Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4144 E. 2025/945 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davacının kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyet iddiasının kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanak aslının dosyada bulunmadığı ve tutanak aslı olmadan davanın esasına girilerek karar verilemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2020/4 E., 2024/7 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan inceleme sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak, Ahlat ilçesi ... köyünde bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün adına tesciline talep etmiş ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmaz bölümünün 1972 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında 9 parsel olarak tespitinin yapılarak genel mahkemede dava konusu olması nedeniyle malik hanesinin açık bırakıldığının anlaşılması üzerine, davacı davasını, 9 parsel sayılı taşınmazın adına tesciline karar verilmesi istemi olarak ıslah etmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesince; "... dava konusu 9 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının ve Kadastro Mahkemesine aktarılan dava dosyasının bulunamadığı, ancak tapu kaydında davalı şerhinin devam etmesi nedeniyle davacının nizasız ve fasılasız zilyetliğini ispat edemediği ..." gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin önceki hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; "... Davacı, çekişmeli bölüm hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemiyle dava açmış olup, yargılama sırasında 29.04.2015 tarihinde yapılan keşif ve sonrasında dosyaya ibraz edilen fen bilirkişi raporu ve eki krokiden, tescili istenilen bölümün kadastral 9 parsel olduğu ve 1972 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında Ahlat Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava konusu olması nedeniyle malik hanesinin boş bırakılarak Tapulama Mahkemesine devredildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan araştırma neticesinde kadastro tespit tutanağı ve devreden dosya bulunamamış olmakla birlikte, taşınmaza ait tapu kaydında "davalıdır" şerhi yer almakta olup, taşınmazın malik hanesi halen açık bulunmaktadır. Hal böyle olunca, çekişmeli parselin malik hanesi açık olduğuna göre, davaya bakmakla Kadastro Mahkemesi görevli olup, mahkemece öncelikli olarak görevsizlik kararı verilerek dosya Kadastro Mahkemesine aktarılmalı, bundan sonra iddia ve savunmalar çerçevesinde sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. ...." denilerek bozulmuştur.

Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamı doğrultusunda verilen görevsizlik kararı uyarınca dava dosyasının gönderildiği Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... Yerel bilirkişi ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere davacının, çekişmeli taşınmaz üzerinde, ilk yapılan keşif tarihi olan 29/04/2015 tarihinden 50 yıl öncesine kadar bizzat malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyetliği söz konusudur. Yerel bilirkişilerin yaşları ve davacının 1946 doğumlu olduğu nazara alındığında yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının hayatın olağan akışı ile uyumlu olduğu kabul edilmiştir. Yine, davacının zilyetliği süresince taşınmazı aktif olarak ekip biçmek suretiyle kullandığı anlaşılmaktadır. Yerel bilirkişiler, davacının buraya buğday ve yonca ekip biçtiğini ve ekip biçmek suretiyle tarımsal faaliyetlerde bulunduğunu beyan etmişlerdir. Çekişmeli taşınmazın, davacıdan evvel babasının nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu ve sonrasında davacıya geçmek suretiyle eklemeli zilyetliğinin devam ettiğini yerel bilirkişilerden Abdulhadi Öngen ve Cevat Karadoğan beyan etmişlerdir. Yine davacının babasının da burayı ekip biçmek suretiyle tarımsal faaliyetlerde bulunarak kullandığını beyan etmişlerdir. Kaldı ki, Mahkememizce aldırılan 16/01/2023 tarihli Harita Yüksek Mühendisi ... tarafından tanzim edilen teknik bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu olan eski 9 parsel yeni ... Köyü 101 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tümüne tekabül eden "C" ve "B" alanlarının 1955, 1984, 1994 ve 2001 yıllarına ait hava fotoğraflarında zeminde dış sınırları belirgin olarak sürülerek kullanıldığı tespit olunmuştur. Yine, Mahkememizce aldırılan 30/07/2021 tarihli Ziraat Mühendisi bilirkişi raporunda dava konusu olan eski 9 parsel yeni ... Köyü 101 ada 10 parsel sayılı taşınmazın özel mülkiyete konu kuru tarım arazisi vasfında olduğu, pulluk derinliğinin söz konusu olduğu, mera, meradan açma yer, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, taşınmazın üzerinde dava tarihi (2014) itibariyle en az 30 yıldır tasarrufun söz konusu olduğu bildirilmiştir. Tüm bu deliller ve açıklamalar ışığında, davacının dava konusu eski 9 parsel yeni ... Köyü 101 ada 10 parsel sayılı taşınmazda 1972 yılı tesis kadastrosundan geriye doğru en az 1952 yılından 1972 yılına kadar nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla eklemeli zilyetliğini ispat ettiği ve davacının davasında haklı olduğu kabul edilmiştir. ..." denilerek, davanın kabulüne ve Bitlis ili Ahlat ilçesi ... köyü 101 ada 10 parsel (eski 9 parsel) sayılı 28.500,00 metrekarelik yüzölçümündeki taşınmazın davacı ... adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın malik hanesinin bu suretle doldurulmasıa karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, davanın esasına girilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosyada kadastro tutanak aslının bulunmadığı anlaşılmakta olup, tutanak aslı bulunmadan işin esasına girilip karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Kadastro davalarında tutanak aslının dosyada bulunması zorunludur.

Dava konusu eski 9 yeni 101 ada 10 parsel sayılı taşınmazlara ait tutanak aslının yapılan tüm araştırmalara karşın bulunamadığı dosya kapsamıyla sabit olup, tutanak tanzimi için hiçbir belge olmaması halinde nihai karar niteliği ile "dosyanın Kadastro Müdürlüğüne iadesine" karar verilmesi gerekir. Bu halde kadastro prosedürü yeni kadastro tespiti ile başlar ve tutanak askı ilanına alınarak olağan usullere göre kadastro tamamlanır.

Bu itibarla; kadastro tutanak aslı oluşturulmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, başkaca hususlar incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I inci maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.