Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3592 E. 2024/7953 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan taşınmazın davacılar tarafından imar ve ihya edilerek zilyetliğe dayalı mülkiyet hakkı kazanılıp kazanılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif, bilirkişi incelemesi ve dinlenen tanık beyanları sonucunda davacılar tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde imar ve ihya faaliyetlerine başlanmış olsa da 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlanmadığı ve bu nedenle de tapu tahsisi için gerekli şartların oluşmadığı gözetilerek davanın reddine ve taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş, davalılar lehine vekalet ücreti konusunda yapılan düzeltme dışında hükmün onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/16 E., 2024/6 K.

DAVA TARİHİ : 10.07.2012

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama neticesinde verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Mersin İli Akyaka Beldesi Merkez Mahallesi'nde 3402 sayılı Kadastro Kanununa 5831 Sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un (5831 Sayılı Kanun) 9. maddesi ile eklenen ek 8. maddesine istinaden yapılan kadastro sırasında, dava konusu 1184 ada 485 parsel sayılı 2.845,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hakkında düzenlenen tutanak, beyanlar hanesinde, taşınmaz üzerinde bulunan evlerin davacılara ait olduğu ve Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/487 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu belirtilerek Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.

Davacılar tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasında, imar ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeni ile kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın bölümünün adlarına tescili talep edilmiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince ilk hükümle, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı Hazine vekili ile davalı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından temyiz talebinde bulunulması üzerine, Daire'nin 18.03.2010 tarihli kararı ile, "çekişmeli taşınmazın bitişiğinde Aksaz Deresi bulunduğundan DSİ Şube Müdürlüğünden ıslah çalışması yapılıp yapılmadığının sorulması, komşu parsel tutanakları ile varsa dayanağı kayıt ve belgelerin getirtilmesi, çifte tapuya sebebiyet verilmemesi için tapuda kayıtlı olup olmadığının sorulması, zilyetliğin başlangıç ve sürdürülüş şeklinde hakkında hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanılması" gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bu defa, davanın reddine, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda kırmızı renk ile boyalı 2.846,604 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 18.11.2014 tarihli ve 2014/8860 Esas. 2014/13295 Karar sayılı ilamı ile, ''Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmaz bölümüne ilişkin olarak açılmışsa da çekişmeli taşınmaz hakkında hüküm gününden sonra kadastro tutanağının düzenlendiği ve davalı olduğundan malik hanesinin Kadastro Mahkemesince belirlenmesi için tutanağın Kadastro Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca, Kadastro Mahkemesinin görevi tutanağın düzenlenmesi ile başlar. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen gözetilmesi gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece dosyanın Kadastro Mahkemesine aktarılması ve ihtilafın Kadastro Mahkemesince çözümlenmesi gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.

Kadastro Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonucunda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi ve yollama gereği 14. maddesinde belirtilen kişilere tapusuz taşınmazın imar ve ihyasına dayalı mülkiyetinin kazanılması imkanını veren şartların incelenmesine yönelik mahallinde 09.11.2023 tarihinde keşif yapıldığı, mahalli bilirkişi ve tanıkların dinlendiği, dava konusu yerin davacılar tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, keşif sonrasında bilirkişi raporunun sunulduğu; sunulan 23.01.2024 havale tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın orman, mera, otlak, yaylak, kışlak gibi kamu malları ile ilgisinin olmadığı, ziraat bilirkişileri tarafından verilen raporda taşınmazın yöresel ürünlerin yetiştirileceği toprak yapısına sahip, kimyasal, fiziksel ve biyolojik özellikleri sürekli üretim sağlayacak şekilde tarımda kullanılmaya elverişli yapıda olduğu, jeodezi bilirkişisi tarından verilen raporda; 1986 yıllarına ait hava fotoğraflarında dava konusu parsel üzerinde herhangi bir teraslama, set ve erozyonu önleyici bir işlem yapılmadığı, parsel üzerinde çalılık, taşlık ve ağaçlıkların olduğu boş arazi olarak göründüğü, tarımsal faaliyetin yapıldığına dair emarelerin görünmediği, temizleme çalışmalarının devam ettiği, herhangi bir imar ihya işleminin yapılmadığı, 2009 yılına ait hava fotoğraflarında parsel üzerinde 3 adet ev göründüğü, herhangi bir teraslama, set ve erozyonu önleyici bir işlem yapılmadığı, parsel üzerinde çalılık, taşlık ve ağaçlıkların tamamen temizlenmiş olduğu, bir kısmında seralar ile tarımsal faaliyet yapıldığı ayrıca muhtelif ağaçların görüldüğü, imar ihya çalışmalarına başlandığı büyük ölçüde bitirildiğinin görüldüğü, dava konusu yerin imar planı içerisinde kaldığı, imar planının 19.06.1995 tarihinde onaylandığı, imar planı dikkate alındığında dava konusu parselde 1970-1974-1977 ve 1986 tarihlerinde davaya konu parselin imar ihyasının tamamlanmadığının anlaşıldığı bu haliyle dava tarihinden geriye dönük imar ihya edilmiş taşınmaz üzerinde 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlanmadığı ve davacılar yönünden Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerindeki şartların gerçekleşmediği gerekçeleri ile davanın reddine, dava konusu Mersin İli, Bozyazı İlçesi, Akyaka Merkez Mahallesi 485 ada 1184 parsel sayılı taşınmazın 2.845,74 m2 miktarı ve tarla vasfıyla ... adına tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, davalılar Hazine, ..., ... ve 12.03.2024 tarihli hükmün tamamlanması başlıklı ek karar ile ... lehine ayrı ayrı 4.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, davanın aynı sebepten reddine karar verilmiş olması karşısında karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 3 üncü maddesi gereğince ret sebebi ortak davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hataya düşülerek her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır.

Bu nedenle, davalı ... lehine vekalet ücreti verilmesi hakkındaki 12.03.2014 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

Yine, davalılar, Hazine, ... ve ... lehine verilen vekalet ücretleri yönünden; 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının 6, 7 ve 8. fıkralarının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile, 12.03.2014 tarihli Ek Kararın KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 7. ve 8. fıkralarının hükümden çıkarılmasına, hükmün 6. fıkrasında yer alan ''Davalı ......'' ibaresinden sonra gelmek üzere, ''davalı ..., davalı ... ve davalı ...'' ibarelerinin eklenmesine, 6. fıkrada yer alan ''..davalı ... Hazinesine verilmesine'' ibaresinin çıkarılarak yerine '' davalılara verilmesine'' ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 25.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.