Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6167 E. 2024/7872 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davalı murisinin zilyetliğinde olduğu iddia edilen taşınmazlar üzerinde Hazine'nin tapu iptali ve tescil talebinin kısmen kabulü üzerine yapılan temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı murisinin, uyuşmazlık konusu taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin 20 yılı aştığı, hava fotoğrafları ve vergi kayıtlarıyla sabit görüldüğü, taşınmazların orman vasfında olmadığı ve zilyetliğin kesintisiz devam ettiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/105 E., 2022/460 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasında Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

Karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava; Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.

Davacı Hazine vekili, kadastro çalışmaları sonucunda davalı murisi ... ... oğlu ... ... adına Uşak ili Eşme ilçesi Bozlar Köyü 101 ada 113 parsel, 101 ada 117 parsel, 101 ada 123 parsel 101 ada 124 parsel, 101 ada 130 parsel, 107 ada 48 parsel, 109 ada 10 parsel, 164 ada 74 parsel, 164 ada 95 parsel, 164 ada 112 parsel sayılı taşınmazların tamamının 216.754,16 m2 olarak zilyetlik yolu ile tapusuz olarak tescil edildiğini, tescil edilen miktarın kanuni sınırdan fazla olduğunu, taşınmazların 22.06.2011 tarihinde idarece zeminde tespitinin yapıldığını, 101 ada 117 parsel, 101 ada 123 parsel sayılı taşınmazların kullanılmadığını ve meşelik vasfında olduğunun, tarım arazisi niteliğinde olmadıklarının, 101 ada 130 parsel sayılı taşınmazın ise kısmen meşelik olduğunun ve tarım arazisi olarak kullanılmadığının tespit edildiğini, davaya konu taşınmazların 2009 yılında diğer mirasçıların devri ile ... .... mirasçılarından davalı ...'e satış suretiyle intikal ettiğini belirterek Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca dava konusu 101 ada 117 parsel, 101 ada 123 parsel, 101 ada 130 parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 22/10/2013 tarih, 2011/273 Esas, 2013/202 Karar sayılı hükmüyle, dava konusu 101 ada 117 ve 130 parsel sayılı taşınmazların 1936 yılına ait 30 sıra nolu ve 33-34 sıra nolu vergi kayıtlarının sırasıyla iki taşınmaza da uyduğu gerekesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın reddine, 101 ada 123 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalının kadastro esnasında yanlışlıkla kendisi adına tespit edildiğini belirttiği ve bu taşınmaz hakkında davacının davasını kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davalı tarafından vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden; davacı Hazine vekili tarafından ise davalının 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı, ayrıca dava konusu 101 ada 117 ve 130 parsel sayılı taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı gerekçesiyle temyiz edilmiştir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.05.2015 tarihli ve 2015/6965 Esas, 2015/10734 Karar sayılı ilamıyla; davalının temyiz itirazlarının reddine, davacı Hazine vekilinin 101 ada 117 ve 130 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz itirazları yönünden; komşu parsellerin kadastro tutanakları, varsa revizyon gören tapu kaydının dayanakları ve vergi kayıtları ile birlikte getirtilmesi, bu kayıtların yerinde uygulanarak dava konusu taşınmazları ne şekilde gösterdiğinin araştırılması, orman araştırması yapılması, davalının dayanmış olduğu vergi kayıtlarının komşu veya başka bir taşınmaza revizyon görüp görmediği hususu da araştırılmak koşuluyla yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla uygulanarak tereddüte yer vermeyecek şekilde dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığının üzerinde durulması, tarımsal amaçlı zilyetliğinin hangi tarihte başladığı ve tespit tarihi olan 2007 yılına kadar kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü, yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2016 tarihli ve 2015/316 Esas, 2016/255 Karar sayılı hükmüyle; davaya konu 117 parsel ve 130 parsel sayılı taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, özel mülkiyete konu olabilecek ve eskiden beri işlenegelen kuru tarım arazisi vasfında olduğu, dinlenen mahalli bilirkişi ve davalı tanıklarının beyanlarının da bu yönde olduğu, çevre parseller ile taşınmazları okuyan vergi kayıtları da incelendiğinde, 33 ve 34 numaralı vergi kayıtlarının 117 sayılı parselle, 30 ve 43 numaralı vergi kayıtlarının ise 130 sayılı parselle ilişkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.09.2020 tarihli ve 2016/16279 Esas, 2020/3122 Karar sayılı ilamıyla; davalının dayandığı vergi kayıtlarının hudutlarının fen bilirkişisi tarafından kroki üzerinde gösterilmediğinden denetiminin mümkün bulunmadığı, bu nedenle vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinin fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek haritada ayrı ayrı işaretlettirilmesi, vergi kayıtlarının taşınmazlara uyup uymadıklarının komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla da denetlenmesi, söz konusu vergi kayıtlarının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin araştırılması, başka taşınmazlara revizyon gördüğü takdirde bu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları, tapu kayıtları, varsa kesinleşme şerhli mahkeme ilamlarının dosya arasına alınması, tespit tarihi olan 2007 yılından geriye doğru hava fotoğraflarının istenerek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, 3 ziraat mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti eşliğinde yeniden keşif yapılması; keşif sırasında davalının dayandığı vergi kayıtları hudutları tek tek okunmak ve yerel bilirkişilerden sorulmak suretiyle zemine uygulanması, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, taşınmazların ne şekilde zilyet edildiğinin ayrı ayrı sorulup olaylara dayalı somut bilgiler alınması, hava fotoğraflarının yöntemince uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından incelenmesi ve orman bilirkişisinin hava fotoğraflarını yorumlaması, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin hava fotoğraflarıyla belirlenmesi, arazinin zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu Uşak ili Eşme ilçesi Bozlar köyü 101 ada 117 parselin 1936 tarihli vergi kaydı 33 üncü sıradaki komşuları ve yönleri itibari ile aynen uyduğu, hava fotoğraflarında komşu taşınmazlar ile aynı özellikte olduğu, orman vasfında olmadığı, hava fotoğraflarından taşınmazın doğu sınırını oluşturan derenin yatağının değişmediği, keşifteki beyanlardan ve hava fotoğraflarından zilyetliğin en az 1964 yılından bu yana kesintisiz sürdürüldüğü, kesintisiz 20 yıllık zilyetlik süresinin dolduğu gerekesiyle bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu Uşak ili Eşme ilçesi Bozlar köyü 101 ada 130 parsel yönünden; 1936 tarihli vergi kaydı 30 üncü ve 43 üncü sıra komşuları ve yönleri itibari ile aynen uyduğu, orman vasfında olmadığı, fen bilirkişi raporunda 101/130-A ve 101/130-B ile gösterilen kısımların keşifteki beyanlar ve hava fotoğraflarından zilyetliğinin en az 1964 yılından bu yana kesintisiz sürdürüldüğü, tarla olarak kullanıldığı, kesintisiz 20 yıllık zilyetlik süresinin doldurulduğu, "101/130-C" harfi ile gösterilen kısmın kayalık olması nedeniyle zilyetlik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle 101/130-A ve 101/130-B ile gösterilen kısımlar yönünden davanın reddine, 101/130-C ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu Uşak ili Eşme ilçesi Bozlar köyü 101 ada 123 parsel yönünden davalının taşınmazın kendisine ait olmadığına yönelik beyanı dikkate alınarak davayı kabul ettiği gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın kabulüne ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Davacı Hazine vekili, dava konusu parsellerin tamamının Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, davanın reddedilen kısımlar yönünden kararın bozulması gerektiği iddiasıyla İlk Derece Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

23.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.