Logo

8. Hukuk Dairesi2024/399 E. 2024/2767 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kullanım kadastrosu sonucu Hazine adına tespit edilen taşınmaz üzerinde asli müdahil olan şahısların kullanıcı olarak tespit edilme talebinin reddine ilişkin yargılama.

Gerekçe ve Sonuç: Asli müdahil olan şahısların, dava konusu taşınmaz üzerinde fiili kullanımlarının olmadığı ve ibraz ettikleri delillerin taşınmaz üzerindeki hak iddialarını ispatlamaya yeterli olmadığı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1273 Esas 2023/2254Karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2019/133 Esas 2022/4 Karar

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asli müdahiller ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asli müdahiller ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kullanım kadastrosu sırasında, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 7589 ada 5 parsel sayılı 243,52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın kullanıcısının tespit edilemediği şerhi yazılarak arsa vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir.

Asıl dosyada davacı ..., eski 709 parsel sayılı taşınmazda bulunan 320 m2 yüzölçümlü yerin yapılan kadastro çalışmasında 7589 ada 5 parsel numarasını aldığını, taşınmazda kullanıcı olarak tespitinin yapılmadığını açıklayarak, dava konusu taşınmazda kullanıcı olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.

Asli müdahiller ... ve ... vekili, müdahale dilekçesinde, davacı ... yanında davaya asli müdahale talepleri olduğunu, dava konusu taşınmazı müvekkilleri ve davacı ...'ın birlikte 29.11.1996 tarihinde satış senedi ile ...'den şahitler huzurunda satın alındığını, satın aldıkları tarihten bu yana düzenli olarak vergilerini ödediklerini, müdahale taleplerinin kabulünü talep etmişlerdir.

Asli müdahiller ... ve ... vekili, müdahale dilekçesinde, bahse konu taşınmazı, 21.12.1994 yılında ... isimli şahıstan ... şahitliğinde satın aldıklarını, buna ilişkin satış senedi bulunduğunu, davacının iddiasının aksine müvekkillerinin söz konusu taşınmazı satın alarak malik olduklarını, ayrıca söz konusu taşınmaz için emlak vergisi bildirimi yapıldığını ve vergilerinin ödendiğini, davaya müdahalelerinin kabulünü talep etmiştir.

Birleşen 2019/703 Esas sayılı dosyada davacı ... vekili, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi ... Mahallesi 7584 ada 9, 7585 ada 1, 7586 ada 1, 3, 4, 6, 7, 9, 13, 7587 ada 6, 10, 7588 ada 1, 4, 7589 ada 1, 2, 5, 8, 9, 10, 7590 ada 1, 2, 5, 8, 7591 ada 1, 2, 4, 5 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan, 709 parsel sayılı taşınmazın, Şubat 1294 tarihli ve 886, K.sani 1330 tarihli ve Ciltt 37, sahife 22, sıra 54-55 nolu zabıt kaydına dayanılarak 1967 yılında yapılan kadastro ile ..., ... , ..., ... , ..., ... adına tespit edilerek bu şekilde kesinleştiği ve tapuda bu şahıslar adına tescil edildiğini, daha sonra Hazine tarafından Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, 1744 sayılı 6831 sayılı Kanun'un Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna 3 Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun (1744 sayılı Kanun) gereği 1981 yılında kadastro çalışması yapılarak taşınmazın 2/B vasfı ile orman dışına çıkartıldığını, buna yapılan itirazın Danıştay tarafından reddedilip tespitin kesinleştiğini ve taşınmazın kaydına 2/B şerhi konulduğunu, 1985 yılında taşınmazın müvekkiline satış vaadi sözleşmesi ile satıldığını, taşınmazın tapu kaydına müvekkilinin malik lehdar olarak adının yazıldığını, ancak Pendik Kadastro Mahkemesinin 2008 yılında Yargıtay onamasından geçerek, kesinleşen kararı ile şahıslar adına olan tapu kaydının iptaline ve Hazine adına orman olarak tapuya tesciline karar verildiğini, taşınmazın 2008 yılına kadar hukuken müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu, taşınmazın 1985'ten önce tapu maliklerince, 1985'ten sonra ise müvekkillerince emlak vergilerinin ödendiğini belirterek, kullanıcı tespiti yapılmayan taşınmazların tespitinin iptali ile beyanlar hanesine müvekkilinin kullanıcı olarak şerh verilmesini talep etmiş, dava dilekçesi mahkemenin 2019/228 Esas numarasını almış, 7589 ada 5 parsele ilişkin dava yönünden ayrılan ve 2019/703 Esas kaydedilen dosya inceleme konusu dosyayla birleştirilmiştir.

