"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 1981/616 E., 1983/789 K.
KARAR : Davanın kabulüne
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı mirasçılarından ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 31.10.2023 tarihli ve 2023/4770 Esas, 2023/5670 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Dahili davalılar vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... İdaresi, Narlıdere Mahallesi 137 ada 592, 593 ve 619 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline ve orman sınırları içine alınmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline ve taşınmazların orman sınırları içerisine alınmasına karar verilmiş, hükmün temyiz edilmemiş olması nedeni ile mahkemece 29.05.1983 tarihinde hüküm kesinleştirilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı ... mirasçılarından Alican ve ... 19.02.2019 tarihli temyiz dilekçeleri ile; mahkemenin karar tarihinden evvel murislerinin öldüğünü, mirasçıları dahil edilmeden karar verildiğini, mahkemenin karar tarihinin 12.12.1983 olmasına rağmen kesinleşme şerhinin daha eski bir tarih olan 29.05.2023 olduğunu, gerekçeli kararın da tebliğ edilmediğini, bu sebeple kesinleşme şerhinin de geçersiz olduğunu ve taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmişlerdir.
Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hâkimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği öngörülmüştür. Buna göre mahkemece davalının ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanunî şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 inci maddesinde yer bulan "Hukukî Dinlenilme Hakkı" gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir.
Somut olayda mahkemece, davacının davasının kabulüne karar verilmişse de; davalı tapu maliki ...'in 22.05.1983 tarihinde öldüğü, mirasçıları davaya dahil edilmeden ve savunma hakkı kullandırılmadan 12.12.1983 tarihinde hüküm kurulduğu ve gerekçeli kararın mirasçılarına tebliğine dair mazbatanın da dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.12.1983 tarihli ve 1981/616 Esas, 1983/789 Karar sayılı ilâmı kesinleşme şerhi verilerek kararın şeklen kesinleştirilmiş olması yasal olarak kesinleştiği anlamına gelmez. Bu nedenle, 29.05.1983 tarihli kesinleşme şerhinin kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Mahkemece öncelikle, dava dilekçesi ve duruşma gününün davalının tüm mirasçılarına yöntemince tebliğ edilerek, davalı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması, çekişmeli taşınmazların kadastro tutanakları, varsa tespitlerine esas alınan tapu kayıtları, taşınmazları yakın çevresi ile birlikte gösterir kadastro paftası ve çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği,eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları dosyaya getirtilerek; önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişi, bir fen mühendisi, bir ziraat bilirkişi ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşifte orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalıdır.
Yapılan bu araştırma ile taşınmazların kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı anlaşılırsa davanın kabulüne karar verilmeli ancak taşınmazların kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı yada geçerli bir orman kadastrosu yapılmadığı anlaşılarsa , bu sefer taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerindeki niteliğinin belirlenmeli , varsa dayanak tapu kaydının 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumunun saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman bilirkişi eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazlar çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, taşınmazların gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak temyize konu taşınmazların niteliği, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı ve dava konusu taşınmazların 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 17/2 inci maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten, müşterek imzalı şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı ve çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, yapılacak araştırma sonucunda, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, varsa tespite esas alınan tapu kaydının hukukî değerini koruyup korumadığı da tartışılmalı ve oluşacak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
İlk Derece Mahkemesince eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bu nedenle bozulması gerekirken maddi hata nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalı mirasçıları vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairenin 31.10.2023 tarihli ve 2023/4770 Esas, 2023/5670 Karar sayılı kararı kaldırılarak yukarıda belirtilen gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı mirasçıları vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne; Dairenin 31.10.2023 tarihli ve 2023/4770 Esas, 2023/5670 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,
Peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine,
İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.