Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6249 E. 2024/721 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, mahkemenin verdiği kararın, davaya müdahil olan tüm tarafların taleplerini açıkça karşılayıp karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin, davaya müdahil olan bazı tarafların talepleri hakkında açık bir hüküm kurmaması ve 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde öngörülen "hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olması" ilkesine aykırı hareket etmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın, çekişmeli 47 parsel yönünden reddine, 48 parsel yönünden ise kabulüne karar verilmiş ve bu iş karar, temyiz edilmediğinden bahisle 20.05.2011 tarihinde kesinleştirilmiştir.

Bilahare; İlk Derece Mahkemesi kararı, asil müdahiller İsmail Tuluk ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, dosya içeriğinden, 03.11.1975 tarihli celsede, asli müdahiller vekili olarak ...'nun, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanun'unun 56 ncı ve 57 inci maddeleri uyarınca muhtar ve iki aza tarafından düzenlenen vekaletnameye istinaden sunmuş olduğu 11.06.1975 tarihli müdahale dilekçesine istinaden müdahale talebi kabul edilerek dosyada vekil edenleri adına asli müdahil olduğu, ne var ki asli müdahil İsmail, Yaşar, Süleyman ve Erdoğan Tuluk vekili ...'nun karar başlığında isminin yer almadığı ve hükmün adı geçene tebliğ edilmediği, bu haliyle hükmün kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, Kadirli (Sumbas) ilçesi Güzeloba Köyü çalışma alanında bulunan 47 ve 48 parsel sayılı sırasıyla 103.600,00 ve 38.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydına dayalı olarak Ömer oğlu ... mirasçıları adına tespit edilmiştir.

Davacılar Teyfik Develi ve Veli Yetişir dava dilekçelerinde; tapu kaydına dayanarak, Kadirli (Sumbas) ilçesi Güzeloba Köyü 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile tapu kaydı maliklerinin mirasçıları adına tescilini talep etmişlerdir.

Davacı ... Alıcı ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde; tapu ve vergi kaydına dayanarak, Kadirli (Sumbas) ilçesi Güzeloba Köyü 48 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın tapu ve vergi kaydındaki hisseleri oranında müvekkilleri olan davacılar adına tescilini talep etmiştir.

Asli müdahiller İsmail, Yaşar, Süleyman ve Erdoğan Tuluk vekili ..., dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanun'unun (766 sayılı Kanun) 56 ncı ve 57 inci maddeleri uyarınca muhtar ve iki aza tarafından düzenlenen vekaletnameye istinaden sunmuş olduğu 11.06.1975 tarihli müdahale dilekçesi ile, çekişmeli 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazların ... mirasçıları Elife ve Mustafa'ya ait toplam 5/6 hissenin tapuda müvekkilleri tarafından satın alındığını belirterek, satın alınan hissenin müvekkilleri adına tescilini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; " davacıların ve müdahillerin iddialarına esas Şubat 946 tarihli ve 16 numaralı tapu kaydının, şimalinde Hüyük ve Höyüğün şimalindeki hendek okuduğu, Höyük sınırının ise dava konusu 48 numaralı parselin kuzeyinde bulunduğunun, böylece dava konusu 48 numaralı parselin davacıların iddiasına esas tapu kaydının, 47 numaralı parselinde tespite esas alınan davalıların iddialarına dayanak Şubat 945 tarihli ve 16 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığının, mahallinde yapılan keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların ve fen memurunun keşif zaptına göre beyanlarından anlaşıldığı " gerekçesiyle, davacıların ve müdahillerin dava konusu 48 numaralı parsele yönelik davalarının kabulüne, dava konusu 47 numaralı parsele yönelik davalarının reddine, 47 numaralı parselin tespit malikinin dosya arasında mevcut veraset ilamı ve nüfus kayıtları dikkate alınarak mirasçıları adlarına, 48 numaralı parselin ise Çaygeçit Köyü 66 numaralı parsele revizyonlu tapu kaydı ile itiraz ettikleri ve 48 parselin bu tapu kaydının kapsamında kaldığından 66 numaralı parsel malikleri adlarına hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve bu kararın, temyiz edilmediğinden bahisle 20.05.2011 tarihinde kesinleştirilmesinden sonra, asli müdahil İsmail Tuluk ve ... vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; asli müdahil İsmail, Yaşar, Süleyman ve Erdoğan Tuluk vekili ..., çekişmeli 47 ve 48 parsel sayılı taşınmazların 21.03.1975 tarihli ve 293, 294 ve 295 numaralı tapu kayıtlarına göre, tespit maliki ... mirasçılarından Elife ve Mustafa'nın toplam 5/6 hissesini asli müdahillerin satın aldıklarını ileri sürerek, vekil edenleri adına tescilini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, kararın gerekçe kısmında, çekişmeli 48 parsel sayılı taşınmaz yönünden müdahillerin davasının kabul edildiği belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, hüküm içeriğinden, davabı kabul edilen müdahillerin, hükmü temyiz eden asli müdahiller İsmail, Yaşar, Süleyman ve Erdoğan Tuluk olmadığı ve bu haliyle asli müdahiller İsmail, Yaşar, Süleyman ve Erdoğan Tuluk'un talepleri yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun 297/2. maddesinin " Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. " hükmü uyarınca, mahkeme hakiminin, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurma yükümlülüğünün bulunduğu göz ardı edilerek, asli müdahiller İsmail, Yaşar, Süleyman ve Erdoğan Tuluk'un talepleri yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden asli müdahillere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.