"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1686 E., 2024/919 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/19 E., 2021/431 K.
Taraflar arasındaki 6292 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine, dava konusu 251 ada 37 ve 38 parsel hakkında açılan davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararın, asli müdahil vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sonucunda, Kocaeli ili Kandıra ilçesi Çamkonak köyü çalışma alanında bulunan 251 ada 35-37 ve 38 parsel sayılı sırasıyla 580,44; 894, 80 ve 339,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanelerine, "6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartıldıkları ve 251 ada 35 parselin ... Belediyesi Tüzelkişiliği'nin; 251 ada 37 parselin ... ve ...'ın; 251 ada 38 parsel ise ...'nun fiili kullanımında oldukları" yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra; 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 Sayılı Kanun) uyarınca yapılan satış işlemleri sonucunda 251 ada 35 parsel 17.10.2018 tarihinde Kandıra Belediyesi adına; 251 ada 37 parsel 06.02.2018 tarihinde ... adına; 251 ada 38 parsel ise 11.12.2017 tarihinde ... adına tapuya tescil edilmiştir.
Asli Müdahil ... 14.10.2020 tarihli dilekçesi ile; çekişmeli taşınmazlarda miras yoluyla gelen hakkı bulunduğunu ileri sürerek davaya müdahale talebinde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, asli müdahilin davası tefrik edilerek mahkemenin 2021/19 Esas numarasına kaydedildikten sonra asli müdahil vekili 04.02.2021 tarihli celsedeki beyanında, müdahale talebinin çekişmeli taşınmazlardan 251 ada 35 parsele yönelik olduğunu beyan etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... dava konusu ... Köyü 251 ada 35 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesine göre Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı ve 6292 sayılı kanun hükümleri çerçevesinde Hazine tarafından taşınmazın kullanıcısı olarak tespit edilen hak sahibi Kandıra Belediyesi'ne 17.10.2018 tarihinde satıldığı, 6292 sayılı kanun uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte açılması gerektiği, davanın asli müdahale tarihi olan 14.10.2020 tarihinde açılmış olup, taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca dava tarihinden önceki bir tarihte hak sahibi ... Belediyesi adına tapuya tescil edildikten sonra açılan tapu iptal ve tescil davasının dinlenme olanağının bulunmadığı, asli müdahil vekilinin 04.02.2021 tarihli celsede asli müdahilin talebinin sadece dava konusu 251 ada 35 parsele ilişkin olduğunu diğer parsellere ilişkin bir talebi olmadığını beyan ettiği ..." gerekçesiyle, davanın reddine, 251 ada 37 ve 38 parseller hakkında açılan davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hükmün, asli müdahil vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, asli müdahil vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dava konusu 251 ada 35 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre asli müdahil vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan bu taşınmaza ilişkin hükme yönelen temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak dava; 6292 sayılı Kanun uyarınca oluşan tapu kaydının iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, tapu kaydının dayanağı idari işlem idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması karşısında İlk Derece Mahkemesince, davalı ... lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsiz olup davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenle yerinde görülmüştür.
2. Asli Müdahil vekilinin 251 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince, asli müdahil vekilinin 04.02.2021 tarihli celsede, asli müdahilin talebinin sadece dava konusu 251 ada 35 parsele ilişkin olduğunu, diğer parsellere ilişkin bir talebinin bulunmadığını ifade ettiği yönündeki gerekçe ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin bu kabulü usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; Bilindiği üzere davadan feragat HMK’nin 307 inci maddesinde, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; aynı Kanunun 311 inci maddesinde ise feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı açıklanmıştır. Feragat; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.02.2012 tarih ve 2011/2-733 Esas, 2012/87 Karar sayılı kararında da vurgulandığı gibi, açık ve seçik olarak yapılmalıdır. Çünkü, feragat sadece mevcut davadan değil o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde, feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz. Bu bakımdan, davadan veya herhangi bir haktan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması kanun gereğidir.
Bu açıklamalar karşısında davacı ve vekilinin taleplerinin sadece 35 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğu şeklindeki beyanı 251 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlardan feragat ettiği şeklinde değerlendirilemez. Zira bu parseller hakkında açık bir feragat beyanı bulunmamaktadır.
