"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/435 E., 2024/65 K.
KARAR : Davanın Kabulü
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede; 3116 sayılı Kanun’a göre 1946-1953 yılları arasında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 766 sayılı Kanuna göre yapılıp 1972 yılında kesinleşen tesis kadastrosu, 1993 yılında kesinleşen Aplikasyon ve (2/B) Çalışması bulunmakta olup, tesis kadastrosunda dava konusu yer “Ormanlık Saha” olduğu gerekçesi ile çalışma alanı dışarısında bırakılmıştır. Bozyazı Belediye Başkanlığı’nın 29.03.2023 tarihli yazısında; ... mahallesi 589 ada 1237 parselin doğusunda, 589 ada 1230 ve 1319 parsellerin batısında, 615 ada 1 parsel ve 589 ada 1318 parsellerin güneyinde, 589 ada 1233 parselin kuzeyinde bulun alanın 20.06.2001 tarih ve 37 sayılı Meclis Kararı ile 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı kapsamına alındığı, 20.06.2001 tarihinde onanıp 25.07.2001 tarihinde kesinleştiği, planda “yol ve tarımsal nitelikli alan” içerisinde kaldığı bildirilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde; 589 adada bulunan ... mahallesi Kocatoru mevkiinde doğusu: ..., batısı: ..., kuzeyi: ..., güneyi: ...'ya ait taşınmazlar ile çevrili tahminen 2000 metrekare (iki dönüm) tarıma elverişli arazi babası ...'in vefat etmesi neticesinde veraset ilamı yoluyla şahsına intikal ettiğini, belirtmiş olduğu tarım arazisini 50 yılı aşkın bir süredir kullandığını, bu zamana kadar Hazine ve belediye ile de bir alakası olmadığını, mera da olmadığını, bu nedenlerle tahminen 2.000 metrekare (iki dönüm) miktarındaki tarım arazisinin adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine, taşınmazın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713. maddesi gereğince Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 16.10.2014 tarihli ve 2012/572 Esas, 2014/944 Karar sayılı ilamı ile; dava konusu taşınmazın 30 yıldan fazla süredir davacı ve murisi ...'in kullanımında olduğu, taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğu, murisin babası ...'in önceleri taşınmazı ekin ekerek kullandığı sonradan taşınmazın bölgeden 1965 yıllarında geçirilen su kanallarından kolaylıkla sulanabilir hale geldiğinden fıstık ekildiği, bir dönem açık muz ekildiği, sonrasında ise sebze serası yapıldığı ve davacı tarafından uzun süredir bu şekilde kullanıldığı, bilirkişilerce sebze serasının raporda 15-17 yıllık olduğunun belirtildiği, keşifte yapılan gözlemde de taşınmazda bulunan cam seranın eski görünümlü olduğunun tespit edildiği, taşınmazın tarım arazisi olduğu, taşınmazın mera ve orman ile bir ilgisinin olmadığı, imar ihyasının dava tarihinden 30 yıl aşkın bir süre önce tamamlanmış olduğu, taşınmaz ... imar planı içinde kalmakta ise de imar planına alındığı 20.06.2001 tarihinden önce 4721 sayılı Kanun'un 713. maddesinde aranan zilyetlik koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, Mersin ili Bozyazı ilçesi ... mahallesinde kain 02.01.2014 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1448,08 m² alanlı yerin tarla niteliği ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı Hazine tarafından imar ihyanın tamamlanmadığı, yeterli sürenin dolmadığı, hava fotoğraflarının yeterli oranda incelenmediği, imar planına alınma tarihine göre zilyetlik süresinin tamamlanmadığı gerekçesiyle, dahili davalı ... tarafından eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu gerekçesiyle temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.09.2017 tarihli ve 2017/3876 Esas, 2017/5939 Karar sayılı ilamı ile; çekişmeli taşınmazın orman tahdit hattında kalıp kalmadığı ve çekişmeli taşınmaz ile ilgili kullanım kadastrosu çalışması yapılıp yapılmadığının belirlenmediği, hava fotoğrafları ile komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmadığı, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin ne zamandan beri sürdürüldüğünün kesin olarak belirlenmediği, 4721 sayılı Kanun'un 713/5. maddesi uyarınca yapılması gereken yasal ilanların yaptırılmadığı gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozmaya ilamına uyan İlk Derece Mahkemesince 19.07.2018 tarihli ve 2017/381 Esas, 2018/294 Karar sayılı ilam ile; dava konusu edilen ve 04.06.2018 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile kırmızı renk ile taralı olarak gösterilen 1.426,59 m²'lik taşınmazın 20.06.2001 tarihinde imar planı içerisine alındığı tarihten önce Devlet Su İşleri'ne ait sulama kanalının geldiği 1965 yılında imar ve ihyasının tamamlandığı, 1970 yılı hava fotoğrafları ile teknik bilirkişi ve mahalli bilirkişilerin beyanları ile sabit olduğu, imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten sonra da imar planı içerisine alındığı 2001 tarihine kadar 30-35 yıldan fazla süredir davacı ve murisi ...'in kullanımında olduğu, ...'