"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1389 E., 2024/151 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2018/340 E., 2020/111 K.
Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davacıya ait taşınmazın 106 ada 22 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, kadastro yenileme çalışmalarında dava konusu taşınmazın 7500 m2 lik kısmının komşu 106 ada 26 parsel sayılı taşınmaza yazıldığını ileri sürerek, komşu taşınmaza yazılan 7.500 m2 lik kısmın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; ''...106 ada 26 parselin dava dosyasında yer alan kadastro tutanaklarının incelendiğinde senetsizden tespit edildiğini, sonrasında paftasından elde edilen değerler ile dosya içerisinde yer alan 1985 tarih ve 3747-6614 numaralı Hava Fotoğrafı ile çakıştırıldığını, yapılan çakıştırma neticesinde: ... Mahallesi 106 Ada 26 numaralı parsel 1985 tarih ve 3747-6614 numaralı Hava Fotoğrafı ile çakıştırılmış çakıştırma neticesinde taşınmazın kısmen zemin dokusu ile uyumsuz olduğunun görüldüğünü, dolayısı ile ... Mahallesinde 1993 yılında yapılan Kadastro çalışmaları sırasında 106 Ada 26 numaralı parselin kadastral sınırları oluşturulurken: parselin batı yönünde 106 Ada 25 numaralı parsel, kuzeybatı yönünde 106 Ada 60 numaralı parsel, kuzeybatı yönünde 106 Ada 62 numaralı parsel ile olan sınır hattında sınırlandırma hatası yapıldığının tespit edildiğini, 1/5000 ölçekli kadastro patası üzerinden yapılan sayısallaştırma sonucu elde edilen değerlerden oluşturulan kadastral althk üzerinden 106 Ada 26 numaralı taşınmazların sayısal alan hesaplanmış hesap sonucu parselin Sayısal alanı 23766.20 m2 olarak hesaplanmış tapu alanı ile 334.00 m2 lik fark oluşmakta bu farkın ise 1/5000 ölçekli pafta ölçeğinde hesaplanan tecviz sınırları (318.00 m2) dışında kaldığını, tarafımızca Keşif Sırasında davacı ve bilirkişilerin zeminde gösterdiği sınır hattı tekrardan ölçülmüş, elde edilen koordinat değerleri yenileme sonrası oluşturulan dava konusu taşınmaza ait sınır koordinatları ile karşılaştırılmış karşılaştırma neticesinde davacı ve bilirkişilerin zeminde gösterdiği sınırların 106 Ada 26 numaralı parsellerin sınırları içerisinde 11 kaldığının tespit edildiğini, Yenileme sonrası oluşan kadastral sınırlar dosya içerisinde yer alan 1985 tarih ve 3747-6614 numaralı Hava Fotoğrafı ile karşılaştırılmış karşılaştırma neticesinde yeni oluşan sınırların zeminle uyuştuğunun tespit edildiğini, Kadastro sırasında 106 Ada 26 numaralı parselin sınırları oluşturulurken parselin batı yönünde 106 Ada 25 numaralı parsel, kuzeybatı yönünde 106 Ada 60 numaralı parsel, kuzeybatı yönünde 106 Ada 62 numaralı parsel ile olan sınır hatlarında yapılan sımrlandırma hatasının birimde yapılan yenileme çalışmaları sonucunda giderildiğini, davacının iddia ettiği kısımların kendi parseli dışında 106 Ada 26 numaralı parsellerin içerisinde kalması ve bu parselin sınır hattına itiraz olmaması nedeniyle davacının iddiasının yenilemeye yönelik olmayıp mülkiyete yönelik olduğu hususu tespit edildiğini, ayrıca yenileme sırasında sabit alınan sınır hatlarının davacı ve şahitlerin zeminde gösterdiği sınır hattı ile örtüştüğünü, davacı ve şahitlerin gösterdiği yenileme çalışmaları ile örtüşmeyen ve 106 Ada 26 numaralı parselin sınırları içerisinde kalan kısımlara ait sınırlara ilişkin 1985 tarihli hava fotoğraflannda herhangi bir sabit sınırın görünmediğini, ayrıca tesis kadastrosu sırasında sınıflandırma haritasında davacının iddia ettiği yer öncelikle sınırlandırma haritasına işaretlendiği sonradan ise iptal edildiğinin tespit edildiğini, bu husus dikkate alındığında davacının iddiasını tesis kadastrosu çalışmaları sırasında da dile getirdiği ve bu iddianın uygun görülmediğinin anlaşıldığını, dolayısı ile davacının iddiasının yenilemeye yönelik olmayıp mülkiyete yönelik olduğu hususu bu yönüyle de teyit edildiği...'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; ''... dava konusu taşınmazın yörede 20.08.1992 tarihinde fotogrametrik yöntem kullanılarak tesis kadastro çalışmasının yapıldığı, keşfe katılan bilirkişiler tarafından yapılan ölçümde talep edilen alanın A harfi ile gösterilen 7339,62 m2'lik alan olduğu ve 106 ada 26 parsel içerisinde kaldığı, dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftası çakıştırılmış ve yapılan çakıştırmaya göre tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasının uyumlu olduğu yine tesis kadastro tarihine en yakın 1985 yılı hava fotoğrafı incelemesine göre de paftaların uyumlu olduğu ve taşınmazlar arasında sabit sınır olmadığının anlaşıldığı, davacı taşınmazında yüz ölçüm azalması olmadığı davalı taşınmazında ise bir miktar yüz ölçüm azalmasının olduğu, zemine uygulanabilir tesis kadastro paftasında sınırlandırma, tersimat, hesap ve ölçü hatasının mevcut olmadığı, taşınmazlar ile ilgili yapılan uygulama kadastro çalışmasının yasa ve yönetmeliğe uygun yapıldığı, dava konusu 106 ada 26 parselin davalılar murisi adına tapuda kayıtlı olduğu ve mirasçılardan ...'ın kabul beyanının tek başına yeterli olmadığı tüm bu nedenlerle yerel mahkeme ret kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu..'' gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
427,60 TL davacı tarafından yatırılan peşin harcın onama harcına mahsubuna,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.