Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5501 E. 2025/1354 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 6292 sayılı Kanun uyarınca satışı yapılan taşınmaza ilişkin davacının mülkiyet iddiasında bulunarak tapu iptali ve tescil isteği ile aksi halde tazminat talebinde bulunması.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmeden tapu iptali ve tescil veya tazminat davasının açılamayacağı gözetilerek, yerel mahkeme kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2019 E., 2024/1292 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/68 E., 2022/478 K.

Taraflar arasındaki 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun (6292 sayılı Kanun) uyarınca satışı yapılan taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

2011 yılında yapılan Kullanım Kadastrosu sonucunda Antalya ili Aksu ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 112 ada 49 parsel sayılı 2.143,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz; tutanağının beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı ve (... oğlu) ...'in 1987 yılından beri kullanımında olup iş bu parsel üzerindeki seranın adı geçene ait olduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 07.04.2014 tarihinde yapılan satış sonucu davalılardan ... adına kayden tescil edilmiş akabinde adı geçen tarafından 27.07.2018 tarihinde yapılan satış sonucu diğer davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir.

Davacı vekili 31.01.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin kullanımında olan 379,57 metrekarelik bölümün davalı ...'e ait olan 49 parsel içine dahil edilerek, davalı ...'in zilyetliğinde olduğunun sehven yazıldığını, davacının kullanımında olan bu yerin ayrı bir parsel olarak değil de fiziken de ayrı olmasına rağmen davalı ...'in kullanımında olan 112 ada 49 parselin içine dahil edilerek kadastral işlemin bu şekilde sonuçlandırıldığını, bu zilyetlik tespitinin fiili duruma uygun olmadığını, 6292 sayılı Kanun'un verdiği hakka dayanarak davalılardan ...'in bu yer için belirlenen bedeli Maliyeye ödeyerek tapusunu aldığını, zilyetlik kaydının yolsuz olmakla tapu kaydının yolsuz olduğunu, davalılardan ...'in diğer davalı ...'e, bu parçanın bulunduğu parselin tamamını sattığını, ancak ...'in de dava konusu taşınmaz parçasının davacıya ait olduğunu bildiğini, iyi niyetli olmadıklarını, davalarının terditli olduğunu, öncelikli taleplerinin tapunun iptali ile davacı adına tescili, ikinci talebinin belirsiz alacak şeklinde zararlarının tazminini talep ettiklerini ileri sürerek dava konusu 112 ada 49 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunan davacının kullanımında olan 379,57 m²'lik parça taşınmazı tapusunun iptaline ve ayrı bir parsel numarası verilerek ayrılması ile davacı adına tesciline, Mahkemece bu uygun görülmezse davacının uğradığı maddi kaybın belirlenerek davalı ...'ten faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda "... davanın 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satıştan ve davalılar adına tapu kaydı oluştuktan sonra açıldığı, yeni malike karşı zilyetlik iddiası ileri sürülemeyeceği gibi Hazine tarafından 6292 sayılı Kanun hükümlerine göre davalılara yapılan satış işleminin idari işlem niteliğinde olduğu, bahsi geçen idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmediği, farklı deyişle tapu kaydının dayanağı olan idari işlemin hukuki geçerliliğini koruduğu gözetildiğinde tapu kaydının dayanağı olan idari işlem iptal edilmeden tapu iptali ve tescil veya tazminat davasının dinlenme imkanı bulunmadığı.." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup iş bu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi