Logo

8. Hukuk Dairesi2024/563 E. 2024/2995 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 6292 sayılı Kanun'un 11. maddesine göre yapılan orman kadastro haritalarındaki teknik hataların düzeltilmesi kapsamında, davacılara ait taşınmazın orman sınırları içine alınmasının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın 1939 yılında yapılan orman tahdidi çalışmasında orman sınırları içinde kaldığı, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda sehven orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 6292 sayılı Kanun kapsamındaki düzeltme çalışmasıyla bu sehven durumun düzeltildiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2537 E., 2023/3031 K.

KARAR : Davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2018/151 E., 2020/87 K.

Taraflar arasındaki 6292 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine göre yapılan orman kadastro haritalarındaki teknik hataların tespiti ve düzeltilmesi istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece (İstanbul Kadastro) Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne ve kısmen mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm tesisi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davalılar vekilleri tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar ... ve ...

vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan davacıların murisi Hamamcıoğlu ...'ye ait olduğu 15.01.1937 tarih ve 4007 numaralı tapu senedi ile sabit olan yerin hiçbir zaman orman sınırları içine alınmamasına karşın 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un (6292 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin 10 uncu fıkrası uyarınca yapılan orman kadastrosu sınır düzeltme çalışmalarında orman sınırları içine alındığını ileri sürerek, 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmasının iptali ile taşınmazın davacı taraf adına tescilini talep etmiştir.

Davalı ... İdaresi vekili cevabında; davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; " 6292 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmasının düzeltilmesi istemi dava açısından, dava konusu taşınmazın bulunduğu kısmın 1938 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun) uyarınca yapılan yapılan orman kadastro çalışmasında orman tahdit sınırları içerisine alındığı, 4785 sayılı Orman Kanununa Bazı Hükümler Eklenmesine ve Bu Kanunun Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (4785 sayılı Kanun) uyarınca yapılan kadastro çalışmasında da orman vasfını koruduğu, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1744 sayılı 6831 sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna 3 Ek madde ile bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun (1744 sayılı Kanun) ile değişik 2 nci maddesi uyarınca yapılan çalışmada ise, taşınmazın vasıf değişikliğinin olmamasına karşın sehven boyama hatası ile orman sınırı dışına çıkartıldığı, 6292 sayılı Kanun gereği yapılan kadastro çalışmalarında da bu hatanın düzeltildiği, sözkonusu çalışmanın mevzuata ve usule uygun olduğu ve dava konusu taşınmaz açısından düzeltilmesi gereken herhangi bir hatanın bulunmadığının anlaşıldığı " gerekçesiyle, 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmasının düzeltilmesine yönelik davanın reddine, taşınmazın davacı adına tesciline yönelik talep hakkında ise mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hükme karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, " İstanbul Kadastro Müdürlüğü tarafından İstanbul ili Sarıyer ilçesi ... Mahallesi Orman Kadastro Haritalarındaki Teknik Hataları Tespit ve Düzeltme Raporu düzenlendiği, bu raporun ve rapora göre düzeltilen orman kadastro haritalarının 24.07.2018 tarihinde askı ilanına çıkarıldığı, 6292 Sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin 10 uncu fıkrasının, 7139 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı ve 28.04.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği, davaya konu çalışmanın çalışmaya dayanak Kanun'un yürürlükten kaldırılmasından sonra yapıldığı, yasal dayanağı bulunmayan Kadastro Müdürlüğünün çalışmasının iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı " gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi suretiyle davanın kabulüne ve dava konusu İstanbul ili Sarıyer ilçesi Garipçe Mahallesi 394, 395, 396, 397, 400, 398, 399 ve 395 orman sınır noktaları ile çevrili alana ilişkin 6292 sayılı Kanun'un 11/10 uncu maddesi gereğince yapılan ve 24.07.2018 tarihinde ilan edilen “Orman Kadastro Haritalarındaki Teknik Hataların Düzeltilmesi" işleminin iptaline karar verilmiş olup hüküm, davalılar vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 20.03.2023 tarihli ve 2022/2670 Esas, 2023/1600 Karar sayılı ilamıyla; " Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu orman kadastrosu sınır düzeltme çalışmalarının dayandığı kanun maddesinin 7139 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmasından sonra yapıldığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararı kaldırılarak işlemin iptaline karar verilmiş ise de, aynı Kanun'un 35 inci maddesi ile yürürlükten kaldırılan düzenlemenin 3402 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesine 13 ve 14 üncü fıkralar olarak eklendiği, her iki düzenlemenin aynı tarihte yürürlüğe girdiği dikkate alındığında itiraz konusu işlemde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1939 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmaların ilan edildiği 17.02.1939 tarihli Resmi Gazete'nin orman tahdidine ilişkin bölümünün incelenmesinde, orman sınırları dışında bırakılan taşınmazların tahdidin üçüncü paragrafında yer alan ' Bu hudutların dışında ... yapılan tahditten hariç bırakılmıştır. ' ifadeleri kullanılmak suretiyle nizalı yerde bulunup tahdit dışında bırakılan taşınmazların açıkça sayıldığı, devamında nizalı yerde bulunup orman tahdidi içinde bırakılan taşınmazların da sayıldığı, ' Hudutların içinde ' şeklinde başlayan paragrafın altındaki ikinci bette ' Yine hudut içinde 394 - 399 numaralar arasında 15.01.1937 tarihli ve 1007 sayılı tapu senedi ile Hamamcıoğlu ...'ye ait bulunan sahildeki dalyan yeri ve müştemilatından başka Sazlı Çeşme Kafir Mezarlığı, İskele ve ... hudutları ile ayrılan fundalık saha da aynı tapu ile ... aittir. ' ifadelerinin kullanıldığı yerin dava konusu yer olduğu, İlk Derece Mahkemesinin dava konusu taşınmazın 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalarda orman tahdidi içinde yer aldığı, 6831 sayılı Kanun'un 1744 sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda sehven boyama hatası ile orman sınırı dışına çıkartıldığı, iptali istenen düzeltme çalışmasında sözkonusu hatanın giderildiğine yönelik tespit ve gerekçesi ile davanın reddinin isabetli olduğu " hususlarına değinilerek bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; 6292 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmasının düzeltilmesi istemli davanın reddine, tescil talebi yönünden davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve iş bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verildiğine ve 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, hükmüne uyulan bozma ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.