Logo

8. Hukuk Dairesi2024/2066 E. 2024/3338 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazineye ait tarım arazisinin 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satışının yolsuz olduğu iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasında, satış işleminin iptaline dair koşulların oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazine tarafından yapılan satışlarda, üçüncü kişilerce tapu kaydının yolsuzluğu iddiasıyla açılacak davalarda, Hazine'nin satışının yolsuz kabul edilemeyeceği ve davacının kendi kusuruna dayanarak hak iddiasında bulunamayacağı, ayrıca Hazine'nin denetim yükümlülüğü bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1976 E., 2023/2965 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulüne/davanın reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/246 E., 2021/519 K.

Taraflar arasındaki 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un (6292 Sayılı Kanun) 12 nci maddesi uyarınca yapılan satış sonucu oluşan tapu kaydının yolsuz olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı ... vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Edirne ili ... ilçesi ... Köyünde bulunan 162 ada 21 parsel sayılı 40.000,00 metrekare yüzölçümündeki tarla vasıflı Hazine adına kayıtlı taşınmazın 2/5 hissesi (40/100 hisse) 31.05.2018 tarihinde davalı ..., 29/100 hissesi 23.07.2018 tarihinde dava dışı ...'ın adlarına 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satış sonucunda tescil edilmiş, bilahare dava dışı ...'ın hissesi ise kayden satış yoluyla 09.08.2018 tarihinde dava dışı ... Sangar adına, ardından yapılan satışlar sonucunda bakiye kalan 31/100 hisse adına tescil edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; 162 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 2/5 hissesinin 6292 sayılı Kanun'un 12 nci maddesi uyarınca davalıya satıldığını ancak satış işleminin aynı kanun ve 355 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine aykırı olduğunu belirterek taşınmazın satış işleminin ve tapu kaydının aynı Kanun'un 11/4 üncü maddesi uyarınca iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Davanın, Hazine adına kayıtlı iken 6292 sayılı Kanun'un 12. maddesi kapsamında, davalıya satış suretiyle devredilen taşınmazın, kanunun aradığı şartlara uyulmadan devredildiği, davalının hak sahibi olma koşullarını taşımadığı iddiası ile tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına kayıt ve tescili istemine ilişkin olduğu ve davalının hak sahipliği koşullarını taşımadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne, 162 ada 21 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına kayıtlı 2/5 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince "davanın, davacı ... tarafından davalının kanunda öngörülen hak sahipliği koşullarını taşımadığı iddiasıyla davalı adına satış sonucu oluşan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescili istemine ilişkin olduğu, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına uyarınca, 6292 Sayılı Kanun uyarınca yapılan satışlarda 3.kişi tarafından tapu kaydının yolsuz oluştuğu iddiasıyla açılan davalarda, Hazine tarafından kayıt maliklerine yapılan satışın yolsuz olamayacağı kabul edilerek davaların reddinin gerekmekte olduğu, bu kapsamda üçüncü kişi tarafından açılan davalarda dahi Hazine'nin yaptığı satışın yolsuzluğu kabul edilmediğine göre bu içtihatlara kıyasla ve hukukun genel ilkeleri uyarınca kişinin kendi kusuruna dayanarak hak iddiasında bulunmasının mümkün olmadığı, davalı tarafından satış başvurusunda bulunulduğunda ilgili koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetim külfetinin Hazine'ye ait olduğu, bu kapsamda davacı ...'nin başvuruyu reddetme imkanının her daim olduğu, şartlar oluşmadığı halde satışın yapılmış olması halinde dahi bu hususun külfetinin davalıya yüklenmesinin ve bu kapsamda tapu kaydının iptal edilmesinin mümkün bulunmadığı, bir kamu zararının oluştuğunun iddia edilmesi halinde bunun bir alacak davasına konu olabileceği, her ne kadar davacı ...'nin 6292 sayılı Kanunun 11/4. maddesi uyarınca satılmaması gereken yerlerin satılması halinde geri alınabileceğini belirtilmekte ise de eldeki dosyanın bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, bu maddenin aynı Kanunun 7/4. maddesinde ki gibi orman niteliğinde olan, kamu hizmetine tahsis edilen v.s gibi satılması veya devri mümkün olmayan taşınmazların devri gibi hallerde uygulanacağı, 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan her satışın bu madde gerekçe gösterilerek geçersiz kılınmasının mümkün olmadığı, aksinin kabulü halinde tapu siciline ... ilkesinin zarar göreceği ve Hazine tarafından ilgili Kanun uyarınca yapılan her satış işleminin tapunun iptali tehlikesiyle kalabileceği, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği ve bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu" gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddi ile davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 17.900.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; karar, esasa yönelik davacı ... vekili tarafından ve vekalet ücretine yönelik olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.Davacı ... vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği, temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366'ıncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verileceği, somut olayda ise Bölge Adliye Mahkemesinin kararı, davacı ... vekiline 03.12.2013 tarihinde elektronik yolla tebliğ edildiği ve davacı ... vekilince yasal süre geçirildikten sonra 15.02.2024 tarihli dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurduğu anlaşılmış olmakla davacı ... vekilinin yasal süresinden sonra sunduğu temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2.Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle; davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine; (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.