ın mal varlığını çocukları arasında pay ettiği,...’ın 2004 yılında vefat ettiği, dava konusu yerin davacı ...'ye bırakıldığı, taşınmazın davacının halen zilyetliğinde olduğu, murisin babası ...'in önceleri taşınmazı ekin ekerek kullandığı sonradan taşınmazın bölgeden 1965 yıllarında geçirilen su kanallarından kolaylıkla sulanabilir hale geldiğinden fıstık ekildiği, bir dönem açık muz ekildiği, sonrasında ise sebze serası yapıldığı ve davacı tarafından uzun süredir bu şekilde kullanıldığı, bilirkişilerce sebze serasının raporda 15-17 yıllık olduğunun belirtildiği, keşifte yapılan gözlemde de taşınmazda bulunan cam seranın eski görünümlü olduğunun tespit edildiği, taşınmazın tarım arazisi olduğu, taşınmazın mera ve orman ile bir ilgisinin olmadığı, imar ihyasının tamamlanmış olduğu, taşınmaz ... imar planı içinde kalmakta ise de imar planına alındığı 20.06.2001 tarihinden 30-35 yıl önce imar ve ihyasının tamamlandığı ve 4721 sayılı Kanun’un 713. maddesinde aranan zilyetlik koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; Mersin ili Bozyazı ilçesi ... mahallesinde kain 04.06.2018 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile kırmızı renk ile taralı olarak gösterilen 1.426,59 m² alanlı yerin tarla niteliği ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı Hazine tarafından imar ihyanın tamamlanmadığı, imar planına alınma tarihinden geriye yönelik hava fotoğraflarının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle, dahili davalı ... tarafından İmar planı kapsamında olan taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarihli ve 2019/3145 Esas, 2021/5064 Karar sayılı ilamı ile; bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, hava fotoğraflarından yöntemine uygun biçimde yararlanılmadığı, hava fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından incelenmesi gerekirken orman mühendisi bilirkişi tarafından sadece 1970 yılında çekilmiş hava fotoğrafının incelendiği, hava fotoğrafı ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenip çakıştırılmadan taşınmazın hava fotoğrafındaki yerinin gösterilmesiyle yetinildiği, taşınmazın 2001 yılında imar planı kapsamına alındığı bildirilmesine rağmen, imar planının onaylanıp onaylanmadığı hususunun araştırılmadığı, somut veriler içermeyen ziraatçi bilirkişi raporunun hükme esas alındığı ve orman araştırmasının da yöntemine uygun biçimde yapılmadığı, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verildiği gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilamı ile; davaya konu parselin tarımsal olarak işlendiği, imar ve ihyasının da tamamlandığı, 1953, 1956, 1970, 1978, 1990 ve 2009 hava fotoğraflarının incelenmesinde (A) harfi ile gösterilmiş kısmın 1970 yıllardan itibaren imar ve ihyasını tamamlanmaya başladığının tespit edildiği, 4721 sayılı Kanun'un 713. maddesinde belirtilen hususlar dahilinde imar ve ihyasını tamamladıktan sonra geçen sürenin 20 yıllık zilyetlik koşullarını taşıdığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile; Mersin ili Bozyazı ilçesi ... mahallesinde kain 20.12.2023 havale tarihli rapor ve eki fen bilirkişisi ....... tarafından hazırlanan krokide (A) harfi ile gösterilen 1.446,069 m²’lik yüz ölçümündeki tescil harici taşınmazın ... mahallesi 589 adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı Hazine ile dahili davalı ... tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; yeterli inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını beyan etmiştir.
Dahili Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını, dava konusu taşınmazın 2001 yılında imar planına alınmış olduğu göz önüne alındığında davacı lehine imar ve ihya yoluyla kazanım şartlarının oluşmadığını beyan etmiştir.
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428. maddesi ile 439. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden ...'ndan alınmasına,
Harçtan muaf olduğundan Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.