Logo

8. Hukuk Dairesi2024/3879 E. 2024/6853 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu orman olarak tescil edilen taşınmazlar nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi ve tazminat davalarında hak düşürücü süre ve zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro çalışmaları sonucu orman sınırları içine alınan taşınmazlar ile ilgili olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 4. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçirilmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3216 E., 2024/1234 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/17 E., 2022/153 K.

Taraflar arasında kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi ve 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davacıların, İstanbul ili, Beykoz İlçesi, Şahinkaya Cd., 52 pafta, 353 ada, 68, 69 , 70, 71, 72 parsellerde kayıtlı olan taşınmazların büyük hisseli paydaş sıfatıyla maliki olduklarını, devlet tarafından bu parsellerden ifraz yöntemiyle önemli bir alan azaltılarak 80, 81, 82, 83, 84 parsellerin oluşturulduğunu, orman olmamasına rağmen orman sınırları içerisine alınarak tapuların orman olarak değiştirildiğini ve hak kaybı ortaya çıktığını, davacılara bedel ödenmediğini, Hazine tarafından haksız olarak el konulan taşınmazların 20 yılı aşkın süredir müvekkilleri ve müvekkillerinin murisleri tarafından malik sıfatıyla kullanıldığını, taşınmazların orman olmadığını, kamulaştırmasız el atma davalarında zamanaşımının söz konusu olmayacağını, dava konusu parsellerin orman olarak kalması halinde zamanaşımı ve hak düşürücü süreler uygulanmaksızın taşınmazın güncel değerinin davacılara ödenmesi gerektiğini belirterek öncelikle, taşınmazlara yönelik el atmanın önlenmesi ve gayrimenkulün davacılara iadesi, olmadığı takdirde kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat bedelinin davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında orman olarak tescil edildiği, kadastro komisyon kararına karşı 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı, tazminat talebi yönünden de zamanaşımı süresinin de dolduğu gerekçesiyle asıl talebin hak düşürücü süre nedeniyle, tazminat talebinin ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Davacılar vekili; kamulaştırmasız el atma davalarında zamanaşımı ya da hak düşürücü süre olmadığını, taşınmazın geçmişte ve hali hazırda orman olmadığını, Hazine tarafından müvekkillerinin tapulu taşınmazlarına el konulmuş olması ve taşınmazların büyük hisseli paydaşı olmalarının yanında 20 yılı aşkın süredir nizasız ve çekişmesiz malik sıfatıyla tasarruf etmeleri nedeniyle tümü üzerinde halen mülkiyet haklarının bulunduğu iddiasıyla kararı istinaf etmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu taşınmazların 1958 yılında komisyon kararıyla ifraz edilerek orman olarak hazine adına tescil edildiği, davacılar ile murisleri tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde herhangi bir tespite itiraz ve tazminat davasının açılmadığı, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) geçici 4. Maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin de çoktan geçtiği, mülkiyet hakkının kaybedildiği, 1958 yılından itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı hazine vekili tarafından süresinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu, taşınmazın orman niteliğinde olması nedeniyle mülkiyete dayalı elatmanın önlenmesi talebinin dinlenemeyeceği, uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olduğu, taşınmazın aynına ilişkin talebin dinlenemeyeceği durumda tazminat isteminin de dinlenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesinin dayandığı gerekçeye göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi yönünden verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili, istinaf iddialarıyla kararı temyiz etmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ:Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL davacılar tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.