Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5930 E. 2024/7053 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın bir kısmı için daha önce davacı lehine zilyetlikle edinim hukuksal nedenine dayanılarak verilen ve Yargıtayca onanan kararın kesinleşmesine rağmen, davalı Hazine vekili tarafından tekrar temyiz edilmesi üzerine hukuki yararın olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı Hazine vekili tarafından, taşınmazın bir kısmı yönünden daha önce aleyhine verilen kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, kesinleşen hüküm hakkında tekrar temyiz yoluna başvurulmasında hukuki yarar bulunmadığı gözetilerek temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/292 E., 2018/22 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, kararın davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosunun 1968 yılında yapıldığı, taşınmazın taşlık, çalılık niteliğiyle tapulama harici bırakıldığı, ayrıca çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 06.07.1973 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Orman Kanununun (6831 sayılı Kanun) 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulamasının 06.09.2007 tarihinde ilan edilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde, ekli krokide konumunu bildirdiği tarla vasfındaki dava konusu taşınmazın tapu kütüğünde kayıtlı olmadığını, aynı zamanda orman kadastrosu ve 2/B uygulamasının dışında bulunmakta olup orman vasfı taşımayan yerlerde olduğunu, ilgili taşınmazın 1970'li yıllardan beri davacı tarafından malik sıfatıyla zilyet olarak kullanılmakta olduğunu, ilgili taşınmaz üzerinde davacıya ait olan evin bulunduğunu, yaklaşık 44 yıldır dava konusu taşınmazı nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla kullanılmış olduğunu, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları oluştuğundan taşınmazın müvekkili adına tescilini istemiş, davalılar vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesinin 24.12.2014 tarihli ve 2014/156 Esas 2014/565 Karar sayılı kararı ile, fen bilirkişi raporunda sarı renkle (A) harfi ile gösterilen kısım açısından zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, (B) harfi ile gösterilen talep konusu kısmın ise orman sayılan yerlerden olduğu, ormanlık yerlerin ise süresi ne kadar olursa olsun ve imar ve ihya edilse dahi zilyetlikle edinime konu olamayacağı sabit olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 17.04.2017 tarihli ve 2016/9481 Esas, 2017/3320 Karar sayılı ilamıyla "davalı Hazine vekilinin dava konusu taşınmazın 03.11.2014 tarihli fen bilirkişileri raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, dava konusu taşınmazın 03.11.2014 tarihli fen bilirkişileri raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden davalı Hazine vekilinin tescil isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bu bölüme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına" karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; fen bilirkişileri raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım yönünden "davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler" bu sebeple olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verildiğinden yeni esas üzerinden yapılan yargılama ile 03.11.2014 tarihli fen bilirkişileri raporu ve ekindeki krokide mavi renkle (B) harfi ile gösterilen 380,82 metrekarelik kısmın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili tarafından hüküm -(A) bölümüne yönelik olarak- temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; Antalya ili, Manavgat ilçesi, Uzunkale Mahallesi Kökleme mevkiinde bulunan 03.11.2014 tarihli fen bilirkişileri raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım bakımından daha önce Hazine aleyhine verilen kararın, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 17.04.2017 tarihli ve 2016/9481 Esas, 2017/3320 Karar sayılı ilamında Hazinenin temyiz itirazları reddedilerek onandığı, başka bir anlatımla Hazine yönünden hükmün kesinleştiği anlaşılmakla kesinleşen hüküm hakkında temyiz talebinde bulunulmasında hukuki yarar mevcut olmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

02.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.