 1970 li yıllardan beri ... ailesinin kullandığını bildiğini, tanık ... ... in beyanında; kendisinin davacının amcasının damadı olduğunu, burayı kimin ekip kimin kullandığını bizzat görmediğini, ancak duyduğu ve bildiği kadarıyla burayı ... ... senetle satın almış olduğunu, kimin kullandığına ilişkin bir bilgisinin bulunmadığını belirtiği, tanık ... ....'ın beyanında; bu arazi üzerinde davacının amcasına çalıştıklarını belirttiği, mahalli bilirkişi ... ...'un beyanında; kendisinin tespitte bulunduğunu, bu arazinin yol geçmeden önce daha büyük bir parça olduğunu, yolun bu araziyi ikiye böldüğünü, dava konusu kısmın yolun sol tarafında tabelanın yanında olan alan olduğunu, bildiği kadarıyla yolun ...'un arazisiden geçtiğini, yolun solunda kalan ve dava konusu olan yerin bildiği kadarıyla 1964 yılında davacının dedesi olan ... ... tarafından satın alınmış olduğunu, bu arazinin ... ... ve ailesi tarafından kullanıldığını belirttiği, tanık ...'nın beyanında; ... sülalesinin araziyi kullandığını, yol geçtikten sonra paylarının ayrıldığını, ancak hangi payın kime ait olduğunu bilmediğini, 1960lı yıllarda burası ... ailesi tarafından ekip biçilerek kullanıldığını belirttiği, alınan bilirkişi raporunda taşınmazın 20 - 25 yıldır tarım yapılmayan bir arazi olduğunun ve orman görünümünde olduğunun tespit edildiği, davacının 31/07/1964 tarihli mübadele senedi adı altında bir belge sunduğu, sunulan belgeye göre ... oğlu ... ...'un, ... oğlu ... ...'a 2 parça tarla bıraktığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar tanık ... beyanında, her iki tarafı da tanıdığını, dava konusu arazinin öncesini ve 2B tespiti zamanında bildiğini, dava konusu arazinin ... sülalesi tarafından kullanıldığını, ...'a babası olan ...'dan kaldığını belirtmiş ise de, keşif sırasında dinlenen diğer tanık, tespit bilirkişisi, mahalli bilirkişilerin beyanlarında tanık beyanının aksini belirtmiş olmaları nedeniyle tanık ...' in beyanlarına itibar edilmeyerek davacının açtığı davada söz konusu arazinin davacının dedesi olan ... ... ve ailesi tarafından kullanıldığının tanıkların beyanları ve sunulan mübadele senedinden anlaşıldığı, davalı ...'un söz konusu arazi üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı, bildirmiş olduğu tanığında bu konuda bir bilgisinin bulunmadığı, söz konusu arazi üzerinde yapılan kadastro tespitinde de bu nedenle hatalı olduğu, 6831 sayılı Kanun' un 2B maddesi kapsamında yapılan işlemle orman vasfından çıkartıldığı, kullanım kadastro tespit tutanağında yer alan kişilerin söz konusu taşınmazı satın alma başvurusu yapma haklarının bulunduğu ve bu nedenle de davacının açılan davada hukuki yararın mevcut olduğu, tanık beyanları, mahalli bilirkişiler ve tespit bilirkişileri beyanlarıyla davacının iddiasının doğrulandığı ..." gerekçesiyle davanın kabulüne ve kadastro tespitinin iptali ile 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kadastro tutanağındaki vasıf ve nitelikleri ile birlikte tapuya kayıt ve tesciline, tapu sicilinin beyanlar hanesine; '' Taşınmazın tamamı 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. İşbu taşınmaz 1983 yılından beri 5 hisse itibari ile 1 hissesi ... ..., 1 hissesi ... ..., 1 hissesi ... ..., 1 hissesi ..., 1 hissesi ... ...'un kullanımındadır.'' şerhlerinin yazılmasına, davalı ... İdaresine karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hükme karşı, davalı ... ve davalı ... İdaresine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, " 1-Davalı ... Yönetimi vekilinin istinaf istemi yönünden yapılan inceleme sonucunda; Davacı tarafından açılan eldeki davada mahkemece 25/03/2022 tarih 2020/5 Esas 2022/5 sayılı karar ile davanın kabulüne, ...'ne karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, Orman Yönetimi lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, hükmün davalı ... ve Hazine vekili tarafından esasa ilişkin olarak istinaf edildiği, gerekçeli karar ve istinaf dilekçelerinin davalı ... vekiline usulünce elektronik olarak tebliğ edildiği, davalı ... Yönetiminin bahsi geçen hükmü istinaf etmediği, Dairece 25/01/2023 tarihli karar ile hükmün kaldırıldığı, kaldırma sonrası verilen kararda yine davalı ...'ne karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, bu kez davalı ... Yönetimi vekilince hükmün, haklarında açılan davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen lehlerine vekalet ücreti hükmedilmediği belirtilerek istinaf edildiği, ne var ki, aşamaları yukarıda anlatıldığı üzere ilk derece mahkemesince, davacı yanca davalı ... Yönetimi hakkında açılan davanın davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmeden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair 25/03/2022 tarihli hükmün davalı ... Yönetimince istinaf edilmemesi karşısında davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alındığında verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmediği; 2. Davalı ...'un istinaf itirazları yönünden, davacı vekilinin, kullanım kadastrosu sırasında tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilen ve beyanlar hanesine "...1983 yılından beri 1/6’şar paylarla ... oğlu ..., ... oğlu ... ..., ...oğlu ... ..., ... oğlu ... ...’un, ... oğlu ..., ...oğlu ... ...’un zilyetliklerinde bulunmaktadır” şerhi yazılan 173 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak ırsen intikal ve zilyetliğe dayanarak taşınmazın beyanlar hanesinde kullanıcı olarak görülen davalı ...’un taşınmazda kullanımının bulunmadığını ileri sürerek kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesine müvekkili ile ... ..., ... ..., ... ... ve ... ...’un kullanıcı olduklarının yazılması talebiyle dava açmış ve İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahallinde yapılan keşif sonrasında dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişi raporlarında taşınmazın killi-tınlı, humuslu ve kısmen yüzey taşlılığı bulanan % 4 - 12 arasında eğimli olduğunun, üzerinde çam, meşe, defne ve kendiliğinden yetişen kızılcık ağaçları ile çalı formunda ağaççıklar bulunduğunun, taşınmaz üzerinde en az 20 - 25 yıldan beri tarım yapılmamış olup, güneybatı ve kuzeybatı bölümlerinde zemin kazılarak taşlar kum, çakıl vb üretilmek üzere çıkarılarak başka bir yere nakledildiğinin, taşınmazın üzerinde yer yer kısmen çöpler bulunduğunun, taşınmazın belirtilen özellikleri dikkate alındığında tarım arazisi (tarla, bahçe vb) görünümünde olmadığı ve orman görünümünde olduğunun belirtilmiş olduğu, dosyada yer alan fotoğraflarda da taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun kullanım bulunmadığının anlaşıldığı, 3402 sayılı Kanun’un Ek-4. maddesi ile 6831 sayılı Kanun’un 20.06.1973 tarihli Kanun’la değişik 2. maddesinin (B) bendinde, orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceğinin hükme bağlandığı, bu maddenin amacının, kadastro sırasında taşınmazın fiili kullanıcısının tespit edilmesi oluğu, anılan yasa maddesine dayanılarak açılacak davalarda kabul kararı verilebilmesi için, öncelikle davacı tarafın taşınmazı kullandığının ispat edilmesi gerektiği, diğer bir anlatımla, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişilerin, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen asli zilyet olarak kullanan kişiler olduğu, bu anlatım ışığında somut olaya bakıldığında, dosya kapsamından taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun bir kullanım bulunmadığı anlaşıldığından kullanımı bulunmayan davacı tarafından kadastro tutanağının beyanlar hanesinde davalı taraf lehine verilen şerhin iptali istemiyle açılan eldeki davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile kabul yönünde hüküm kurulmasının dosya kapsamına uygun düşmediği ..." gerekçesiyle, davalı ... İdaresi vekilinin istinaf isteminin reddine, davalı ...'un istinaf başvuru talebinin kabulüne, Cide Kadastro Mahkemesinin 13.10.2023 tarihli ve 2023/1 Esas, 2023/8 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Kanun'un 353/(1)-b.2 nci maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın reddine, dava konusu 173 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, parsel hakkında 3402 sayılı Kanun'un Ek 4 üncü maddesine göre yapılan kadastro tespitindeki gibi işlem yapılarak, beyanlar hanesindeki tüm şerhlerin aynen korunmasına karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Davacı tarafından yatırılan 427,60 peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.