Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1951 E. 2024/3470 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışması sonucu davacıya ait olduğu iddia edilen taşınmazın orman olarak tespit edilmesine yapılan itirazın, hak düşürücü süre nedeniyle kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın orman sınırları içinde kaldığına ilişkin itirazın konusunun 1946 yılında kesinleşen orman tahdidi işlemine karşı yapılması gerektiği, 2020 yılında yapılan kadastro çalışmasının sadece mevcut durumu tespit ettiğinden hak düşürücü süre geçtiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1441 E., 2023/1145 K.

KARAR : Davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/220 E., 2023/295 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili ...ilçesi ...Mahallesi 34 nolu parselin Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1997/35 Esas sayılı dosyasında cebri satış yoluyla 16.11.1998 tarihinde davacının mülkiyetine geçtiğini, daha sonra bölgede yapılan toplulaştırma çalışmasıyla parselin bulunduğu noktadan başka bir yere taşınarak 29190 ada 1 parsel numarasını aldığını, taşınmazın 25.000 m² büyüklüğünde olduğunu, Kızıllı Mahallesinde yapılan orman kadastrosu çalışmasında davacının maliki olduğu taşınmazın bir bölümünün devlet ormanı olarak belirlendiğini, bir bölümünün ise 2/B olarak tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın bir bütün olarak tarım arazisi olarak kullanıldığını ileri sürerek, orman olarak belirleyen kadastro tespitinin iptaliyle davacı adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... İdaresi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, orman olduğunu, tapuda orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesinin gerektiğini, taşınmazın mülkiyeti Hazineye ait olduğundan Maliye Hazinesinin davalı olarak gösterilmesi gerektiğini, taşınmazın zilyetlik veya başka koşulda özel mülke konu olamayacağını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 3116 sayılı Kanuna göre tahdidi yapılmış olan yerlerde aplikasyon, sınırlandırma sırasında orman olduğu halde orman sınırları dışında kalan ormanların kadastrosu ile tüm ormanlarda 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde uygulaması çalışmalarında değil, 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılarak 1946 yılında kesinleşen ilk orman tahdit çalışmalarında orman tahdit sınırları içerisinde bırakıldığı; askı ilan süresi içerisinde itiraz edilen kadastro çalışmasının ise 3116 sayılı Kanuna göre tahdidi yapılmış olan yerlerde aplikasyon, sınırlandırma sırasında orman olduğu halde orman sınırları dışında kalan ormanların kadastrosu ile tüm ormanlarda 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması çalışmaları olduğu ve dolayısıyla dava konusu taşınmaz yönünden yeni bir orman tahdidi yapılmadığı, dava konusu yerin orman sınırları içinde aplike edilmesi de yeni bir sınırlama işlemi olmadığından davacının itiraz ettiği "orman sınırları içinde bırakılma" işleminin 2020 yılında askı ilanına çıkan aplikasyon çalışmasına değil 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılarak kesinleşen orman tahdidi olduğunun anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın esastan reddine, karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kesinleşmiş orman tahdidine itiraz yönünden hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacının yatırmış olduğu 427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.