Öte yandan; bilindiği üzere, yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (YİBK, 16.12.1983 tarihli ve 1983/5 E.-1983/6 K.) Buna göre, bir hizmetin harç konusu olabilmesi için kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12.04.2017 tarihli ve 2017/1-1201 Esas, 2017/716 Karar sayılı içtihatında açıklandığı üzere; Kanunla açıkça yargı harçlarından muaf olduğu ya da işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, bu harçları ödemekle yükümlüdür.
Yine, 492 sayılı Harçlar Kanunu harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32 nci maddesinde, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
Aynı Kanun'un 30 uncu maddesinde ise, yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı belirtilmiştir.
Böyle bir durumda ise, mahkemece yapılacak iş; harcın tamamlanması için verilen sürede harcın tamamlanmaması halinde, HMK'nin 150 nci maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına; maddede belirtilen süre içerisinde harcın yatırılmadığı ve dosyanın yenilenmediği anlaşıldığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu yasal düzenlemeler ışığında; Asli Müdahil ... 14.10.2020 tarihli dilekçesi ile her hangi bir ada parsel numarası bildirmeksizin, miras yoluyla gelen hakka dayanarak asli müdahale talebinde bulunmuş olup asli müdahale talebi 09.12.2020 tarihli duruşmada kabul edilmiştir. Müdahale talebinde bulunduğu tarih itibariyle her üç taşınmazda dosyada dava konusu olduğu anlaşılmaktadır.
Adı geçenin asli müdahale istemi kabul edildikten sonra, aynı celsenin 1 nolu ara kararı ile, "dava konusu her üç parselin bilirkişi raporunda belirlenen toplam değeri olan 245.361,80 TL bedel üzerinden eksik harcı tamamlamak üzere davacı ve asli müdahile iki haftalık süre verilmesine; bu süre içerisinde harç yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına" karar verilmiş ve akabinde asıl dosya davacısı ... vekilinin davadan feragat etmesi üzerine, asli müdahilin davası tefrik edilerek mahkemenin 2021/19 Esas numarasına kaydedilerek davaya devam olunmuş; davacı vekilinin de 04.02.2021 tarihli ilk celsede, müvekkilinin asli müdahale talep ederken parsel numarası belirtmediğini, ancak asli müdahale talebinin ( sadece) 251 ada 35 parsele yönelik olduğunu, bu nedenle bir önceki (09.12.2020) celsede taraflarına harç ikmali için verilen kesin süre ara kararından dönülmesini ve yeniden kendilerine süre verilmesini talep etmesi üzerine mahkemece "önceki celsenin 1 nolu ara kararından dönülmesine, Asli müdahil ...'ye bilirkişi raporlarında ( 251 ada 35 parsel yönünden) belirlenen 77.757,19 TL bedel üzerinden eksik harcı ikmal etmek üzere iki hafta kesin süre verilmesine, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına" karar verilmiş ve bu ara karar uyarınca 17.02.2021 tarihinde 231 ada 35 parselin keşfen belirlenen değeri üzerinden harç tamamlanmıştır. Bir başka ifade ile 251 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlar yönünden harç tamamlanmamıştır.
Dolayısıyla; davacı asil ile vekilinin 251 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak açık bir feragat beyanında bulunmadığının anlaşılmış olması karşısında, 492 sayılı Harçlar Kanunu'da yer alan ve yukarıda açıklanan emredici kurallara göre, bu parseller yönünden İlk Derece Mahkemesince, öncelikle HMK'nin 150 nci maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, anılan Kanun maddesinde belirtilen süre içerisinde harcın yatırılmadığı, dosyanın yenilenmediği anlaşıldığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, asli müdahil aleyhine kesin hükmün sonuçlarını doğuracak şekilde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Asli Müdahil vekilinin, 251 ada 35 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; 251 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelen temyiz itirazlarının ise yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi (6.) Hukuk Dairesi'nin 17.05.2024 tarihli ve 2022/1686 Esas, 2024/919 Karar sayılı istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.