"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/497 E., 2019/890 K.
KARAR : Davanın reddine
KARAR DÜZELTME
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 16.10.2023 tarihli ve 2021/12838 Esas, 2023/5222 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı ... vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, dava konusu 102 ada 222 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık, kayalık ve çalılık yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince ilk olarak davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi tarafından eksik araştırma sebebiyle bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak devam eden yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın zemine uygulanan Mayıs 1951 tarihli ve 22 nolu tapu kaydı içerisinde yer aldığı, tapu malikleri ile Mayıs 1951 tarihli ve 22 sayılı tapu kaydı maliki ... ile davalılar arasında mirasçılık bağının bulunduğunun mahalli bilirkişi beyanları ile ispatlandığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 16.10.2023 tarihli ve 2021/12838 Esas, 2023/5222 Karar sayılı ilamıyla "bozma sonrası aldırılan 28.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda, belirilen tapunun gayrı sabit sınırlı ve miktarının 57.671,00 m2 olduğu, bu tapu kaydının kadastro çalışmalarında 102 ada 65, 67, 82 ila 113, 173, 175, 179, 187, 195, 217, 220 ve 538 parsellere (toplamda 167.401,09 m2’lik yere) uygulandığı, eldeki davaya konu taşınmazın kadastro ekibine göre tapu sınırı dışında, keşifte dinlenen bilirkişilerin uygulamasına göre ise sınır içinde olduğu, ancak tapu miktarı kadastro çalışmalarında gerçek kişiler adına tespit edildiğinden dava konusu taşınmazın tapu miktarı fazlası olduğu belirtildiğine göre İlk Derece Mahkemesinin yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, dava konusu taşınmaz davalı adına zilyetlik sebebiyle 24.05.2008 tarihinde tespit edilmiş olup bozma öncesi icra edilen 24.09.2011 tarihli keşifte İlk Derece Mahkemesi gözleminin dava konusu taşınmazın tamamen imar-ihya edilmediği, büyük bölümünün taşlık çalılıkla kaplı olduğu, arada çok küçük ve ince topraklı yerler bulunduğu, tarıma elverişli olmadığı ve tarımsal amaçlı kullanılmadığı şeklinde olduğu, aynı keşifte dinlenen mahalli bilirkişi V.D.nin taşınmazın imar edilmediğini ve öncesi-sonrası arasında fark bulunmadığını beyan ettiği; bu tespit ve beyanların, 1990 tarihli hava fotoğrafına göre dava konusu taşınmazda maki formasyonu ağaççıkların bulunması ve 2004 tarihli uydu fotoğrafında da taşınmazın makilik ve kayalık olarak görünmesi ile de doğrulandığı, yine bozma sonrası aldırılan 30.05.2018 tarihli ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazda bulunan zeytin ve limon ağaçlarının 5-10 yaşlarında olduğunun bildirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde tespit tarihinde dava konusu taşınmazda davalı tarafın zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taşınmazın tespitine esas vergi kaydı bulunuyor ise de ancak zilyetlikle birleşmesi halinde vergi kaydına değer verilebilir.
Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.
Dairemizin yukarıda belirtilen bozma ilamına karşı, davalı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Üçtepe köyü 102 ada 222 parsel sayılı 4.838,07 m² yüzölçümündeki taşınmaz, zeytinlik ve harnupluk niteliği ile vergi kaydıyla davalı adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, kayalık ve çalılık yerlerden olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil davası açmıştır. İlk Derece Mahkemesince her ne kadar dava konusu taşınmazın Mayıs 1951 tarihli ve 22 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve tapu kayıt maliki ... ile davalı arasında mirasçılık bağının bulunduğunun mahalli bilirkişi beyanları ile ispatlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; davalı tarafından dayanılan tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile getirtilerek dosya arasına alınmadığı, revizyon durumunun Tapu Müdürlüğü'nden sorularak belirlenmediği ve revizyon gördüğü parsellerin kayıtlarının dosyaya getirtilmediği ve eksik tapu kayıt uygulaması ile yetinilerek karar verildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan; dava konusu taşınmaz ile aynı yörede olan ve Dairemizce aynı gün karar düzeltme incelemesi yapılan 102 ada 220 parsele ilişkin 2024/6626 Esas, 102 ada 179, 190 ve 192 parsellere ilişkin 2024/777 Esas sayılı dosyalar bulunduğu ve bu dosyalarda da davalı tarafların aynı tapuya dayandıkları, ayrıca daha önce Dairemizden temyiz/karar düzeltme incelemelerinden geçen ve İlk Derece Mahkemesine bozularak gönderilen 102 ada 237, 238 parsellere ilişkin dosyalarda da davalı tarafların aynı tapu kaydına dayandığı ve yörede benzer nitelikli açılan ve aynı tapu kaydı kapsamında tespiti yapılan yahut yargılamada davalı tarafça aynı tapuya dayanılan dosyalar olabileceği ve Mayıs 1951 tarihli ve 22 nolu tapu kaydı gayri sabit hudutlu olup miktarı ile geçerli olduğu halde İlk Derece Mahkemesince bu dosyalar araştırılmadan karar verilmiştir.
