"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/387 E., 2018/413 K.
KARAR : Davanın kabulüne, husumetten reddine
Taraflar arasındaki, tapusuz taşınmazın tescili istemli olarak açıldıktan sonra tapu iptali ve tescile dönüşen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilâmına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; davacının davasının Hazine yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden ise husumetten reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı Hazine vekili ile davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, 28.03.2008 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Bursa ili Gemlik ilçesi Engürücük köyünde bulunan, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili olan davacı lehine oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava ettikten sonra, yargılama sırasında 04.01.2012 tarihinde, çekişmeli taşınmazın da içinde bulunduğu alan 2235 parsel numarası ve 30.651,27 m² yüz ölçümlü olarak zeytinlik niteliğiyle ihdasen Hazine adına tapuya kaydedilmiş olup, güncel tapu kaydına göre dava konusu edilen yerin de içinde bulunduğu alanın, 2019 yılında imar sonucu 29.227,15 metrekare yüzölçümlü olarak 1451 ada 90 parsel numarasıyla tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı Hazine cevabında; davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen, davanın kabulüne ve Bursa ili Gemlik ilçesi Engürücük köyü 2235 nolu parsel içerisinde yer alan fen bilirkişisi Kerim Karabulut'un 23.05.2012 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.302,71 m2 lik kısmın tapusunun ifrazı ve iptali ile, davacı adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin önceki karar, davalılar Hazine ve Orman İdaresi vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarihli ve 2016/2639 Esas, 2016/4359 Karar sayılı ilamıyla; "... yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli olmadığı, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunun yörede yapılan orman tahdidine ilişkin tüm belge ve haritalar dosyaya getirilmediğinden denetlenemediği, çekişmeli taşınmazın memleket haritasında çevresinde bulunan parsellerle birlikte gösterilmediği, uygulanan hava fotoğrafının tarihinin belirtilmemiş olması nedeniyle de hükme yeterli olmadığı, ayrıca, bir taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ayrı, zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmemesinin ayrı konular olduğu, Hazinenin, kazanma koşullarının oluşmadığını iddia ettiğine göre, bu konuların araştırılmasının gerektiği açıklanarak, bu doğrultuda usulüne uygun orman ve zilyetlik araştırması yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilerek bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; "... dava konusu taşınmazın en az 35 - 40 yıl arasında davacı ve öncesinde babası tarafından kullanıldığı, orman bilirkişisinin belirttiği imar ve ihya tarihi olan 1976 öncesine bu kullanımın eriştiği, davacının babası tarafından taşınmazın emek ve mesai harcanarak 1976 dan önce imar ihya edilip sonra zeytinlerin dikildiği, davacının zilyetliğe devam ettiği, davacıdan başka kullananın olmadığı, çevrenin de zeytinlik olduğu ve Maliye adına ek-8 olarak kaydedildiği, taşınmazı davacıdan başka kullananın olmadığı, davacının zilyetliğinin kesintisiz ve fasılasız en az 20 yıldan fazla olduğu, hatta babası ile 40 yılı bulduğu, tescil harici bırakmanın çalılık olarak 1960 yılında olduğu, davacının ve ondan önce babasının zilyetliğinin 20 yılı aştığı ve dava tarihi olan 2008 yılına kadar ulaştığı, zilyetlik başlanıgıcının imar ihyanın yapıldığı 1976 yılından öncesine tekabül ettiği, dava tarihi olan 2008 e kadar devam ettiği, en az 20 yılının davacı ... tarafından gerçekleştirildiği, 2013 lerde taşınmazın otoyol haline getirildiği, hazineye ait parsel içerisinde kaldığı, hava fotoları, memleket haritaları ve raporlar, mahalli tanık beyanlarının hep aynı yönde olduğu ..." gerekçesiyle, davacının davasının Hazine açısından kabulüne, diğer davalılar Orman İdaresi, ... ve ... açısından husumet sebebiyle reddine, Bursa ili Gemlik ilçesi Engürücük köyü 2235 nolu parsel içerisinde yer alan fen bilirkişisi ...'ın 28/03/2018 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.302,71 m2 lik kısmın tapusunun ifrazı ve iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ile davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; tapusuz taşınmazın tescili olarak açılmış olup, sonradan tapu iptali ve tescile dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1948 yılında yapılan orman kadastrosu ile 1977 ve 1988 yıllarında yapılarak kesinleşen aplikasyon, 2. madde ve 2/B madde çalışmaları mevcut olup, tapulama çalışmalarının ise 1960 yılında yapılarak kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, davalı yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilip, hüküm kurulması nedeniyle verilen bu karar usul ve kanuna uygun bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; dosya kapsamından, davacı tarafından dava konusu edilen taşınmazın içinde bulunduğu alanın 2012 yılında 2235 parsel numarası altında zeytinlik vasfıyla Hazine adına ihdasen tapuya tescil edildiği, 2013 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü lehine tapunun beyanlar hanesine kamulaştırma şerhi konulduğu, 2019 yılında 2235 numaralı parselin imar sonucu 1451 ada 90 parsel olduğu, 2018 yılında yapılan keşifte ise dava konusu edilen yerin üzerinden İstanbul - İzmir otobanının geçtiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; Dairemizin 05.06.2023 tarihli, 2021/11948 Esas ve 2023/3437 Karar sayılı geri çevirme ilamıyla çekişme konusu yer hakkında kamulaştırma (kurumlararası tahsisen devir) yapılıp yapılmadığı sorulmuş olup, Karayolları Genel Müdürlüğünün dosya arasına gönderilen 02.02.2024 tarihli yazısıyla, Gebze - ... - İzmir otoyolu projesi kapsamında yer alan 1451 ada 90 parsel (eski 2235) numaralı taşınmazın, çekişmeli yerin de içinde bulunduğu kamulaştırma koridorunda kalan 13.720,38 metrekarelik kısmı için görevli şirket Otoyol Yatırım ve İşletme A.Ş lehine 2035 yılına kadar geçici irtifak hakkı tesis edilmesine yönelik başvuruda bulunulduğu belirtilmiştir.
Buna göre; davada taraf olarak yer alması gereken şerh sahibi Karayolları Genel Müdürlüğü ve Otoyol Yatırım ve İşletme A.Ş' nin taraf olarak davada yer almalarının sağlanmadığı ve böylelikle taraf teşkilinin eksik bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafa, davada taraf olarak yer alması gereken Karayolları Genel Müdürlüğü ve Otoyol Yatırım ve İşletme A.Ş' ne davasını yöneltmesi için süre ve imkan tanınarak taraf koşulu sağlanmalı, dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiye şerh sahiplerine yöntemince tebliğ edilmeli, varsa savunma ve delilleri sorulmalı, bildirmeleri halinde delilleri toplanmalı ve bundan sonra, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan / toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, bu husus gözden kaçırılarak, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve yasaya uygun bulunmadığı gibi; kabule göre de, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğunun belirlenmesi durumunda, çekişme konusu yerin artık otoyol olduğunun anlaşılması nedeniyle bu nitelikteki yerlerin tapu kütüğüne tescilinin mümkün olmadığı göz önüne alınarak, davacı lehine mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerekirken, tapu iptal - tescil şeklinde hüküm kurulması da isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.,
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle;
Davalı Hazine vekili ile davalı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
09.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi