Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5114 E. 2024/7078 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro düzeltme işleminin iptali talebiyle açılan davada, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olup olmadığı ve hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın konusunun kadastro düzeltmesi değil, mülkiyet iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/291 E., 2023/39 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ve davalı ... Müdürlüğüne izafeten Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesi uyarınca yapılan düzeltme çalışmalarında, 645 parsel sayılı 1.000,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davacılar ... ve ... adına kayıtlı olduğu, 1743 parsel sayılı 765,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalı ... adına kayıtlı olduğu, 1743 parsel sayılı taşınmazın yola terk işleminin yapılması sırasında yüzölçümünde tecviz sınırını aşan fark olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle 05.05.2015 tarihli kararla 1743 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü 892,87 metrekare, 645 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü 1.039, 41 metrekare olarak düzeltilmiştir.

Davacı ... ve arkadaşları vekili Sulh Hukuk Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde; düzeltme işlemi sırasında davacılara ait taşınmazın sınırının yanlış belirlendiğini ve yanlışlığın davalıya ait 1743 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesini talep etmişlerdir.

Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; "... düzeltme işleminde hata bulunup bulunmadığının keşfen belirlenmesi ve düzeltme işleminde hata bulunmadığının ve davacının talebinin mülkiyete ilişkin olduğunun anlaşılması durumunda görevsizlik kararı verilmesi ..." gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiştir.

Sulh Hukuk Mahkemesince, bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonucunda; "... düzeltme işleminde hata bulunmadığı, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğunun saptandığı ..." gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş ve dava dosyası görevsizlik kararına istinaden Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

İlk Derece (Asliye Hukuk) Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... davacının ara karar uyarınca sunmuş olduğu beyan dilekçesinde talebinin dava dilekçesinde belirtildiği gibi aynı şekilde düzeltme işleminin iptaline ilişkin olduğunu, mülkiyet ihtilafına ilişkin talebinin bulunmadığını belirrtiği ..." gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... Müdürlüğüne izafeten Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, 6100 Sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalı ... Müdürlüğüne izafeten Hazine vekilinin temyiz itirazları incelemesine gelince; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesi gereğince kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ile bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası düzeltilebilir. Yine Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmeliğin 8/1-b. maddesi gereğince de arazide değişmeyen sınır olduğunu gösteren demiryolu, kanalet, yol ve benzeri gibi değişmeyen ve sabit sınır niteliğinde olduğunu kesin olarak gösteren yapı ve tesisler bulunduğu ve bu yapı ve tesislerin krokisinde gösterilmiş olduğu halde, ölçü yapılırken bu sınırlara uyulmamış olduğunun anlaşılması halinde sınırlandırma hatalarının düzeltilebileceği düzenlenmiştir.

Düzeltme işlemi ile kadastro tespiti sırasında kesinleşen mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde uygulama yapılamaz. Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş düzeltme kabul ya da reddi kararının usul ve yasaya uygunluğu ile uygulanma kabiliyeti bulunup bulunmadığını denetlemek ve teknik hatayı düzeltmekten ibaret olup, taraflar arasındaki fiili sınıra göre düzeltme işlemi tesisi değildir. Mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm açılacak tapu iptali ve tescil davasıdır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukukunu re'sen uygulayacağı belirtilmiş olup, 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da, maddi olayları açıklamanın taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemen ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit ederek uygulama görevinin hakime ait olduğu ifade edilmiştir. Buna göre, açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.

Eldeki davada; davacılar vekili gerek dava dilekçesinde, gerekse 21.11.2022 tarihli talep açıklama dilekçesinde, düzeltme işlemi sırasında müvekkillerine ait taşınmazın sınırının yanlış belirlendiğini ve yanlışlığın davalıya ait 1743 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını, çekişmeli taşınmazların sınırının 50 - 60 yıldır aynı olduğunu, müvekkillerinin taşınmazı fiilen kullanılan haliyle satın aldığını, sınırdaki hatanın tesis kadastrosundan kaynaklanmış olabileceğini ileri sürerek düzeltme işleminin iptal edilerek davacıya ait 645 parsel ile 1743 parsel arasındaki sınırın zeminde 50 - 60 yıldan beri mevcut olan tel örgü, ağaç ve duvara göre düzeltilmesini istemiştir.

İddianın ileri sürülüş biçimi, keşfen belirlenen durum ve 21.06.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazların kadastral koordinat değerleri (kadastro pafta sınırları) ile düzeltme kararı krokisinde yer alan koordinat değerlerinin uyumlu olduğunun, ancak 645 ve 1743 nolu parsel sayılı taşınmazların fiili kullanım durumlarıyla kadastro pafta sınırlarının uyumlu olmadığının ve farklılıkların bulunduğunun, ekli krokide (A) harfi ile gösterilen alanın fiilen 645 nolu parsel sayılı taşınmaz maliklerinin kullanımında olduğunun tespit edilmesi karşısında, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğu sabittir.

Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro tespitinin 1973 yılında kesinleştiği ve bu tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davanın, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan mülkiyete ilişkin tapu iptali ve tescil davası olduğu ve kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kanun' un 12/3 üncü maddesindeki hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilerek, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret karar verilmesi isabetsiz ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE;

Davalı ... Müdürlüğüne izafeten Hazine vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/son fıkrası gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (1) nolu bendindeki "1-Davacının davasının HMK'nın 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar yokluğundan REDDİNE," ifadesinin hükümden çıkartılarak yerine "1. Davacının davasının, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle REDDİNE" ifadesinin yazılması ve gerekçesinin belirtilen şekilde değiştirilmesi suretiyle ONANMASINA;

179,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 247,70 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

03.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.