Logo

8. Hukuk Dairesi2024/6047 E. 2025/583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davasında, kadastro çalışmaları yapılması nedeniyle görevli mahkemenin belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları yapıldığı ve davanın kadastro tespitine itiraz niteliğinde olduğu gözetilerek, görevli mahkemenin kadastro mahkemesi olduğuna ve İlk Derece Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi gerektiğine karar verilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/38 E., 2021/712 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve temyiz incelemesinden geçen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili, davalı ... ve Orman İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde; sınırları yazılı, Batman ili, Hasankeyf ilçesi, İncirli köyünde bulunan ve kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın 20 yıldan uzun bir süredir müvekkillerinin zilyetliğinde olduğunu belirterek, eşit paylar oranında müvekkilleri adına tescilini istemiştir.

Davalı ... vekili, davanın reddi ile taşınmazın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713/6 maddesi gereğince Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişisi tarafından düzenlenmiş rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 20.657,68 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 29.477,24 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 16.124,75 metrekarelik tescil harici bölümlerin 1/2'şer hisse olacak şekilde davacılar adına tapuya tesciline, raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 20.10.2016 tarihli ve 2015/9878 Esas, 2016/9359 Karar sayılı kararıyla; "Mahkemece usûl ve kanuna aykırı olarak hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; mahallinde, 22.03.2013 tarihinde yapılan keşfe orman mühendisi bilirkişi katılmamasına rağmen, keşiften sonra düzenlenen jeoloji mühendisi bilirkişinin raporunda 1984 tarihli hava fotoğrafında taşınmazda yeşil oklar ile gösterilen meşe ağaçları ve koruluklar bulunduğunun belirtilmesi nedeniyle, ara karar ile keşfe katılmayan orman bilirkişisinden dosya üzerinden rapor alınmasına karar verilmiş ve keşfe katılmayan orman mühendisi ... 'dan rapor alınmış ve bu rapor da hükme esas alınmıştır. Keşfe katılmayan bilirkişiden alınan rapor hükme esas alınamaz." gereğine değinilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişisi tarafından düzenlenmiş rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 20.657,68 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 29.477,24 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 16.124,75 metrekarelik alanın tapusunun iptali ile davacılara tapudaki hisse payları oranında tesciline, raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 4721 sayılı Kanun'un 713 üncü maddesi uyarınca, tapusuz taşınmazın tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1984 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazlar tespit harici bırakılmıştır.

İlk Derece Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Kadastro Mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 26 ncı maddesinin 4 üncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. 3402 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi gereğince “Kadastro müdürü çalışma alanında işe başlamadan önce mahalli hukuk mahkemesinde, bu alandaki taşınmaz mallar hakkında görülmekte olan kadastro ile ilgili davalarla, hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesini alır ve bunu çalışma alanı ile ilgili tüm tapu, vergi harita ve diğer belge örnekleri ile birlikte kadastro teknisyenliğine verir. Kadastro müdürü, bu listedeki taşınmaz malların tesbiti yapıldıktan sonra, bunlarla ilgili tutanakları bir hafta içinde kadastro mahkemesine gönderir ve durumdan listenin alındığı mahalli mahkemeyi haberdar eder.”. Davalı Taşınmaz Mal Tutanaklarının Kadastro Mahkemesine Devri Hakkındaki Yönetmeliğin 5 inci maddesinde bu tür yerler için kadastro tespit tutanağının ne şekilde düzenleneceği belirlenmiştir. 3402 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi gereğince, “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında, o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine re’sen devrolunur. 3402 sayılı Kanun'un 26/C madde hükmüne göre ise, "Kadastro mahkemesi, mahalli hukuk mahkemelerinden 27 nci madde uyarınca kadastro mahkemesine devredilen dava ve dosyaları da inceleyip karara bağlar.”.

Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi de zorunludur.

Somut olayda, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede, davanın devamı sırasında, 3402 sayılı Kanun'un Ek-5 inci maddesine göre 2016 yılında kadastro çalışmalarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki dava kadastro tespitine itiraz mahiyetinde bir dava olup İlk Derece Mahkemesince, dava dilekçesi ile fen bilirkişisi rapor ve krokisi müzekkereye eklenerek Kadastro Müdürlüğünden tescili istenen dava konusu yerlerin hangi ada ve parsel numarası altında tespitlerinin yapıldığının belirlenmesi, bundan sonra kadastro tutanakları getirtilerek dosyanın görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.

S O N U Ç : Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacı tarafa iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.