"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2013/10 E., 2016/1 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasında Mahkemece görülen kadastro tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
5602 sayılı Tapulama Kanunu (5602 sayılı Kanun) uyarınca 1954 ve 1956 yılında yapılan kadastro sırasında Adana ili ... ilçesi ... Mahallesi (Yargılama sırasında ... ilçesi sınırları kapsamına alınmış) çalışma alanında bulunan 311 parsel sayılı 172.875,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 140 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının miktar fazlası olduğu belirtilerek tarla vasfıyla Hazine adına, 140 parsel sayılı 100.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile 157 parsel sayılı 18.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu ve vergi kaydı, ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla vasfıyla paylı olarak ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde, 140, 157 ve 311 parsel sayılı taşınmazlar hakkında tapu ve vergi kaydı, ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak; davacı ... dava dilekçesinde ise 157 ve 311 parsel sayılı taşınmazlar hakkında aynı nedenlere dayanarak tapu maliklerinin mirasçılarının adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde, 140 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas alınan tapu kayıtlarının miktar fazlasının Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "140 ada 157 parsellere revizyon gören Temmuz 1340 tarihli ve 3, 4, 7, 8 sıra numaralı tapu kayıtlarının, 140, 157 ve 311 parsel sayılı taşınmazları bir bütün halde kapsadığı ve tapu kayıtlarının sınırlarının sabit sınırlı olduğu, aynı zamanda vergi kayıtlarınında taşınmazları bütün halde kapsadığı, taşınmazların tespit maliklerinin zilyetliğinde olup tespit malikleri arasında taksim yapılmadığı, 311 parselin 140 ve 157 parsel sayılı taşınmazların arasında kalması, taşınmazların kullanımı, uygulanan tapu kayıtlarının sabit sınırlı olması nedeniyle taşınmazın Hazine adına olmasının mümkün olmadığı, taşınmazların tapu ve vergi kayıtları kapsamında kaldığı, 140 ve 157 parsel sayılı taşınmazlara yönelik şahıslar sadece kendi yakın mirasçıları adlarına tespit istemişlerse de taşınmazların tespit maliklerinin zilyetliğinde olduğu ve taksim edilmediği" gerekçesiyle 157 parsele yönelik tüm davacıların davalarının reddine, 140 parsele yönelik davacı ...'un davasının reddine, 311 nolu parsele yönelik davacı ... ve ...'ın davalarının kabulüne, 311 nolu parselin kadastro tespitinin iptaline, 157, 311 ve 140 nolu parseller ayrı ayrı tamamı 768 pay kabul edilerek hükümde gösterilen paylarla ... ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (7). Hukuk Dairesi'nin 04.10.2004 tarihli ve 2004/2700 Esas, 2004/3355 Karar sayılı kararıyla; "mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, Hazine dışındaki tarafların tutunduğu tapu kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, revizyon gördüğü dava dışı parseller ile dava dışı parseller ile dava konusu taşınmazları bir arada gösterecek şekilde kapsamlı bileşik haritanın Kadastro Müdürlüğünden getirtilmesi, dayanılan tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazların tespit tutanağı ve dayanağı kayıtlar davalı iseler dava dosyalarının da getirtilmesi, Mahallinde mahalli bilirkişi, tarafların tanıkları ve uzman bilirkişi ile yeniden keşif yapılması, dayanılan kayıtların revizyon gördüğü dava dışı parsellerde dikkate alınarak uygulanarak kapsamının belirlenmesi, uzman bilirkişiden rapor alınması, dayanılan tapu kayıtlarının ifraz görüp görmediğinin araştırılarak müfrez tapu kayıtlarının kök tapu kaydı kapsamında aranması, komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarının uygulanması, dava konusu taşınmazların güney sınırını oluşturan ''... Ayvalık yolundan'' sonra gelen taşınmazların tespit tutanakları ve dayanak kayıtları getirtilerek nizalı parseller yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiğinin araştırılması, tutunulan tapu kaydının malikleri sınır olarak gösterip göstermediği yada çekişmeli taşınmazların güney sınırını oluşturan yolu sınır tarif edip etmediğinin incelenmesi, tapu kaydı kapsamı dışında kalan taşınmaz/taşınmazlar hakkında zilyetlik araştırmasının yapılması, gerektiğinde tutanak bilirkişilerinin de dinlenmesi ve kabule göre de; dava konusu 140 ve 157 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davalar reddedildiği halde, davalar reddedildiği halde kadastro hakiminin infazı mümkün doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu gözardı edilerek sözü edilen taşınmazların kim yada kimler adına tescile karar verildiği anlaşılacak şekilde olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasına" değinilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "140 ve 157 parsel sayılı taşınmazların tespitlerine uygulanan Temmuz 340 tarihli ve 3, 4, 7 ve 8 nolu tapu kayıtları ve geldileri olan Nisan 340 tarih 19 ve 20 nolu tapu kayıtları hudutları itibariyle dava konusu 140, 157 ve 311 nolu parselleri bir bütün halinde kapsadığı ve yine 140 parsel sayılı taşınmaza tespitte uygulanan 101 tahrir nolu vergi kaydının hudutları itibariyle dava konusu 140, 157 ve 311 nolu parselleri bir bütün halinde kapsadığı ve uygulanan tapu ve vergi kayıtlarındaki sınırların sabit sınırlı olması nedeniyle hudutları itibariyle geçerli kayıtlar olduğu, 311 nolu parsel yönünden davacı ...'ın babasının imar ihya ettiğine dayanan sabit olmadığı" gerekçesiyle 157 parsel yönünden tüm davaların, 140 parsel yönünden davacı ...'un ve 311 parsel yönünden ise davacı ...'ın sabit olmayan davalarının reddine, 311 parsel yönünden davacı ...'un davasının kabulüne, 140 ve 157 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline; ancak tespit maliklerinin ölü olması nedeniyle, taşınmazların tamamı ayrı ayrı 2.822.400 hisse kabul edilerek hüküm yerinde gösterilen hisselerle ... ve müşterekleri adına, 311 parsel yönünden ise taşınmazın tapulama tutanağının iptaline, taşınmazın tamamı 2.822.400 hisse kabul edilerek hüküm yerinde gösterilen hisselerle ... ve müşterekleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.