"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/214 E., 2024/951 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2018/1 E., 2023/16 K.
Taraflar arasında Niğde Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Niğde Kadastro Mahkemesinin 18.12.2013 tarih, 2010/1 - 2013/9 sayılı kararı uyarınca kadastro tutanağı yeniden ihya edilen Niğde ili merkez Gölcük kasabası çalışma alanında bulunan 1183 parsel sayılı 44.900,00 yüzölçümündeki taşınmaz 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununa göre toprak tevzi komisyonunca oluşturulan 08.10.1953 tarih, 979 sıra numaralı zabıt kaydına dayalı olarak ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin bizzat davalı tarafından kullanılmadığını, mülga 4753 sayılı Kanundan kaynaklanan şartların sağlanmadığını öne sürerek kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; çekişmeli taşınmazın bizzat tespit maliki ... tarafından kullanılmadığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusu “11.6.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, toprağı olmayan veya olup da kifayetsiz bulunan kişilere bazı usul ve esaslar dairesinde toprak verilmesine dair düzenlemeler getirmiştir. Ayrıca, kendisine toprak tevzi edilen kişilerin de toprağın işletilmesi ile ilgili olarak uyması gerekli olan bazı kurallar öngörülmüştür. Bunlardan birisi ve en önemlisi, anılan Kanunun 57. maddesinde "...Bu Kanunla verilen arazi, sahibi tarafından işletilemeyerek terk edilir veya ortakçılıkla veya özürsüz olarak kira ile işletilirse Tarım Bakanlığının bu kanun gereğince ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere, gayrimenkullerin geri verilmesini mahkemeden istemeye hakkı vardır..." şeklinde yer alan hükümdür. Keza, 28.2.1957 tarihinde Bakanlar Kurulunun 8751 Sayılı Kararı ile mer'iyete konulmuş bulunan ve Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 63 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmış Çiftçiyi Topraklandırma Nizamnamesinin 57 nci maddesinde de "...Verilen toprak, kanunun 7,56 ve 57. maddeleri mucibince özürsüz olarak işletilmez ve terk edilirse veya ortakçılıkla işletilirse veyahut kiraya verilirse, verilen toprak geri alınır ve tapu kayıtları Hazine adına değiştirilir..." denilmek suretiyle aynı hüküm tekrarlanmıştır.
4753/5618 sayılı Kanun sonradan iptal edilmişse de hak hangi kanun zamanında verilmişse, o kanun hükümlerine tabiidir düşüncesiyle uygulamada anılan kanundan kaynaklanan ve 57 nci madde hükmüne dayalı olarak sonradan açılan davalar, bu kanun hükümleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulmuştur.
Ne varki, 22.11.1984 tarihli ve 3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine dair Tarım Reformu Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesinde; "... uygulama alanları ve uygulama alanları dışında 1617 Sayılı Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanununun 8. maddesiyle mülga 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve 4486 Sayılı Teknik Ziraat ve Bahçıvanlık Okulları Hakkındaki Kanunun hükümlerine göre tevzi edilen ve bilahare başkalarına devredilmiş bulunan gayrimenkullerin satışının iptaline ilişkin olarak açılmış davalar, her ne safhada olursa olsun düşer..." şeklinde düzenlemeye yer vermiş, 09.05.1985 tarihinde kabul edilen, ancak 5286 sayılı Kanun ile bazı hükümleri iptal edilen 3202 sayılı Kanun'un geçici 9 uncu maddesinde de aynı hüküm tekrar edilerek, 4753 sayılı Kanun gereğince tevzi edilen taşınmazlarla ilgili olarak Hazine tarafından açılan geri alma ve iptal davalarının her ne safhada olursa olsun düşeceği öngörülmüştür.
Değinilen yasal düzenlemeler karşısında, Hazinenin 4753 Sayılı Yasanın 57 nci maddesine dayanarak açmış olduğu davaların yasal mesnedinin kalmadığı ve taraf sıfatının ortadan kalktığı açıktır. (Benzer şekilde Yargıtay 1. HD. 2017/3936 E., 2020/3137 K., 2007/10669 E., 2008/584 K. Sayılı ilamları) Husumet kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Hal böyle olunca, "İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle kabul edilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, -yeniden hüküm kurulmak suretiyle- davanın reddine, tespit gibi tescile karar verilmiş ve iş bu karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.