Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6056 E. 2024/1225 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aktarılan kadastro tespitine itiraz davasında, çekişmeli taşınmazların mülkiyetinin kime ait olduğu ve orman sınırları ile 2/B uygulaması kapsamında değerlendirilmesi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin, bozma ilamında belirtilen hususlara aykırı olarak, özellikle orman sınırları ve 2/B uygulamasıyla ilgili yeterli araştırma ve inceleme yapmadan, bazı taşınmazlar hakkında karar vermesi ve eksik inceleme yapması gözetilerek, kararın kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2004/42 E., 2015/17 K.

HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki aktarılan kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

İlk Derece Mahkemesince verilen önceki karar Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 02.04.2001 tarihli ve 2001/2030 Esas, 2001/2580 Karar sayılı ilamı ile "öncelikle dava dilekçesinde yazılı 15 parça taşınmazın kadastro sırasında kaç ada kaç parsel olarak işlem gördüğü yapılacak bir tespit keşfi ile belirlenmeli, bundan sonra o parsellerden dosyaya getirtilmemiş olan tutanaklar varsa bulunduğu yerden istenmeli, taşınmazlar başında önceki mühendisler dışında serbest orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla kesinleşen ve Haziran 1948 tarih 41 numarada Gevenli Mevkii Devlet Ormanı ismiyle ve yine Ağustos 1953 tarih 8 numaralı Ahurdağı Devlet Ormanı ismiyle tapuya tescil edilen ormanlara ait tahdit haritası ve tutanakları uygulanarak dava konusu taşınmazların konumu bilirkişiler tarafından düzenlenecek tahdit hattı ile irtibatlı krokide gösterilmeli, tahdit hattı içinde kalan parseller yukarıda tarih ve numarası yazılı orman tapu kayıtları sınırlar içinde kalması halinde 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesine göre tutanak ve belgelerin olduğu gibi tapu kütüğüne aktarılmasına, şayet kesinleşen orman tahdidi içinde kalmakla birlikte, bu tahdidin tapuya tescil edilmediğinin anlaşılması halinde 6831 sayılı Kanunun 16/D ve 11/4 maddesi hükmüne göre Hazine adına tapuya tescil edilmesi gerektiği düşünülmeli, nitelik kaybı nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 2/b maddesi gereğince Hazine adına tahdit dışına çıkartılan, ancak eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen parseller hakkında yöntemine uygun olarak araştırma ve inceleme yapılarak, gerçekten 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği sonucuna varılırsa, bu durum beyanlar hanesinde gösterilerek Hazine adına, nitelik kaybetmediği anlaşılırsa, bu takdirde yukarıda belirtildiği gibi ya kayıt ve belgelerin olduğu gibi aktarılmasına ya da Hazine adına orman niteliği ile tescile karar verilmelidir.

Kesinleşmiş orman sınırı dışında kalan taşınmazlar yönünden ise, çekişmeli parsellerin tespitlerine esas alınan kayıtlardan dosyaya gelmemiş olan varsa bunlar bulunduğu yerden getirtilmeli, çekişmeli taşınmazlarla öncesi bütün olan parseller bulunduğu takdirde bunları dıştan çevreleyen parsellerin tespiti ile onlara ait tutanak ve dayanakları getirtilmeli, bundan sonra yapılacak keşifte tespitin dayanağı kayıtlar yöntemine uygun olarak uygulanıp kapsamları belirlenmeli, mera ya da orman sınırlı kayıtların 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesine göre kapsamlarının yüzölçümüne değer verilerek belirleneceği göz önünde bulundurulmalı, taşınmazların kimden kime kaldığı, ne zamandan beri kimler tarafından nasıl zilyet edildiği, zilyetliğin ekonomik amacına uygun olup olmadığı, bir kısım parsel tutanaklarına ekli satış senedi bulunduğundan bu senetler dahi yerine uygulanarak kapsamları belirlenip değerlendirilmeli, 104 ada 11 ve 192 ada 54 parsellerin ortak muris ... tarafından sağlığında oğullarına satış ya da hibe suretiyle verip vermediği ve parseller üzerinde bulunan miras bırakan tarafından mı yoksa oğulları davalı ... ve ... tarafından mı yaptırıldığı, söz konusu evlerin 3402 sayılı Kanunun 19/2 maddesi kapsamında muhdesat kabul edilip edilemeyeceği, bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılarıyla ve maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, çekişmeli taşınmazların 3302 sayılı Kanunun 2/c maddesi uyarınca sulanabilir arazi olup olmadığı DSİ ve Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünden sorulmalı, 3402 sayılı kanunun 14. maddesi uyarınca 40-100 dönüm kısıtlama araştırması yöntemine uygun olarak yapılmalı, bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmeli, yapılan uygulama uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek birleşik krokiye yansıtılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi hükmü de göz önünde bulundurularak, taşınmazların gerçek hak sahipleri adına tesciline karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak devam eden yargılama neticesinde "102 ada 142 parsel, 192 ada 54 parsel, 106 ada 11 parsel ve 132 ada 148 parsel yönünden açılan davanın reddine, 102 ada 142 parselin ... adına, 192 ada 54 parselin ... adına (taşınmaz üzerinde bulunan evin davalı ...'na ait olduğunun beyanlar hanesine şerhine), 106 ada 11 parselin ... adına (taşınmaz üzerinde bulunan evin davalı ...'na ait olduğunun beyanlar hanesine şerhine), 132 ada 148 parselin ham toprak vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline; 207 ada 143 parsel, 134 ada 27 parsel, 134 ada 28 parsel, 132 ada 131 parsel, 145 ada 15 parsel, 107 ada 1 parsel, 109 ada 73 parsel yönünden açılan davanın kabulüne, bahsi geçen taşınmazların 3 pay kabul edilerek birerden davacı ... ve davalılar ... ile ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline; 134 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların 18.05.2015 havale tarihli kadastro bilirkişisi ...'ın sunmuş olduğu rapora ekli krokide 1 parselde (A) ile gösterilen 726,00, 2 parselde (B) ile gösterilen 726,00 m2'lik kısmın ifrazı ile bu kısımların aynı ada içinde en son parsel numarası verilmek suretiyle mera olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline tesciline, geriye kalan 1 parselde 1.667,54 m2, 2 parselde 2.033,55 m2'lik kısımlar yönünden davanın kabulü ile taşınmazların 3 pay kabul edilerek birerden davacı ... ve davalılar ... ile ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline; 134 ada 117 parselin 18.05.2015 havale tarihli fen bilirkişisi N.A'nın sunmuş olduğu rapora ekli krokide (a) harfi ile gösterilen 2.243,00 m2 yüzölçümüne sahip kısmının ifrazı ile aynı ada içerisinde en son parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfı ile Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, bu kısmın tamamı 3 pay kabul edilerek birerden davacı ... ve davalılar ... ile ... zilyetliğinde olduğunu beyanlar hanesine şerh verilmek suretiyle tespitine, aynı rapor ve krokide yeşil renkle gösterilen 8.0141,00 m2'lik kısmının (a) harfi ile gösterilen 2.243,00 m2'lik alan dışındaki 7.789,8 m2'lik yüzölçümüne sahip kısmının tarla vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun değişik 2/b maddesi gereği orman sahası dışına çıkarıldığına dair beyanlar hanesine şerh verilmesine; 207 ada 255 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın tamamı 3 pay kabul edilerek birerden davacı ... ve davalılar ... ile ... zilyetliğinde olduğunu kadastro tutanağının beyanlar hanesine şerh verilmek suretiyle tespitine" karar verilmiş olup; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, genel mahkemeden aktarılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 12.04.1948 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1998 ve 1999 yıllarında yapılan ancak eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulamaları vardır.

