"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/135 E., 2024/460 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki tapu iptal tescil talepli açılan davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Verilen karar davacı vekili ve davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Kale mahallesi sınırlarında arazisi olduğunu, geçmiş dönemde Derik'te kadastro tespit çalışmaları yapıldığını, ancak tarlasının tespit harici bırakıldığını, arazisinin bulunduğu yerde herhangi bir tespitin yapılmadığını, arazisinin bir kısmının 34 ve 44 numaralı parselleri kapsadığını, davaya konu taşınmazın babasından kendisine evlenmesi üzerine verildiğini, babasının da ... ... ...'den satın aldığını, sınırları belli olan dava konusu taşınmazın yaklaşık 35 yıldır tarafınca ekilip biçildiğini, sadece ormana komşu olduğunu, ayrıca 34 ve 44 numaralı parsellerin de bir kısmının kendisine ait olması gerekir iken davalılar adına tespit gördüğünü bildirerek sınırları belirli arsanın adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 2012/157 Esas ve 2015/25 Karar sayılı karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de iş bu karar Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2017/8215 Esas ve 2019/4611 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Yeniden yapılan yargılamada Mahkemece; davacı her ne kadar dava konusu taşınmazı 35 yıldır kullandığını, dava konusu taşınmazın bir kısmının 34 bir kısmının 44 sayılı parsele tescil edildiğini, bir kısmının tescil dışı bırakıldığını iddia etmiş ise de, davacı tarafından yer gösterme sureti ile yapılan keşifte, dava konusu taşınmaz yönünden tescil harici bırakılan bir yer olmadığı, davanın 2012 yılında ikame edildiği ve dava konusu taşınmaz kadastro tescilinin 1999 yılında kesinleştiği, davacının kullanım tarihinin de iddia doğrultusunda 1977 yıllarına dayandığı, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Kadastro ‘Tutanaklarının Kesinleşmesi ve Hak Düşürücü Süre’ başlıklı 12 nci maddesi uyarınca kadastro önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağından ve dava açılamayacağı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre sebebi ile usulden reddine karar verilmiştir.
Verilen karar, davacı vekili tarafından; dava konusu taşınmazın davacının babası tarafından 1954 yılında satın alındığını 252 ada 65, 44 ve 34 parsellerin bitişik olarak davacı asil tarafından ekilip biçildiğini, verilen kararın yıllardır mağduriyet yarattığını bu sebeplerle bozulması talebiyle temyiz edilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili tarafından Orman İdaresi lehine vekalet ücretine hükmedilmediğinden bozulması istemiyle temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden,
1.Davalı ... İdaresinin temyiz dilekçesinin incelenmesinde; gerekçeli kararın temyiz eden davalı ... İdaresi vekilinin elektronik postasına 13.05.2024 tarihinde konulduğu, 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı İcra Ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (7101 sayılı Kanun) ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 7/a maddesinin 1 inci fıkrasında (1/g) baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, 4 üncü fıkrasında ise elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı düzenlendiği, bu sebeple temyiz süresinin 18.05.2024 tarihinde başladığı, davalı vekilinin 10.06.2024 tarihli temyiz başvuru dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşıldığından temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Davacı vekilinin; dava konusu 252 ada 65 ve 34 parseller hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler davanın reddi kararın bu parseller yönünden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3.Davacı vekilinin; çekişmeli 252 ada 44 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğinden davacının talep ettiği taşınmazlar yönünden tescil harici bırakılan bir yer olmadığı, davanın 2012 yılında ikame edildiği ve dava konusu taşınmazların kadastro tescilinin 1999 yılında kesinleştiği, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesi uyarınca on yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden, kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı, davanın hak düşürücü süre sebebi ile usulden reddi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de verilen karar usul ve kanuna uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazlardan 252 ada 44 parsel sayılı taşınmaz maliki ...'nin gerek duruşmada gerekse celse arasında imzalı dilekçesi ile açılan davayı kabul ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
6100 sayılı Kanun'un 308 ve devamı maddelerine göre kabul, davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, davalı ... tarafından dava konusu 252 ada 44 parsele yönelik dava kabul edildiğine göre, kabul beyanının hak düşürücü sürenin önüne geçeceği göz ardı edilerek, davanın işbu parsele yönelik kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: 1.Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... İdaresi vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE,
2.Davacı vekilinin, çekişmeli 252 ada 65 ve 252 ada 34 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile bu parseller yönünden hükmün ONANMASINA,
3.Yukarıda açıklanan sebeplerle; davacı vekilinin temyiz itirazları 252 ada 44 parsel sayılı taşınmaz yönünden yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.