"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1144 E., 2023/1122 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Milas Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2021/278 E., 2022/27 K.
Taraflar arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu, Muğla ili ... ilçesi ... Mahallesi'nin bulunduğu yörede 766 sayılı Kanuna göre, 1972 yılında yapılan ve kesinleşen tapulama çalışması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi uyarınca 2020 yılında yapılan 25.12.2020-25.01.2021 tarihleri arasında askı ilana çıkarılan kadastro çalışması, 6831 sayılı Kanuna göre 1965 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1987 yılında yapılıp kesinleşen 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı kanun ile değişik 2/B madde çalışması, 2015 yılında yapılıp kesinleşen 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 9 uncu maddesi kapsamında fenni hataları düzeltme çalışmaları bulunmaktadır.
Davacı vekili; dava konusu Muğla ili ... ilçesi ... Mahallesi 421 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi kapsamında Hazine adına tespit edildiğini, dava konusu yerin açma ve ihyasının davacı tarafından 1960 yılında yapıldığını, taşınmazın tamamına o yıllarda zeytin ve harnup ağacı diktiklerini, taban kısmında tarım yaptıklarını, 1960 yılından bugüne kadar malik sıfatıyla kesintisiz ve nizasız davacı tarafından kullanıldığını, davacının 70 yıldan fazla bir süredir taşınmazı zilyetliğine bulundurduğunu, kadastro tespitine itirazlarının kabulü ile taşınmazın davacı adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın ilk tesis kadastrosunun yapıldığı 1971 yılında orman olduğu gerekçesiyle tescil harici alanda bırakıldığı, sonrasında davacı tarafından aynı taşınmaza ilişkin Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan tescil davasında alınan bilirkişi raporunun dava konusu yeri de kapsadığı, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararında dava konusu taşınmazın orman içi açıklık olduğunun belirtilerek davanın reddine karar verildiği, kararın 19.09.2016 tarihinde kesinleştiği; dava konusu taşınmaza ilişkin olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan çalışmaların ise 2020 yılında yapıldığı, bu nedenle taşınmazdaki davacı lehine 20 yıllık nizasız aralıksız zilyetliklik şartının kesildiği, mahkeme kararının kesinleştiği 19.09.2016 tarihinden, tespit tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlanmadığı, taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olduğu, zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu Muğla ili ... ilçesi ... Mahallesi Meşelik mevki 421 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Davacı vekili; taşınmazın davacı tarafından, taşlık ve çalılık durumda iken, emek ve masraf sarf edilerek kullanıma açıldığı, taşınmazın imar ve ihyasına en az 60 yıl önce başlandığı, zilyetlik koşullarının oluştuğu, söz konusu Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davadan çok önce dahi zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu, kararın eksik inceleme sonucu verildiği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesince; dosya içinde bulunan bilirkişi raporuna göre ile dava konusu ... ilçesi ... Mahallesi 421 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar ihyasının tamamlanmadığı, üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığı, toprağının humuslu kırmızı kahverengi renkli Akdeniz orman toprağı vasfında olduğu, 2013 yılından sonra her yıl gelişen ve sahayı kaplayan maki cinsi bitkilerin taşınmazı örttüğü, keşif tarihinde ağaç ve çalıların kesildiği, orman ve su rejimi açısından korunması gereken makilik alanlardan olduğu, 6831 sayılı Kanun'un 1 inci maddesine göre orman tanımına uyan yerlerden olduğu, 1965 yılında kesinleşen orman tahdidinde sarıya boyalı orman sayılmayan yerde bırakılması nedeniyle orman içi açıklık vasfında olmamasına rağmen tüm yönlerden ormana sınır olması nedeniyle orman bütünlüğünü bozucu etkisinin olduğu, toprak muhafaza karakteri taşıdığı, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16.03.2011 tarih, 2004/22 esas ve 2011/120 karar sayılı hükmü ile, 1793,53 m²'lik kısmının orman içi açıklığı vasfında olduğunun hükmen tespit edildiği, dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle, davanın reddi ile dava konusu taşınmazın kadastro tespiti gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK.nın 353/(1)/b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf gerekçeleriyle kararı temyiz etmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 345,55 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.