Mahkemece,709 parselin fiilen çeşitli parsellere bölünerek satıldığı, fiili duruma göre yeni oluşan parsellerin bir kısmında bina yapılarak yerleşime açılmış olduğu, bir kısmının ise arsa olduğu yapılan keşiflerde görüldüğü, 709 nolu parselin fiili olarak parsellere ayrılarak satılması sonrasında alıcılar tarafından satın aldıkları taşınmazların miktarları ve adresleri gösterilerek, emlak vergisine belediyede kayıt yaptırdıkları, yapılan keşifte dava konusu taşınmazın üzerinin boş olduğu, fiili bir kullanım bulunmadığının görüldüğü, davacı ... ile asli müdahiller ... ve ...'ın getirtilen emlak kayıtları incelendiğinde Akarçay sokakta bulunan bir taşınmaz için emlak vergisi beyanı düzenlendiği ancak dava konusu parselin Siret sokak üzerinde bulunduğu, sokak isminin hatalı yazılabileceği düşünüldüğünde ise taşınmazı devraldıkları ...'ye ait satış senedinde belirtilen özel parselasyon planındaki 11 nolu arsanın bulunduğu yerin dava konusu taşınmazla uyumlu olmadığının anlaşıldığı, asli müdahiller ... ... ve ... 'in getirtilen emlak vergisi kayıtları incelendiğinde ise Siret sokakta bulunan 320 m2 lik bir taşınmaz için emlak vergisi beyanı düzenlendiği, sokak ismi olarak dava konusu parselle uyumlu, yüzölçümü olarak uyumsuz olduğu, ancak özel parselasyon planı ve arazi tespit formu bulunmadığından dava konusu taşınmazı mı yoksa Siret sokakta bulunan başka bir taşınmazı mı kapsadığının tespit edilemediği, davacı ve asli müdahillerin taşınmaz üzerinde fiili bir kullanımlarının da bulunmadığı, birleşen dosyada davacı ...'ın davası yönünden ise dava konusu taşınmazın eski 709 nolu parselde yapılan kullanım kadastrosu çalışması neticesinde oluştuğu, davacı ... tarafından bu şekilde oluşan taşınmazlar ile ilgili olarak Kadastro Mahkemelerine çok sayıda dava açıldığı, açılan bu davalarda davacının keşif ücretleri yatırmayarak keşif deliline dayanmadığı, iş bu dosyada da yine davacı tarafından keşif masraflarının yatırılmadığı, davacı tarafından ibraz edilen deliller ve Sultanbeyli Belediyesi ve Tapu Müdürlüğünden dosyaya celp edilen emlak vergisi kayıtları ve tapu kayıtları değerlendirildiğini, buna göre, ...'ın emlak kaydının 1573 nolu parsel bakımından oluşturulduğu, bu parselin 709 parselde tapu malikleri adına tescil edilen 18.373,44 m2 lik kısım olduğu, 709 parselin tamamı için oluşmadığı, ayrıca yukarıda açıklandığı gibi 709 nolu parselin fiilen bir çok parsele ayrılıp, bu parsellerin bir çoğunun bina yapılmak ve arsa olarak çeşitli kişilerin zilyetliğinde bulunduğu,fiilen dava konusu taşınmazda ...'ın kullanımının bulunmadığı, ...'ın Hazine tarafından açılan davada yargılamanın devamı sırasında 709 parseli satış vaadi sözleşmesi uyarınca almayı taahhüt etmesine rağmen 434876,56 m2 lik kısmın Hazine adına tesciline karar verilmiş ve bu alanın daha sonra 2/B vasfı ile kullanım kadastrosuna tabi tutulmuş olması nedeniyle adına tescil edilen 1573 nolu parsel dışındaki bir yer için tapu kaydından kaynaklanan bir hak iddiasının bulunamayacağı gerekçeleri ile, asıl dosyada davacı ... ile asli müdahiller ... ve ...'ın davalarının reddine, birleşen 2019/703 sayılı dosyasında davacı ...'ın davasının reddine, asli müdahiller ... ... ve ... 'in davalarının reddine, dava konusu İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi Mecidiye Mahallesi ... Sokağı 7589 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hükmün asli müdahiller ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; hüküm asli müdahiller ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup asli müdahiller ... ve ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

269,80 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,80 TL'nin temyiz eden asli müdahillerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.