Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5950 E. 2025/2346 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosunda iki parsel arasındaki sınırın hatalı belirlendiği iddiasıyla açılan kadastro itiraz davasında, tesis kadastrosunda sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tesis ve uygulama kadastro paftalarının çakışması, hava fotoğraflarında sabit sınır niteliğinde bir unsur bulunmaması, davacı parseli yüzölçümünde azalma olmaması, taşınmazların el değiştirmiş olması, tesis paftasının zemine uygulanabilir olması ve adada kayma olmaması gibi hususlar değerlendirilerek tesis kadastrosunda sınırlandırma hatası yapılmadığı sonucuna varılarak, yerel mahkeme kararının kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/678 E., 2024/1415 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2023/4 E., 2024/8 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosun itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın 27.04.2021 tarihli fen bilirkişi raporunda gösterilen (A2) bölümü yönünden kabulüne; fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine, çekişmeli taşınmazların uygulama kadastro komisyon kararı gibi tapuya tescillerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

2020 yılında yapılan uygulama kadastrosu sırasında, ... ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... kayıtlı bulunan eski 515 parsel sayılı 4000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz yeni 104 ada 36 parsel numarasıyla ve kadastro komisyon kararı ile 4149,78 metrekare yüzölçümlük olarak; tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 518 parsel sayılı 5000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise yeni 104 ada 37 parsel numarasıyla ve kadastro komisyon kararı ile 5086,98 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle, uygulama kadastrosunda davacıya ait 104 ada 36 parsel ile davalıya ait 104 ada 37 parselin müşterek sınırlarının yanlış belirlendiği, taşınmazlar arasında bariz şekilde kot farkı bulunduğunu açıklayarak dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla; "... yapılan keşif gözlemi, keşifte çekilen fotoğraflar, alınan bilirkişi raporları, incelenen hava fotoğrafları ile keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin ifadeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, uyuşmazlık konusu (A2) ile gösterilen sınırda sabit olarak değerlendirilebilecek kot farkının bulunduğu, kot farkı ile belirlenen bu sınırın tesis kadastro tarihi olan 1969 yılından 21 sene öncesine ait 1948 tarihli hava fotoğrafında dahi belirgin olduğu, nitekim önceki bilirkişi raporlarında incelenen kadastro tarihine en yakın 1975 tarihli hava fotoğrafında yine bu sınırın aynı şekilde tespit edildiği anlaşıldığından iki taşınmaz arasındaki bu sınırın sabit sınır olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, zira bilirkişilerin de de bu hususta değerlendirme yapmak suretiyle tesis kadastro paftasında sınırlandırma hatası yapıldığını tespit ettikleri, hatanın yönetmeliğin 8/1-ç maddesi uyarınca düzeltilmesi gerektiğini raporladıkları ne var ki uygulama kadastrosu yapılırken tespit edilen hatanın düzeltilmediği ve iki taşınmaz arasındaki sınırın, paftası doğrultusunda geçerli sınır olarak belirtildiği..." gerekçesiyle Davacının 27.04.2021 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A2) ile gösterilen kısma yönelik açmış olduğu davanın kabulüne; 104 ada 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastrosu tespitlerinin iptaline, 27.04.2021 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A2) ile gösterilen 399,20 metrekare yüzölçümündeki alanın 104 ada 37 parselden alınarak 104 ada 36 parsele eklenmesi suretiyle, 104 ada 36 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün (4149,78+399,20) 4548,98 metrekare 104 ada 37 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün (5086,98-399,20) 4687,78 metrekare olarak tapuya tescillerine karar verilmiş olup işbu karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda "...3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesinde yer alan düzenlemeye göre tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden teknik nedenlerle yetersiz kalan eksikliği görülen ve zemindeki sınırları gerçeğe uygunluk göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde yeniden kadastro yapılabilirse de bu hallerde mülkiyet ihtilafı çıkarılamayacağı ve çalışmaların sadece taşınmazların geometrik durumlarını belirlemek üzere yapılacak teknik çalışmalarla sınırlı olduğu, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasının çakıştığı, talep edilen alanın tesis kadastro paftasına göre davalı parsel içerisinde kaldığı, bilirkişilerce tesis kadastrosunda ölçü ve sınırlandırma hatası olduğunun ifade edildiği ve buna göre her ne kadar yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de paftaların çakışması, gerek 1948 tarihli gerek 1975 tarihli incelenen hava fotoğraflarında tesis paftasından ayrılacak mahiyette taşınmazlar arasında sabit sınır niteliğinde(kanal, yapı vb.) sınır görülmemesi, davacı taşınmazının tesis kadastrosunda 4.000 metrekare tespit edilmişken uygulama kadastrosunda 4149,78 metrekare olarak belirlenmesi yani yüzölçüm azalışının olmaması, taşınmazların tesis kadastrosundan bu yana el değiştirmiş olmaları, tesis paftasının zemine uygulanabilir olması, taşınmazların bulunduğu adada kayma olmaması, tesis kadastrosunun 1969 yılında yapıldığı dikkate alındığında kullanıma bağlı olarak sınır değişimi olabileceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde tesis kadastrosunda sınırlandırma hatası yapıldığını gösteren durum olmadığı, tesis kadastrosuna itibar edilmesi gerektiği, uygulama kadastrosu ile taşınmazlarda yapılan tesis kadastro paftasının denetlendiği yoksa yeni sınır tayini yoluna gidilemeyeceği, dosya kapsamına göre çekişme konusu taşınmaz ile ilgili yapılan uygulama kadastro çalışmasının yasa ve yönetmeliğe uygun yapıldığı ..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine, çekişmeli 104 ada 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro komisyon tespiti gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, olup hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,60 TL'nin temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.