Logo

8. Hukuk Dairesi2023/5953 E. 2024/4098 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti davasında, mahkeme kararının kadastro komisyon kararlarına atıf yapmadan verilmesi nedeniyle infazda tereddüt oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, çekişmeli taşınmazlar hakkında verilen kadastro komisyon kararlarına atıf yapmadan hüküm kurması, infazda tereddüt oluşturacak nitelikte ise de, bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmemesi gözetilerek, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2019/20 E., 2019/21 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından adli yardım ve duruşmalı olarak, davalı ... vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından duruşmalı olarak, davacı Hazine vekili, davalılar ... ve ... vekili tarafından duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, adli yardım talebinin kabulüne, 14.05.2024 Salı gününde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Duruşma için tayin edilen günde temyiz eden Hazine vekili Avukat ... ... , ..., ... , ..., ..., ... ve ... bizzat ve vekili Avukat ... geldiler.

Karşı taraftan Asli Müdahil ... ... geldi. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 14.05.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; "Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1959/40 Esas ve 1960/118 Karar sayılı kararının bir kısım asli müdahiller yönünden kesin hüküm oluşturduğu ancak bir kısım asli müdahiller ile Hazine yönünden kesin hüküm oluşturmadığı, çekişmeli taşınmazların tespitlerine esas olan ve davalıların dayandıkları tapu kayıtlarının bazı hudutlarının nokta hudutlu olup, dava konusu taşınmazların tamamını çevrelemediğinden sabit hudutlu kabul edilemeyeceği, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yeterli olmadığı belirtilerek; kesin hüküm oluşturan asli müdahiller dışındaki asli müdahillerin, kesin hükmün tarafı olmadıkları veya kesin hükmün tarafı olanların halefi olup olmadıklarının araştırılması, halefleri olmadıklarının anlaşılması halinde asli müdahillerin zilyetliğe dayandıkları hususu nazara alınarak, davalıların dayandıkları tapu kayıtlarının yöntemince mahalline uygulanmak suretiyle kapsamının belirlenmesi, kapsamı belirlenirken kayıttaki sınırların taşınmazların tamamını arada hiç boşluk bırakmadan çevrelemediği nazara alınarak, kaydın miktarı ile geçerli olduğunun düşünülmesi, sabit huduttan başlamak üzere tapu kayıt miktarı kadar yerin ayrılması, kayıt maliklerinin taşınmazlar üzerinde zilyetlikleri belirlendiği taktirde belgesizden edinebilecekleri taşınmaz miktarının göz önünde bulundurulması, tapu kayıt malikleri arasında Suriye uyruklu şahısların bulunup bulunmadığı ve mirasçı bırakmadan ölen şahıs olup olmadığının ve tapu kayıtlarındaki hudut değişikliklerinin yasal bir gerekçeye dayanıp dayanmadığının araştırılması, asli müdahillerin kullanım durumu, tapu kaydının Ocak 1332 tarihinden itibaren tedavül görmediği ve tapu maliklerinin ölüm tarihleri nazara alınmak suretiyle, tapu kayıtlarının hukuki kıymetini koruyup korumadıklarının tartışılması, davalıların iktisap edebilecekleri taşınmazın dışında kalan bölümlerin niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda gerekli araştırmanın yapılarak, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup, tarım alanına dönüştürülmesi ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olmayan yerlerin belirlenmesi, taşınmazlar üzerinde tespit tarihinden önce mevcut olan muhdesatlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesinin göz önünde bulundurulması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, hüküm yerinde gösterilen paylar ile 294 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları, 297 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları, 298 parsel sayılı taşınmazın Alo ... ile ... mirasçıları, 299 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları, 303, 305, 306 parsel sayılı taşınmazların ... mirasçıları, 307, 308 parsel sayılı taşınmazların ... Toprak mirasçıları, 322 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları, 302, 304, 309, 424, parsel sayılı taşınmazların ise Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine, 304 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki evin ... mirasçılarına, 309 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki 2 adet evin ... mirasçılarına ait olduğu hususlarının taşınmazların beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili, davalı ... ve arkadaşları vekili, davalılar ... ve ... vekili, davalı ... vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı Hazine vekili, davalı ... ve arkadaşları vekili, davalılar ... ve ... vekili, davalı ... vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 1 inci maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorunda olup, çekişmeli taşınmazlar hakkında komisyon kararları bulunduğu halde, İlk Derece Mahkemesince, hüküm yerinde komisyon kararlarına atıf yapılmaksızın karar verilmesi suretiyle infazda tereddüt oluşturulması isabetsiz olmuştur.

Ne var ki açıklanan hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bozma nedeni yapılmamış ve hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı Hazine vekili, davalı ... ve arkadaşları vekili, davalılar ... ve ... Köseler vekili, davalı ... vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının (B) bendinin (1.) fıkrasında yer alan “reddi ile” kelimelerinden sonra gelmek üzere, “dava konusu taşınmazların kadastro komisyon kararlarının iptali ile" ibaresinin eklenmesine, hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci fıkrası gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere ayrı ayrı iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.