1.Davalı Hazine vekilinin 207 ada 143, 255; 134 ada 117; 132 ada 131 ve 145 ada 15 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki (102 ada 142; 134 ada 1, 2, 27, 28; 106 ada 11; 192 ada 54; 107 ada 1; 109 ada 73; 102 ada 42 parsel) taşınmazalara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2. Davalı Hazine vekilinin 207 ada 143, 255; 134 ada 117; 132 ada 131 ve 145 ada 15 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz itirazlarına gelince; İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulmuş ancak bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir. Şöyle ki; bozma ilamında dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde yapılan tahdit harita ve tutanakları uygulanarak dava konusu taşınmazların konumunun bilirkişiler tarafından tahdit hattı ile irtibatlı krokide gösterilmesi, tahdit hattı ve orman tapusu içinde kalanların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/son maddesine göre tutanak ve belgelerin olduğu gibi tapu kütüğüne aktarılmasına, tahdit hattı içinde kalıp bu tahdidin tapuya tescil edilmediğinin anlaşılması halinde 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 16/D ve 11/4 maddeleri hükmüne göre Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi; taşınmazlardan 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereği Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılanlar hakkında ise gerçekten de 31.12.1981 tarihi öncesi bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybedip kaybetmediğinin yöntemince araştırılması ve nitelik kaybı sonucuna varılırsa bu durum beyanlar hanesinde gösterilerek Hazine adına, nitelik kaybetmediği anlaşılırsa yukarıda açıklandığı üzere ya kayıt ve belgelerin olduğu gibi tapu kütüğüne aktarılmasına ya da Hazine adına orman niteliği ile tescile karar verilmesi gereğine değinildiği halde, hükme esas alınan orman raporunda yöntemince tahdit hattı uygulaması ve yöntemince nitelik araştırması yapıldığını söyleme imkanı yoktur. Orman raporunun ilk sayfasında 132 ada 131, 134 ada 117, 207 ada 143 ve 207 ada 255 parsel sayılı taşınmazların 2/B ile orman sınırları dışına çıkarıltıldığı, rapor içeriğinde ise bu taşınmazların orman kadastro harita ve tutanaklarında ziraat arazisi olduğu ve 134 ada 117 parselin 2/B parseli olduğu belirtilerek, dava konusu taşınmazların orman kadastro çalışmaları karşısındaki durumlarında tereddüt oluşturulmuştur. Ayrıca rapor ekindeki kadastro ve orman kadastro haritası çakıştırmasının yöntemine uygun olmadığı ilk orman tahdit hattı ve 2/b hattının farklı renkli kalemle aynı kroki üzerinde gösterilmediği gibi, orman sınır noktalarının da net olarak görünmediği ve bu haliyle denetimin sağlanamadığı açıktır. Ayrıca 2/B ile orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazlar yönünden, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden olup olmadıkları yeterince araştırılmamış, taşınmazların 1974 tarihli memleket haritasında gösterilmesi ile yetinilmiş, 31.12.1981 tarihine en yakın hava fotoğrafları incelenmemiştir. Yine 145 ada 15 parsel sayılı taşınmazın orman parseline sınırı olduğu halde bu taşınmaz yönünden orman araştırması yapılmamış, bahsi geçen taşınmaza ilişkin orman kadastro haritası ile irtibatlı kroki düzenlenmemiştir.

O halde İlk Derece Mahkemesince çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidi, aplikasyon, 2/B uygulamasına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ve 1982 yılı öncesine en yakın tarihli memleket haritasının yapımına esas olan hava fotoğrafı ve memleket haritası getirtilip; önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita/jeodezi mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro ve 2/B haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve farklı renkli kalemlerle, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalı; 2/B ile orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazlar yönünden ise dava konusu taşınmazlarla ilgili 2/B alanlarında 3402 sayılı Kanun'un Ek 4 üncü maddesi gereği kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığı sorulmalı, yapılmışsa dava konusu 2/B alanlarında belirlenen parsellere ait kadastro tutanakları getirtilmeli ve bu tutanaklarda kullanıcı olarak beyanlar hanesinde ismi yazan kişiler ve çalışma tutanağında kullanıcı olarak belirtilen kişilerin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa süre verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra, dava konusu taşınmazın orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine ve çevresindeki ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkinlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme, taşınmazlar üzerinde insan elinin çekilmesi ve olduğu gibi bırakılması halinde yeniden orman haline dönüşüp dönüşemeyeceği hususları değerlendirilmeli; dava konusu taşınmazların 31.12.1981 tarihinen önce doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği incelenerek bu olgular tartışılmalı ve orman niteliği kısmen veya tamamen kaybolmuş ise, çekişmeli bölümler üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların sayısı ve yaşları kesin olarak saptanmalı, çekişmeli taşınmazların nitelik yitirip yitirmediği bilimsel metodlarla kesin olarak saptanarak oluşacak sonuca göre göre bir hüküm kurulmalıdır.

Diğer yandan; orman sınırları dışına çıkartılan ve 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği belirlenen taşınmazlar hakkında, 3402 sayılı Kanun'un Ek-4 üncü maddesine göre kullanım kadastrosu yapılmaması halinde kullanıcı şerhi verilemeyeceğinin düşünülmemesi de isabetli değildir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı Hazine vekilinin 207 ada 143, 255; 134 ada 117; 132 ada 131 ve 145 ada 15 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki (102 ada 142; 134 ada 1,2,27,28; 106 ada 11; 192 ada 54; 107 ada 1; 109 ada 73; 102 ada 42 parsel) taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının REDDİ ile, bu taşınmazlar yönünden temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı Hazine vekilinin 207 ada 143, 255; 134 ada 117; 132 ada 131 ve 145 ada 15 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının KABULÜ ile, bu taşınmazlar yönünden temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.