"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/302 E., 2022/74 K.
DAVA TARİHİ : 27.04.2010
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı mirasçılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan ve 1983 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 6.190,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, (B) harfiyle gösterilen 24,99 metrekare yüzölçümündeki taşınmazla ilgili açılan davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ile dahili davalı TEDAŞ vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince 05.11.2020 tarihli ve 2020/8428 Esas, 2020/5143 Karar sayılı kararıyla; "Dava, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 17 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddeleri uyarınca tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik koşullarının davacı lehine oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Bilindiği üzere bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi belirlemenin en iyi yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılmamış, dava tarihinden 24 yıl öncesine ait 1986 tarihli hava fotoğrafı incelenmişse de hava fotoğrafının kadastro paftasıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle çakıştırması yapılmadığı gibi bu hava fotoğrafında çekişmeli taşınmaz bölümünün seyrek çalılık görünümünde olduğunun belirtilmiş olması üzerinde durulmamış; yine söz konusu hususların tespiti amacıyla 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan rapor aldırılmamış, taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında mahalli bilirkişilerden maddi olaylara dayalı ayrıntılı olarak beyan alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması hukuken mümkün değildir." gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; "Alınan rapora göre; Taşınmazların en eski görüntüsü olan 2009 tarihli uydu görüntüsünde al ve a2 harfli taşınmazların teraslı ve içerisinde bazı yerlerde ağaçların olduğu, zaman içerisinde bir değişim olmadığı, ekim sürüm izinin görüntülerde bulunmadığı, tarımsal amaçlı kullanımın sürekli olmadığı, Dava konusu taşınmazlar olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı kapsamında değerlendirildiğinde al ve a2 harfli taşınmazın eğimli arazi konumunda iken teraslama işlemi yapılarak imar işleminin yapıldığı, hava ve uydu fotoğrafları dikkate alındığında bu işlemin keşif tarihinden 15-20 yıl önce yapıldığı, sonrasında tarımsal kullanımın olmadığı ve tarımsal kullanımın devamlı olmadığı, dava tarihi olan 2010 yılından geriye dönük zilyetliğin gerçekleşmediği, a2 harfli kısmın pilon yeri olarak kullanıldığı gibi bütün bu sebepler göz önünde bulundurularak al ve a2 harfli taşınmazların devletin hüküm tasarrufu altında bulunması gereken yerlerden oldukları kanaatine varılmıştır. Bu açıklamalar ışında dava konusu yerde 4721 sayılı Kanun'un 713/1 inci maddesinde aranan davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetlik şartının sağlanmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı mirasçılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, davacı mirasçılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bakımından; davalı Hazine vekilinin gerek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde gerekse duruşmadaki beyanlarında, dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini de istediği anlaşılmakla, davalı Hazine'nin tescil talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davalı Hazine'nin tescil talebi dikkate alınmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, davacı mirasçılar vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
(2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 346,90 TL'nin temyiz eden davacı mirasçılarından alınmasına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.