Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4612 E. 2025/1533 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından 20 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla zilyet oldukları iddia edilen taşınmazın tescili talebiyle açılan davada, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin 20 yıl şartını sağlayıp sağlamadığına ve kadastro çalışmalarının sonuçlarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan incelemeler ve hava fotoğrafları değerlendirilerek, davacıların 20 yıllık zilyetlik süresini tamamlayamadıkları ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş, ancak Yargıtay, taşınmaz üzerindeki binanın mülkiyetine ilişkin şerh düşülmesi gerektiği hususunda karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2021/18 E., 2024/13 K.

Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan bozmaya uyularak yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili özetle; Mersin ili, Anamur ilçesi, ... Mahallesinde kain tescil harici 5.000 metrekarelik taşınmazın 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatı ile zilyedi olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/462 Esas sayılı dosyasının Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/419 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiştir.

Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/419 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabülüne ilişkin verilen kararın taraflarca temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığının 19.11.2013 tarihli ve 2013/15514 Esas, 2013/16974 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davalı Hazine vekili tarafından tashihi karar talebinde bulunulmuştur. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi Başkanlığının 02.03.2020 tarihli ve 2016/15663 Esas, 2020/794 Karar sayılı ilamıyla ''... fen bilirkişi raporunda (J), (N) ve (M) harfleriyle gösterilen sırasıyla 6.719.65, 4.224.63 ve 4.876,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlara yöneliktir. Dava, TMK'nın 713/1. ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14. ve 17. maddesine dayalı olarak açılan tescil davası niteliğindedir. Dosya kapsamına göre, hüküm tarihinden sonra ancak temyiz incelemesinden önce (Nisan 2013 tarihinde) bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanun'un Geçici 8. maddesine dayalı olarak (tesis kadastrosu sırasında tescil harici bırakılan taşınmazlar hakkında) kadastro çalışmasının yapıldığı ve çekişmeli taşınmazlar hakkında da eldeki dava nedeniyle malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit tutanaklarının düzenlendiği anlaşılmaktadır...'' şeklinde belirtilerek, bilirkişi raporunda (J), (N), (M) harfleriyle gösterilen taşınmazlar yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedilmiştir. Bozma sonrası Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/102 Esas sayılı dosyasında bilirkişi raporu krokisinde (M), (N) ve (J) harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik Hazinenin tescil, meni müdahale ve kal davasının tefrikine karar verilmiştir.

Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda (M) harfi ile gösterilen kısmın yani davanın ilk açıldığı 2008/462 Esas sayılı dosyasında dava edilen taşınmaz bölümü yönünden, dosya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/115 Esas numarasına kaydı yapılmış, taşınmazda 2013 tarihinde 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8 inci maddesine dayalı olarak kadastro çalışmasının yapıldığı, malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit tutanaklarının düzenlendiği, taşınmazın 1011 parsel sayılı taşınmaz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilerek dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve dosya 2021/18 Esas numarasına kaydedilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarında 1971 yılında tespit harici bırakıldığı, davacı tarafından ve akabinde davacının vefatı sonrası davacının oğlu ... tarafından kullanıldığı, dosyaya kazandırılan 15.02.2024 havale tarihli bilirkişi raporundan çekişme konusu taşınmazın orman, mera, otlak, yaylak gibi kamu mallarıyla ilgisinin olmadığı, taşınmazın tepe üzerinde kurulu olduğu, tepesinin mevcut halde taşlık, kayalık olduğu, tepe kısmının eteklerinin ise kısmen teraslanmış, tarımsal faaliyette kullanılabilir ... getirildiği, çekişme konusu taşınmazın kuzey ve kuzey batı kısımlarında çilek yetiştiriciliği yapıldığı, kalan kısımlarının mevcut halde boş olarak kullanılmadığının belirtildiği, yine dosyaya kazandırılan 1970, 1978, 1986 yıllarına ait hava fotoğraflarından tarımsal faaliyetin olmadığı, imar ihya çalışmalarının bulunmadığı, 1990 yılında taşınmazda kısmen imar ihya çalışmalarının başlandığı, dava konusu taşınmazın diğer kısımlarında taşlık, çalılık ve ağaçlık olarak durduğu, 1990 yılında imar ihyanın yapılıyor olduğu fakat tamamlanmadığı, dava tarihinden geriye doğru taşınmaz üzerinde 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlanmadığı, 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 nci maddelerindeki koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu 1011 parsel sayılı taşınmazın 15.02.2024 havale tarihli bilirkişi raporunda (M) harfiyle gösterilen 4.794,84 metrekarelik kısmının tarla vasfıyla, (Ma) harfiyle gösterilen 911,21 metrekarelik kısmının hali arazi vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup aşağıdaki husus dışında temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Ancak; dava konusu taşınmaz üzerinde dava ve tespit tarihi itibarıyla 1 katlı kagir binanın ... mirasçılarına ait olduğu hususunun taşınmazın beyanlar hanesine şerh olarak yazılmasına karar verilmesi gerekmekte olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmekte ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı anlaşıldığından, hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

İlk Derece Mahkemesi kararının, hükümde 1-a fıkrasının sonuna '' bilirkişi raporunda M harfiyle gösterilen kısım üzerindeki 1 katlı kagir binanın ... mirasçılarına ait olduğu'' şerhi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.