Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4449 E. 2024/5471 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen taşınmaz sınırlarına itiraz davasında husumetin kime yöneltilmesi gerektiği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesindeki beyanları ve keşif sonucu itirazın hangi parsele ilişkin olduğu belli olduğundan ve davacının yüzölçümü artan parseli bildiğinden, husumet yönünden yanılgı bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi'nin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2399 E., 2024/468 K.

HÜKÜM/KARAR : Önceki hükümde direnilmesine

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosu tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine, kamu düzeni nedeniyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 16.10.2023 tarihli ve 2023/3307 Esas, 2023/5190 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Dairemiz bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince direnilmesi üzerine karar davacı ... vekili ile yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçılarından ... tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, Bartın ili ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında ve tapuda davacılar/birleşen dosyanın davalıları ... ve ... adlarına müştereken kayıtlı bulunan eski 272 parsel sayılı 10.150,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 111 ada 6 parsel numarasıyla 10.240,71 metrekare yüzölçümlü olarak; eski 276 parsel sayılı 11.450,00 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, 111 ada 7 parsel numarasıyla ve 14.098,60 metrekare yüzölçümlü olarak; davalılar / birleşen dosyanın davacıları ... ile ... mirasçıları ..., ..., ... adlarına tapuda kayıtlı bulunan eski 273 parsel sayılı 16.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 111 ada 8 parsel numarasıyla 14.693,25 metrekare yüzölçümlü olarak; davalılar / birleşen dosya davacıları ... ile ... mirasçıları ..., ..., ... ile dava dışı kişiler adına tapuda kayıtlı bulunan eski 270 parsel sayılı 6.150,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 111 ada 3 parsel numarasıyla 5.854,33 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Asıl dosyanın davacıları ... ve ... vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri olan davacıların Bartın ili ... ilçesi ... Köyü eski 276 yeni 111 ada 7 parselin malikleri olduklarını, yapılan kadastro çalışmalarında davacıların evinin yan parsel olan eski 273 yeni 111 ada 8 parselin içerisinde bırakıldığını, taşınmazları birbirinden ayıran yaklaşık 60 yıllık çitlerin bulunduğunu, 50 - 60 yıllık ağaçların bulunduğunu, davacıların evini kendi taşınmazlarının içerisinde kaldığını düşünerek yaptıklarını, yenileme tespitinin hatalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazın yan parselden geçen kısmının davacılar adına tescilini istemiştir.