O halde İlk Derece Mahkemesince Mayıs 1951 tarihli ve 22 nolu tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin Tapu Müdürlüğü'nden istenmesi, 102 ada 179, 190, 192 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının edinme sebebinde söz konusu tapu kaydının bir bütün halinde 102 ada 65, 67, 82 ila 113, 173, 175 ila 179, 187 ila 195, 217, 220 ve 538 parsel sayılı taşınmazları kapsadığının yazıldığı da belirtilerek, Tapu Müdürlüğü'nden Mayıs 1951 tarihli ve 22 nolu tapu kaydının revizyon gördüğü parsellerin bulunup bulunmadığının sorulması, varsa bu parsellerin kadastro tutanaklarının, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıtlarının, tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise karar örneklerinin, bu parsellere ilişkin kesinleşmiş davalar var ise karar örneklerinin, derdest davalar var ise dava dosyalarının celbedilmesi ve aynı yörede benzer nitelikli açılan, yine Mayıs 1951 tarihli ve 22 nolu tapu kaydı kapsamında tespit edilen veya aynı tapu kaydına dayanılan dava dosyalarının birleştirilmesi gerektiğinin düşünülmesi, aynı tapu kaydı kapsamında tespit edilen 102 ada 173, 175 ve 217 parsellerin Kadastro Mahkemesinde davalı olduğunun da dikkate alınması ve gayrisabit hudutlu olup miktarı ile geçerli olan tapu kaydının miktarını etkileyeceğinden sonucunun beklenmesi; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında bir fen elemanı, bir harita ve jeodezi mühendisi, bir orman mühendisi ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) 20/C maddesine göre tapu kaydı değişir sınırlar içerdiğinden miktarına itibar edilerek teknik bilirkişi eliyle uygulanması, tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesinin istenilmesi; bilirkişilerin gösteremediği sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanının sağlanması; bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırların fen bilirkişisi tarafından kroki üzerinde işaretlenmesi, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığının duraksamasız şekilde saptanması; fen bilirkişisinden keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınması, tanık ve yerel bilirkişi ifadelerinin bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, tapu kaydının en son malikleri ile davalı arasındaki ırsi veya akdi illiyet bağının açıklığa kavuşturulması gerekir.
Yukarıda belirtildiği şekilde yöntemince yapılacak tapu uygulaması sonucunda; gayrisabit hudutlu olup miktarı ile geçerli olan tapu kaydının miktarından fazla kısmın davalılara verilemeyeceği dikkate alınarak, tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazlar yönünden davanın reddine; kapsam dışında kalan taşınmazlar yönünden ise eldeki dosya kapsamına toplanan delillere ve incelenen hava fotoğraflarına göre eldeki dosyada davalı lehine tespit tarihinden geriye doğru kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi; tapu kapsamı dışında kalan birleşecek dosyalar yönünden ise tespit tarihinden geriye zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği (daha önce Yargıtay incelemesinden geçen ve zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleşmediği belirtilen taşınmazlar hariç) değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gereğine işaret edilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekirken sehven yazılı gerekçeyle bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılarak yukarıda belirtilen gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 16.10.2023 tarihli ve 2021/12838 Esas, 2023/5222 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
17.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.