Logo

8. Hukuk Dairesi2024/6035 E. 2025/2537 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'ye ait bir taşınmazın 6292 sayılı Kanun gereğince davalıya satılmasının ardından, davacıların taşınmazda hak iddia ederek tapu iptali ve tescil talepli dava açması.

Gerekçe ve Sonuç: 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satış ve tapu tescilinden sonra, idari işlem iptal edilmeden tapu iptali ve tescil davası açılamayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın usulden reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/389 E., 2024/328 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/244 E., 2021/56 K.

Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin esasa yönelik istinaf talebinin reddine, hükmün kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve duruşma istemi nitelikten reddedilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava konusu Tekirdağ ili ... ilçesi ... köyünde kain 367 parsel sayılı taşınmazın öncesinde Hazine'ye ait olduğu, 21.09.2017 tarihinde 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'nu (6292 sayılı Kanun) gereği davalıya satılmak suretiyle tescil edildiği anlaşılmıştır.

Davacılar vekili, tarafların kardeş olduğunu, dava konusu 367 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakanlarının vefatından sonra taraflarca sırayla kullandıklarını, davalının 6292 sayılı Kanun kapsamında çekişme konusu taşınmazı kendi adına 21/09/2017 tarihinde tescil ettirdiğini ancak davacıların taşınmazda hakkı bulunduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiştir.

Yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince; ".... 6292 sayılı Kanun ile ancak kullanıcı ya da muhtesat sahibine satış yapılacağı düzenlenmiş ve hak sahipliği kanunda tanımlanmıştır. Tanık beyanları ve Çorlu Vergi Dairesinin ecrimisil kayıtlarından dava konusu tarlayı, muristen sonra davalının kullandığı anlaşılmaktadır. Davalı, kullanımdan kaynaklı hak sahipliği kapsamında dava konusu taşınmazı Hazine'den satın almış, satış bedelini de kısmen ödemiş ve kısmen borçlanmıştır. Davacılar, taşınmazda kullanıma dayalı hak sahibi olduklarını ispatlayamamışlardır. Öte yandan davalının bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmaza herhangi bir bedel ödemedikleri halde tapu iptal ve tescil talepli dava açmakta iyi niyetli olduklarının kabulü de mümkün değildir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazda davacıların hak sahipliğine ilişkin iddialarını ispat edemedikleri, idare tarafından davalının hak sahibi olarak tespit edildiği, taşınmaz bedelinin davalı tarafından ödendiği .." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince; "...kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra şerhe yönelik ve tapu iptaline yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca satışının yapılıp devredildiğine, davalıya ait tapu kaydı idarece yapılan satış işlemi neticesinde oluştuğuna, dayanak satış işlemi iptal edilmedikçe tapu kaydının iptali ve tescil istemli dava açılamayacağına göre yerel mahkemece davanın dinlenme olanağı bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esastan red kararı verilmesi doğru olmamıştır..." gerekçesiyle davacılar vekilinin esasa yönelik istinaf talebinin reddine, Mahkeme hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen iş bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1. maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.