Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3832 E. 2025/1547 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, taşınmazın mülkiyetinin kimde olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların 20 yılı aşkın süredir taşınmazı nizasız, malik sıfatıyla ve kesintisiz olarak kullandıklarının tespit edilmesi ve davalıların da bu durumu keşif esnasında kabul etmiş olmaları gözetilerek, yerel mahkemenin davacıların mülkiyetine hükmeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/9 E., 2023/31 K.

HÜKÜM : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) (16.) Hukuk Dairesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Erzincan ili Tercan ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 272 parsel sayılı 11.273,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... (2/6), ...(1/6) ve ölü oldukları belirtilerek ... (1/6) ile ... (2/6) adına payları oranında tespit edilmiştir.

Davacılar dava dilekçesinde, 101 ada 272 parsel sayılı taşınmazın 40 yıldan fazla bir süredir taşınmaza zilyet olduklarını belirterek taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek eşit paylarla adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamalarda dayandıkları tapu kaydının Ağustos 1289 tarihli ve 32 sıra numaralı Yoklama kaydına dayandıklarını belirtmişlerdir.

Davalı vekili, taşınmazın davalının murisi olan ...'ın zilyetliğinden sonra davalılara intikal ettiğini ve 40 yıldan fazla bir süredir zilyet olduğunu, taşınmaz hakkında satış işlemi de olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, aşamalarda dayandığı tapu kaydının Eylül 1324 tarihli ve 17 sıra numaralı tapu kaydına dayanmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın eşit paylar ile davacılar adına tesciline karar verilmiş; hükmün, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.10.2020 tarihli ve 2018/1442 Esas, 2020/4441 Karar sayılı kararıyla; "Mahkemece, davalılar ..., ..., ... ile ...'in gerekçeli karar başlığında taraf olarak gösterilmeyerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297. maddesine aykırı şekilde karar oluşturulmasının isabetsiz olduğuna" değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "yapılan keşifte davalı ... ve ...'in davacıların davalarını kabul ettiklerini beyan ettikleri ve kabul beyanlarının keşif tutanağında imza altına alındığı, mahalli bilirkişiler, nizalı parselin davacılar tarafından uzun yıllardır zilyet edildiği ve davacıların murislerinden geriye kalan mirasçılar arasında rızai taksim yapıldığını, davalı tanığı ... ise davalı ...'in oğlu ...'in nizalı taşınmazı 2008-2009 yıllarından itibaren kullanmaya başladığını beyan ettiği, davacıların 1324 tarihli ve 17 sıra numaralı; davalı tarafın ise 1289 tarihli ve 32 sıra numaralı tapu kayıtlarına dayandığı, tapu kayıtlarının birbirlerinin geldi-gittileri olduğu ve Eylül 324 tarihinden itibaren günümüze kadar intikal görmediği bu sebeple hukuki geçerliliğini yitirdiği, bu nedenle nizalı taşınmaz hakkında zilyetlik esaslarına göre karar vermek gerektiği, keşifte komşu 270 parsele ait 16.12.2004 tarihli ve 15 sıra numaralı tapu kaydının uygulandığı; tapu kaydının hudutlarının tibet, çalılık, tarik ve taş dolduğu ve dava konusu 272 parseli okumadığının görüldüğü, yapılan keşif, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilerek tüm dosya ve deliller kapsamında, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetlik edinme esasına göre değelendirildiğinde, davacıların nizalı parsele 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet oldukları" gerekçesiyle davacılar ... ve ... tarafından açılan davanın kabulüne, 101 ada 272 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan tespitin iptaline, dava konusu taşınmazın davacılar ... ve ... adına 1/2 'şer pay olacak şekilde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı ... ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.