Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4331 E. 2025/440 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mükerrer kadastro nedeniyle davacı şirketin tapu kaydına konulan şerhin kaldırılması istemiyle açtığı davanın reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların taşınmazlarının kadastro tespitinin önce yapılıp kesinleştiği, davacı şirketin taşınmazının kadastrosunun ise daha sonra yapıldığı, davalıların kadastro tespit tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden davacı şirketin bayileri adına tapu kaydının oluştuğu, bu nedenle hak düşürücü sürenin işlemeyeceği ve davacının tapu kaydına konulan şerhin kaldırılmasını isteyemeyeceği gerekçesiyle mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki mükerrer kadastro nedeniyle tapu iptali ve tescil istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kocaeli ili İzmit ilçesi (güncel ... ilçesi) ... köyü çalışma alanında 1964 yılında yapılan kadastro sırasında, 1086 parsel sayılı 11900 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Sabire Sankaç ve müşterekleri adına tespit ve 21.09.1967 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiş ve en son 19.04.2012 tarihinde yapılan satış işlemi ile kayden ... Konut İnşaat Turizm Madencilik ve Dış Ticaret AŞ'ye kayden intikal etmiş; Kocaeli ili Gebze ilçesi ( ... İlçesi) ... köyü çalışma alanında 1957 yılında yapılan kadastro sırasında ise, 521, 522, 523, 524 ve 535 parsel sayılı sırasıyla 385, 330, 2820, 3730, 4780 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 521 parsel hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, 522 parsel irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına, 523 parsel irsen intikal, hibe, ifraz, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, 524 parsel irsen intikal, hibe, ifraz, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iştiraken ..., ... ve ... adlarına, 535 parsel irsen intikal, hibe, ifraz, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve 521, 523, 524 ve 535 parseller 16.09.1961, 522 parsel 10.05.1968 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiş, en son yapılan satış işlemleri ile 521 parsel ..., 522 ve 524 parseller ..., 523 parsel de ... ... adlarına kayden intikal etmiştir.

Davacı ... Konut İnşaat Turizm Madencilik ve Dış Ticaret AŞ. Vekili dava dilekçesinde; ... Tapu Müdürlüğünün 11.11.2013 tarihli yazısı ile, müvekkili olan davacı şirket adına tapuda kayıtlı bulunan ... ilçesi ... köyü 1086 parsel sayılı taşınmaz ile davalılar adına kayıtlı ... köyü 521, 522, 523, 524 ve 535 parsel sayılı taşınmazların kadastrosunun mükerrer olduğunun bildirildiğini ve tapu kaydına şerh konulduğunu ileri sürerek, taşınmazlar arasında mükerrerlik bulunmadığının tespiti ve tapu kaydındaki buna ilişkin şerhlerin terkini istemiyle dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesinin verdiği önceki karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.11.2020 tarihli ve 2020/9833 Esas, 2020/5722 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; "... davalılara ait olan ... Köyü kadastro çalışma alanında bulunan 521, 522, 523, 524 ve 535 parsel sayılı taşınmazların kadastrosu önce yapılarak, kadastro tutanaklarının 16.9.1961 (ve 10.5.1968) tarihinde kesinleşmesi suretiyle; davacıya ait ... köyü çalışma alanında bulunan 1086 parsel sayılı taşınmazın kadastrosu ise daha sonra 03.12.1964 tarihinde yapılıp, 21.09.1967 tarihinde kesinleşmesi suretiyle tapuya tescil edildiğine göre, davacıya ait çekişmeli 1086 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ikinci kadastro işleminin davalılara ait taşınmazların tespit tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanun’un 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı, her ne kadar; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı davaların, kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmekte ise de, dava konusu 1086 parsel sayılı taşınmazda 21.09.1967 tarihi itibariyle davacının bayileri adına tapu kaydı oluşmuş olup, davacıdan (ya da kayden satın aldığı kişilerden), tapuda adına kayıtlı bulunan yer hakkında hak düşürücü süre içerisinde dava açmasının beklenemeyeceği, davacının, aleni olan tapu siciline güvenmesi doğal olup, sicile göre kayıt maliki olduğuna, bir başka deyişle zaten kadastro ile hakkına kavuşmuş durumda olduğuna göre belirtilen hukuki sebeple açacağı davada hak düşürücü sürenin işletilmesi hayatın olağan akışına aykırı bulunduğundan, sözü edilen sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği, somut olayda, davalılara ait taşınmazların kadastrosunun kesinleştiği tarih itibariyle 10 yıllık hak düşürücü süre dolmadan, davacının bayileri adına tapu kaydının oluşmuş olmasının, artık hak düşürücü süreyi ortadan kaldırdığı, ayrıca, kendisine ait 1086 parsel sayılı taşınmazın çekişmeli 521, 522, 523, 524 ve 535 parsel sayılı taşınmazlar ile mükerrer olduğunu, Tapu Müdürlüğü tarafından kendisine gönderilen 11.11.2013 tarihli yazı ile öğrenmiş olan davacının, mükerrer olduğu belirlenen bölüm hakkında kadastro öncesi nedene dayalı dava açma hakkının mevcut olduğu açıklanarak, İlk Derece Mahkemesince, davanın esasına girilmek suretiyle, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek mükerrer olduğu belirtilen 1086 parsel sayılı taşınmazın, ilk önce kadastrosu yapılan 521, 522, 523, 524 ve 535 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin yapıldığı 05.09.1957 tarihi itibariyle kime ait olduğunun belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi ..." gereğine değinilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "... 23.06.2023 havale tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu ... köyü 1086 parsel sayılı taşınmazın ... köyü 521, 522, 523, 524, 535 parsel sayılı taşınmazların tamamını kapsamakta olup mükerrer olduğunun tespit edildiği, ... köyünde 3402 Sayılı Kanun'un 22/a maddesi uygulaması çalışmaları sırasında; Kocaeli Kadastro Müdürlüğü tarafından düzenlenen dava dosyasında mevcut olan 09.09.2013 tarihli raporda özetle; '... Köyü 521, 522, 523, 524 ve 535 nolu parsellere ait tespitlerin ... Köyü 1086 nolu parselden önce yapıldığı ve ... 1086 nolu parselin tamamının mükerrer olduğundan iptalinin gerektiği kanaatine varılmıştır' tespiti yapılmış olduğu, söz konusu rapora istinaden ... Kadastro Müdürlüğü 31.10.2013 tarihli ve 18849907 - 152.99-5828 sayılı yazı ile ... 1086 nolu parselin tamamının mükerrer olduğundan iptalinin gerektiğini ... Tapu Müdürlüğüne bildirmiş olduğu ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... Konut İnşaat Turizm Madencilik ve Dış Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ... Konut İnşaat Turizm Madencilik ve Dış Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.