Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6658 E. 2024/2924 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tespit edilen taşınmaz için açılan kullanım beyanı şerhi talebinin hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hem ilk kadastro çalışmasının kesinleşme tarihinden hem de güncelleme kadastro çalışmalarının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1359 E., 2023/1329 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/169 E., 2021/488 K.

Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sonucu, Muğla ili ...ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 2196 (yeni 131 ada 1) parsel sayılı 10436,38 (yeni 9642,00) metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, "6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı" şerhi yazılarak, tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tespitin 01.09.1995 tarihinde kesinleşmesiyle tapuya tescil edildikten sonra, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 4 üncü maddesi kapsamında 2010 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında da taşınmaz kullanıcısız olarak belirlenmiş ve güncelleme çalışmaları da 19.05.2010 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Muğla ili ...ilçesi ... Köyü 2196 (yeni 131 ada 1) parsel sayılı taşınmazın, uzun yıllar taşınmazı otlakiye olarak kullanan annesinden 1995 yılında devralan müvekkili olan davacının kullanımında olduğunu ileri sürerek, taşınmazın beyanlar hanesine davacının kullanımında bulunduğunun şerh verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Davacının iddiasının 1995 yılında yapılan kadastrodan öncesine dayandığı, 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesine göre 1995 yılında yapılan çalışmaların kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu" gerekçesiyle, davacı ... tarafından açılan davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "Dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosunun 01.09.1995 tarihinde kesinleştiği, yine yörede 6831 sayılı Kanun' un 2/B maddesi taşınmazlarının güncel kullanım durumlarının tespitine esas olmak üzere yapılan güncelleme kadastrosu çalışmalarında da çekişmeli taşınmazın kullanıcısız olarak tespit edilerek, güncelleme kadastrosu çalışmalarının askı ilan süresi sonunda itiraz edilmeden 19.05.2010 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise, her iki kadastro çalışmasının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra 24.06.2020 tarihinde açıldığı" gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.