Birleşen dosya davacıları ... ve arkadaşları dava dilekçelerinde; Bartın ili ... ilçesi ... Köyünde gerçekleştirilen kadastro çalışmaları esnasında 111 ada 276 parsel sayılı taşınmazın ... ve ... adına işlem gördüğünü, bu yerin eski tapu kayıtlarında 11.450 m2 iken 14.098 m2 ye çıkartıldığını, bu yerin bitişiğinde yer alan ve taraflara ait olan 111 ada 273 sayılı taşınmazın ise eski tapu kayıtlarında 16.205 m2 iken 14.673 m2 ye düştüğünü, kendisinin buradan yaklaşık 1557 m2 lik yerin 111 ada 276 parsel sayılı taşınmaza haksız olarak ilave edildiğini, aynı şekilde 111 ada 272 parsel sayılı taşınmazın eski kayıtta 10.150 m2 iken 10.240 m2 ye çıkartıldığını buradaki 90 m2 fazlalığın yine kendi yerlerinden alındığını, aynı şekilde yine 111 ada 270 parsel sayılı taşınmaza ait arsanın da yine noksan yazıldığını, kendilerinin bu kişilerle kök muristen ayrılmadığını, zamanında bu yerlerin bölünürken iki eşit hisseye ayrıldığını, en son yapılan kadastro çalışmalarında kendilerinin yaklaşık 4 dönüm yerinin noksan olduğunu, bu eksik olan 4 dönüm yerin ... ve ...'a ait olan 272 ve 276 sayılı parsellere kaydırıldığını ileri sürerek, 111 ada 273 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmesini talep etmişlerdir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tesis tarihi olan 1971 yılından 2 yıl önce çekilen 1969 tarihli hava fotoğraflarında sınırların belirli olduğu, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile hava fotoğrafına göre tesis kadastro sınırlarıyla uyumlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, asıl dosya davacıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, asıl davacıların, davasını açarken, uygulama kadastrosu sırasında, kendi parseli aleyhine olacak şekilde sınırlarında ve yüzölçümünde değişiklik yapılan taşınmazları açıkça bildirmesi, davasını ve iddiasını, taşınmazının komşu eski 273 parsel yeni 111 ada 8 parselden kaynaklandığı şeklinde somutlaştırması karşısında, yerleşik Yargıtay kararlarına ve 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre, somut olayda Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılamayacağı, uygulama kadastrosuna itiraz davalarının, hakları çatışanlar arasında görülmesinin gerektiği, 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre dahili dava ya da ıslah yolu ile de olsa dava dilekçesinde davalı gösterilen kişinin, 6100 sayılı Kanun'un hasımda yanılma koşullarının gerçekleşmesi hali dışında değiştirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince, davacının davasının pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu usule aykırı olarak, sonradan davaya dahil edildiği anlaşılan dahili davalılar yönünden davaya devam edilerek aleyhlerine hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, bu hususa riayet edilmeyerek kamu düzenine aykırı hareket edildiği açıklanarak, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl dosya davacılarının Bartın Kadastro Müdürlüğüne yönelik davalarının pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine, asıl dosya davacıları tarafından dosyaya dahil edilen davalılar yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen dosyanın (2018/15 Esas) davacılarının davasının reddine karar verilmiş; hüküm, asıl dosyanın davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dairemizin 16.10.2023 tarihli ve 2023/3307 Esas, 2023/5190 Karar sayılı kararı ile " 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/A maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetin, yapılan tespit sonucunda, davacının taşınmazları aleyhine yüz ölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiği, lehine sınır değişikliği yapılan veya yüz ölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların tespit edilememesi halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılabileceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.03.2017 tarihli ve 2017/470 Esas, 2017/544 Karar sayılı kararının da aynı yönde olduğu, bu nedenle davacıya ait taşınmazın uygulama kadastrosu sonucu oluşan yüz ölçümü ile tesis kadastrosundaki yüzölçümü farkının hesaplama yönteminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun davacı tarafından bilinmesi mümkün olmayıp, uygulama kadastro çalışmaları özü itibariyle önemli oranda mühendislik faaliyeti gerektirdiğinden bu durum ancak teknik inceleme sonucu anlaşılacağı, öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanması ve bilirkişi incelemesi sonucunda, yüz ölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen komşu taşınmaz bulunduğu takdirde komşu parsel maliklerinin, tespit ve tescil harici taşınmazlar yönünden ise Hazine veya ilgili kamu tüzel kişilerinin 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesi uyarınca davaya dahil edilmesi için davacı tarafa imkan tanınması, yüz ölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde ise dava, Kadastro Müdürlüğüne karşı yürütülerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi " gereğine değinilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince; "önceki kararda belirtilen gerekçelerle ve ilaveten Yargıtay bozma ilamında geçen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.03.2017 tarihli ve 2017/470 Esas 2017/544 Karar sayılı kararına konu dava dilekçesinde davacı tarafından kendi taşınmazında meydana gelen eksilmenin hangi parselden kaynaklandığı gösterilmediği gibi tarlasının hangi parsele geçirilmiş ise bu miktarın bu parsellerden mahsubuna karar verilmesi talep edildiği, bu gibi durumlarda Yargıtayın süreklilik kazanmış kararlarına göre davalı olarak Kadastro Müdürlüğünün gösterilmesi yeterli ise de somut olayda davacıların 28.06.2018 havale tarihli dava dilekçesinde 1 nolu paragrafta müvekkillerine ait evin eski 273 parsel yeni 111 ada 8 parsel içerisinde kaldığı 2 nolu paragrafta müvekkillerin evi yan parsel olan eski 273 parsel yeni 111 ada 8 parsel içinde kaldığı ve özellikle sonuç kısmında taşınmazın yan parseline geçen kısmının müvekkilleri adına tescili şeklinde beyanda bulundukları, yapılan keşifte de davacılara itiraz ettikleri kısım sorulduğunda eski 273 parsel yeni 111 ada 8 parsel arasındaki sınırı gösterdikleri mahkemecede bu iki parselin gözlemi yapıldığı, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanları ile hangi parselden davacı olduğu sabit olduğu yani taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz maliklerini bildiği, davacıların, dava dilekçesinde davalı tarafın yanlış ve eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmadığı bu nedenle 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı," gerekçesiyle önceki hükümde direnilmesine karar verilerek aynı hüküm tesis edilmiş, direnme hükmü davacı ... vekili ile yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçılarından ... tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ... vekili ile yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçılarından ...'ın temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Davacı ... vekili ile yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçılarından ...'ın temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararının ONANMASINA,

Davacı ... davalının yatırmış olduğu 427,60'ar TL peşin harcın ayrı ayrı onama harcına mahsubuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.